ABDAL EDEBİYATI

Gazetelerden, dergilerden, yayınlardan, kitaplardan okuyarak, haberler, yorumlar, tartışmalar ile sosyal medyadan izleyerek, kendi irademiz ile gördüklerimiz; yaşadığımız evrendeki olumlu/olumsuz gelişmeler ile korona ve ülkemizin içinde bulunduğu kargaşadan huzursuzluk duymaya başladım.

Huzuru; Edebiyatımızın inceliklerinden, şiirlerimizin sevgisinden, düşünürlerin fikirleri veya filmlerdeki olumlamalı, düşündürücü konuşmalarla bulmaya çalışıyorum. Zananım olduğundan biraz fazla okuyorum galiba. İyi de oluyor. Çirkin Kralın filmindeki diyalog ile Mevlana ve Yunusların düşünceleri özeti nasıl da onaylıyor.

-Sabah oldu mu abi.

-Hangi sabah?

-Sabah işte abi. Sabahın kaç türlüsü var abim.

-Bin türlü sabah var oğlum. Çarşambanın sabahı, Perşembenin sabahı, Cumanın sabahı. Sen hangi sabahı soruyorsun.

-Ben yılları bilmiyorum abi. Ara sıra gözümü açıyorum buradayım. Sen aklını nasıl yaşıyorsun abi.

-Benim aklım başımın hizasında. Ara sıra uçar.

-Ben aklımın nerede olduğunu bile bilmiyorum. Bir bilsem aklımın nerede olduğunu, bir bilsem.

“Akıl, insana yön veren en önemli unsur ve en büyük nimettir. Hırs ise, sınır tanımayan ve sonu olmayan aşırı istek, hatta azgınlıktır. İşte eğer, bu hırs aklın önüne geçer de, insanı kendine esir ederse; artık o kişi yanmaya, yani perişan, sefil olmaya, giderek bütün sevdiklerini, onurunu, itibarını, değerini ve özetle, her şeyini kaybetmeye adaydır, hatta mahkumdur. Onun için daima akıl, hırsın önünde olmalı, yani insan her işinde aklını kullanarak, aşırı hırstan sakınmalı; böylece gerçekleri düşünmeli, gerçekleri söylemeli ve gerçekleri yapmalıdır.”

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme