15 Temmuz dersleri

14 Temmuz FETÖ darbe kalkışması sonrası Türkiye önemli gerçeklerle yüzleşti. Türkiye 15 Temmuz ve 7 Ağustos sürecinde toplumsal hafızasını tazeledi.

Bunlar;

Özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin güncelliğini bugünde muhafaza ettiği ortaya çıktı.

Hitabe ne diyor;

"Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"

Atatür'ün ifade ettiği o ruh;  Türk, Kürt, Laz, Arap, Çingene,  Boşnak nihayet 79 milyon Türkiye olarak 15 /16 Temmuz geceleri ve sonrasında ayağa kalkarak mevcudiyetini gösterdi.

Yanındakine mezhep, etnik kimlik, inanç ve siyasi görüş sormadan el ele vererek omuz omuza tankın önüne dikilen, mermilere canı pahasına siper olanlar… Ve canını feda eden 240 Şehit ile yüzlerce gazi, meydanlara çıkan milyonlar vatanın muhtaç olduğu o kudreti gösterdiler. 

Vatana ve millete ihanetin, düşmanla işbirlikçiliğinin nasıl yapılabileceğinin somut resmi ortaya çıktı.

Türkiye'nin demokratik sosyal hukuk devlet yapısının daha güçlendirilmesi gerçeği  görüldü.

Emperyalist güçlerin  bir devleti nasıl ele geçirebileceğinin FETÖ örneği ile yaşandı.

Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kalelerinin nasıl zaptedildiği, bütün tersanelerine nasıl girildiği, bütün ordularının nasıl dağıtıldığı ve memleketin her köşesinin bilfiil alçaklar tarafından nasıl işgal edilmiş olabildiği görüldü.

Din, iman, Allah, peygamber diyen herkesin gerçek Müslüman, gerçek Vatansever gerçek bayrak sevdalısı olamayacağı bir kez daha görüldü.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün siyasi, askeri dehasıyla şekillendirdiği bağımsız demokratik çağdaş Türkiye modelinin ne denli vazgeçilmez olduğu anlaşıldı.

Alçaklığın, hainliğin vatanı satmanın kıyafetinin, kimliğinin, dininin, dilinin olmadığı görüldü.

Ötekileştirmenin, farklılıkları yok saymanın ne denli anlamsız ve bölücü bir olgu  olduğu görüldü.

Milli mücadele ruhunun bu topraklarda ayağa kalktığında yüreklerin nasıl da toplu attığına şahit olundu.

 Ayrılıkta felaket, birlikte rahmet olduğu bütün yönleriyle yaşandı.

Nene Hatun  ruhu 15 Temmuz gecesi cesur kadınların  mücadelesiyle dile getirildi.

Milletin örgütü olan devlet içinde her türlü dini, siyasi, etnik örgütlenmelerin devleti ele geçirerek  içten  nasıl yıkabileceği,  emperyalist güçlere nasıl hizmet edebileceği anlaşıldı.

Hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğu meydanlarda, yollarda tankın, topun ve namluların önüne dikilen görüntülerle kendisini gösterdi.

Ebedi dostluk ve düşmanlığın olamayacağı gerçeği bir kez daha anlaşıldı.

Zaferlerin ülküsüne, iman etmiş yüreklerle nasıl kazanılabileceği dersi verildi.

 79 milyon Türkiye'nin demokrasiye ve bağımsızlığına ne denli sadık olduğu anlaşıldı.

Şerden nasıl hayırlı sonuçlar çıktığı görüldü.

Vatan demenin sen ben o diyerek değil "biz"  ruhuyla mümkün olabileceği anlaşıldı.

Vatansız, bayraksız Türkiyesiz yaşamanın bir anlamının olmayacağı  idrak edildi.

Kardeşliğin yalnızca kan bağıyla olamayacağı, ortak inanç ve değerler ile aslında vücut bulacağı anlaşıldı.

Kendi doğruları kadar diğerlerinin doğrularına ve eleştirilerine kulak vermenin ne  denli önemli olduğu ortaya çıktı.

Ölümün nekadar kolay, cesaret ve fedakârlığın ne denli büyük güç olduğu anlaşıldı.

Kahramanlık, ölümsüzlük destanın nasıl yazıldığı görüldü.

Çanakkale, Kurtuluş Savaşı, Zeve ruhunun ne anlama geldiği yaşanarak öğrenildi.

Türkiye, ortak ruh ve heyecanla 7 Ağustos'ta İstanbul Yenikapı ve 80 ilde Yeni Türkiye sözleşmesini imzaladı.

 15 Temmuz ve 7 Ağustos günlerinde 7'den 77'ye bütün Türkiye dünyaya bağımsızlık, demokrasi mesajı verdi.

Nihayet 79 milyon şunu dedi: "Türkiye yanarsa dünya cehenneme döner"

Bakmadan Geçme