Affet Çocuk
Bir umut bir hayaldir yaşanan ve yaşatılacak zamanlar. Kimi zaman çok uzak diyarlarda kimi zamanda metropolitan çok kültürlülük bir o kadarda yalnızlaştırılmış coğrafyalarda, Munzur'un, Fırat'ın, Meriç'in aktığı gibi akar gider ömrümüz zaman hazinesinden. İnsan fıtratı gereği elmas gibidir ama ustasının elinde ancak o değere ulaşabilir.
Yıllar vagonlar gibi dizilirken hayat sahnesinde gelecek durak hayal sınırının zirvesidir. Hayallerle yaşamak yaratıcılığın ilk hamlesi, geleceğin projesidir. Umutla çıkıldı mı yola mutlak bir ilham kaynağı gelir insan aklına.
Bir haftalık ağır çalışma temposunun ardından, Pazar keyfini çıkarmayı düşünen baba, diğer yandan parka gitmek için bir hafta boyunca hayaller kuran evlat. Sabahın erken saatinde uyanan çocuk, babasının yanına oyun parkına gitmenin heyecanı ile gider. Ancak baba bu durumdan hiçte memnun değildir.
Hafta sonunu televizyon başında kahvesini yudumlayarak vakit geçirmek ister istemesine de, Çocuğun kalbini de kırmak istemez. Tam bu esnada dünden kalma gazetenin vermiş olduğu promosyon dünya haritası gözlerine ilişir ve aklına parlak bir fikir gelir. Eline almış olduğu dünya haritasını ufacık parçacıklara ayırarak, evladım sen bunu eski haline getir, bende senin isteklerini yerine getireyim diyerek çocuğunu işin içinden çıkılmaz bir problemle güya baş başa bırakır.
Ardından içinden derin bir oh çeker, dünyanın coğrafya profesörleri gelse bile bu haritayı düzeltemez bunu iyi akıl ettim diyerek birazcıkta gururlanır. Aradan on dakika geçmeden çocuk koşarak babasının yanına gelir. Baba haritayı düzeltim parka gidebiliriz der. Adam ilk önce inanmamış ve haritayı görmek istemiş. Görünce de şaşırarak nasıl yaptığını sormuş. Çocuğun verdiği cevap kısa ve anlamlı, haritanın arkasında insan yüzü vardı o düzelince dünyada düzeldi der. Ey gönlü okyanuslar gibi derin ve berrak çocuk, senin aklına gelen maalesef bizim aklımıza gelmedi.
Biz yüzümüzü düzeltmedik ki dünya düzelsin. El birliği ile kirletmiş olduğumuz bu dünyada, size ne oyun alanları, nede umutlar bıraktık. Oyun alanlarınıza beton yığınları, umutlarınızı ise karanlığa hapsettik. İlerde ne olacaksın diye sorduğum da, ölmesem büyüyeceğim dedin ya, affet bizi ne olursun affet, biz sana onu da çok gördük.