8 Mart diye bir gün
Mesleğe başladığım ilk yıllar.. Bir ilçe sağlık ocağında görev yapıyorum. Muayene için bir erkek çocuğu getirdiler. Muayene ediyorum, olası tanı ne yazık ki Menenjit. Emin olmak için eşimin de fikrini alıyorum, o da beni doğrulayınca hastayı şehirdeki hastaneye sevk ediyoruz. Ben işlemleri tamamlarken çocuğun annesi yanıma geliyor ve gözyaşları içinde sessizce fısıldıyor:
Mesleğe başladığım ilk yıllar.. Bir ilçe sağlık ocağında görev yapıyorum. Muayene için bir erkek çocuğu getirdiler. Muayene ediyorum, olası tanı ne yazık ki Menenjit. Emin olmak için eşimin de fikrini alıyorum, o da beni doğrulayınca hastayı şehirdeki hastaneye sevk ediyoruz. Ben işlemleri tamamlarken çocuğun annesi yanıma geliyor ve gözyaşları içinde sessizce fısıldıyor:
- Bunun teki de aynı durumda. Çok söyledim ama onu getirmediler.
Daha sonra" bunun teki" diye bahsettiği ikizinin, kız olduğunu öğreniyorum… İşte bu fısıltıda kederli annenin çaresizliğini de, hasta küçük kızın mağduriyetini de çok acı bir şekilde görüyorum.
Zaman geçtikçe artık böyle bir yaklaşım yoktur diye iyimserce düşünürken, bu talihsiz bilinç düzeyi, her seferinde başka bir kılığa bürünerek yine kendisini gösteriyor: Bu kez aile içi şiddet, cinsiyet mağduriyeti, tacizler, cinayetler ve benzeri şekillerde.
8 Mart kimilerine göre satırlar dolusu övgüler yazılacak, kutlanacak bir gün; kimilerine göre yıllar önce Amerika'da yaşanmış elim hadiseyi anma günü; kimilerine göre benzer şekilde yaşananlara, kadının emeğine, kadın erkek eşitliğine dikkat çekip farkındalığı artırmak için bir fırsat günü… Bense bu yazıda ne eşitliğe, ne erkeğin veya kadının üstünlüğüne değinmeyeceğim. İnsana, kadın erkek, iyi kötü, genç yaşlı vs. vs. olarak değil, birey olarak yaklaşmaya and içmiş bir mesleğin mensubu olarak ve her şeyden önce buna inanmış biri olarak bunları anlatmak bana göre boş ve yersizdir.
Belki bir şeyler değişir, farkındalıklar artar diye, 8 Martlar kutlanır, anılır olmuş. Bu ölümcül mağduriyetler yaşanırken, çeşitli günleri sadece anmak ve kutlamak yeter mi? Böylesi günlerin hatırlayıcı olması dışında bir amacı ve anlamı da olmalıdır. Bu güne anlam katmak, hediyelerle, anmalarla, kutlamalarla değil; yaşanan sevimsiz olayların kökeninde yatan sorunları çözerek ve tekrarını önlemekle olur. Bu güne anlam katmak, sorunlara ileri bir toplumsal bilinç düzeyi ile yaklaşmakla olur. Yani aslında böylesi günleri anlamsızlaştırmakla olur. Ne zaman ki yürek yakıcı bu hikayeler sona erer de, "Sahi, 8 Mart diye bir gün vardı" dersek ve sadece ibret olsun diye bu günü hatırlarsak, o zaman doğru yerdeyiz demektir.