Sen çaresizlik nedir bilir misin?
Gece yarısı korkunç gürültüyle, çığlıklarla karanlığın içine uyandın mı?
Kocaman beton molozlarının altında kaldın mı hiç?
Titredin mi soğuktan? Acıdan bir köşede kıvrandın mı?
Dışarıdan duyduğun seslere ses veremeyecek kadar güçsüz düştü mü, ruhuna ağır gelen bedenin?
Kazıdın mı ellerinle, tırnaklarınla altında kaldığın enkazı?
Bir ses bir el uzanacak diye günlerce gözünü kırpmadan korkudan titreyerek bekledin mi sonunu bilmediğin karanlıkta?
Çıkmaya çalışırken sıkıştığın yerden tüm sevdiklerinin sonunun ne olduğunu bilmeden günlerce kurtarılmayı bekledin mi?
Onlarca ton moloz yığınının altında inlerken kurtulmak için çırpındın mı hiç?
Ölümle yaşam arasında gidip geldin mi hiç?
Gri beton kokusunun ciğerlerine kadar indiğini, nefesinin kesildiğini yaşadın mı?
Sevdiklerini konuşa konuşa sonsuzluğa uğurlarken hiçbir şey yapamamanın çaresizliğini yaşadın mı sen?
Enkazdan çıkan kadının zihninden kıyametin koptuğuna inandığı duygusunu silebilecek misin sen?
Ve uzattığı eli tutan babanın umutsuz bekleyişinde umudu yeniden nasıl yeşerteceğini düşündün mü hiç?
Sevdiklerinin cansız bedeniyle vedalaşmanın dünyanın en kötü manzarası olduğunu gördün mü hiç?
Zamanında yapman, vermen gerekenleri gerçekleştirmediğin için gelecekte saygıyı, sevgiyi, itibarı göremediğinde "İyi, dürüst, ilkeli İnsan" olabilmenin daha meziyetli bir değer olduğuna tanık oldun mu sen?
Ve çığlıklar içinde yaşamını yitiren her bir canlı, sana acılarda birleşmeyi öğretti mi?
En önemlisi sen insan olarak çıkabildin mi bu enkazdan? İnsan yanın kanadı mı hiç?