2015'ten bu yana değişen nedir?
2015'in Türkiye'si ile 2020'nin Türkiye'si arasında çok büyük bir fark var. Bu 'fark'ın neden kaynaklandığını doğru kavramayanlar çok yanlış sonuçlara varabilmektedirler.
2015'in Türkiye'si ile 2020'nin Türkiye'si arasında çok büyük bir fark var. Bu "fark"ın neden kaynaklandığını doğru kavramayanlar çok yanlış sonuçlara varabilmektedirler.
Ocak ve Şubat aylarında İdlip'te izlenen politikaya baktığımızda bu yanlış kavrayışın izlerini görebiliyoruz. Ne demek istediğimizi 2015 ve 2020'yi kabaca karşılaştırarak anlatmaya çalışalım:
24 Kasım 2015'te Hatay-Suriye sınırında bir Rus uçağı düşürüldü. Davutoğlu "Emri ben verdim" diye efelendi. Tayyip Erdoğan ise üç gün sonra muhtarlarla yaptığı toplantıda 'Bir daha uçsun, bir daha düşürürüz' diye konuştu. Bir hafta sonra ise Tayyip Erdoğan; 'o uçağın Rus uçağı olduğunu bilseydik daha farklı davranırdık' dedi.
Rusya'nın tepkisi ise özetle "intikam" alınacağı şeklindeydi. Putin "Tanrı Türkiye'yi cezalandırmaya karar verdi. Bunun için bizi görevlendirdi" mealinde sözler etti. Ve Türkiye Kasım 2015'i takip eden altı ay boyunca Suriye sınırında uçak uçuramadı.
Rusya'dan yükselen intikam tehditlerini ekonomik yaptırımlar izledi. Türkiye'den yaş meyve sebze alımı durduruldu. Turizm sektöründe iptal edilen rezervasyonlar da cabası.
Bu olumsuz durum Haziran 2016'da Tayyip Erdoğan'ın Rusya'dan özür dilemesi sonrasında tersine döndü.
Bu kısa yakın tarih anekdotunu, İdlip'te yaşanan akıl dışı gidiş sonrasında basın yayın organlarında "onu da asarız, bunu da keseriz, omuz üzerinde baş bırakmayız, Şam'a da gireriz, Lazkiye'den Kamışlı'ya kadar artık bizim için her yer vurulacak hedeftir" diye esip gürleyenlere, nereden nereye gelindiğini hatırlatmak için yazdık.