Van valililerimizden rahmetli Adnan Darendeli ile kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileriyle birlikte 1991 yılında Çaldrıan'ın bir köyüne gitmiştik. Köy okulun önünden billur gibi küçük bir su akıyordu. Ama etrafta altında gölgelenecek tek bir ağaç yoktu. Valimiz okulun öğretmenini yanına çağırarak: " Sen bu köyün eğiticicisi, önderi, ışığısın. Neden bir ağaç dikmedin? Örnek olmadın. Eğitim sadece okulda ders okutarak verilmez. Öğretmen öğretendir. İz bırakacaksın, eser bırakacaksın. Süreni doldurup gitmeyi düşünüyorsan buna izin vermem. " dedi.
Muhtar ve köylülerde bu sözleri dinliyordu. ,Daha sonra ağaç dikildi mi, dikilmedi mi bilemiyorum.
Van'da her Vanlı gibi bizimde güzel bir bahçemiz vardı. Bahar aylarında çeşitli meyve ve diğer ağaç fidelerinden alınır, aile içi imce üslü dayanışmasıyla şenlikle bahçelerimize dikerdik. Rahmetli babamız her çocuğuna diklen ağaçları paylaştırarak adeta zimmetlerdi. Herkesi kendi ağacının büyümesinden, korunmasından sorumlu tutacağını ve ağacını koruyanı, büyüteni de ödüllendireceğini söylerdi. Bahar ayı ile birlikte ilk işimiz ağaçlarımızın bakımını yapmak, sulama döneminde su vermek, çocukların, hayvanların dallarını kırmasını engellemek için heyecanla çabalardık. Ağacı insan gibi sever, sahiplenirdik. Bir kaç yıl sonra meyve veren ağaçlar sevincimiz, başarımız olurdu. Büyümeyen, kuruyan ağaçların yerine bir yıl sonra yenisi dikilirdi. Ağaçlara Mustafa'nın elma ağacı, Cemil'in erik ağacı, Münevver'in üzüm ağacı denilirdi.
Bilen bilmeyen bol keseden, kulaktan dolma kalıplaşmış bilgilerle konuşuyor. Dilin kemiği yok.
Etrafımızda gördüğümüz kamuya ait alanlarda ağaç, yeşil alan varsa bu güzellik 3-4 kurumun emeği, eseridir. Bu kurumlar ağaç diker, korur ve yaşatır. Ağaç tembeli bazı kurumlar da bu kurumların ağaçlı yeşil alanlarını ele geçirmeye, siyasi oyunlarla göz dikerler.
Kimsede bu kurumlara sen neden ağaç dikmiyor, koruluk, ormanlık alan oluşturmuyorsun diye sorma zahmetini göstermiyor. Veya sen ağaç için, yeşil çevre için bugüne kadar hangi projeyi yaptın demiyor.
O nedenle Asker, Karayolları, DSİ'nin yıllar boyu süren çabayla oluşturdukları ağaçlı yeşil alanlarına yağmacı mantığıyla göz dikilir.
Kamu vicdanı herkse hakkını teslim ediyor. Ve ağaçla, yeşil çevre ile barışık olan kurum ve kuruluşları adı gibi biliyor. Onlara dua ediyor, teşekkür ediyor.
İşte o kurumlar, kuruluşlar.
ASKER: Askerlik yapanlar bilir. Vatan savunması teknikleri dışında askerde hayata dair bazı önemli kavramlarda öğretilir; Temizlik, toplu yaşama bilinci, planlı yaşam, sorumluluk ve en önemlisi ağaç dikmek gibi. Asker i birlikler konuşlandığı en çorak yeri dahi kısa sürede yeşile çevirir. Diktiği ağacı yaşatır, yeşertir, korur. Bir süre sonra bazı ön yargılı kişiler zanneder ki asker hazır ormana yerleşmiş.
KARAYOLLARI: Yol açan, medeniyet getiren bu kurumumuz şantiyesini kurduğu her yerde önce ağaç diker, çevresine hayat veriri. Yollardan aratan göl, deniz kenarlarını ağaçlandırır, şenlendirir. Vatandaşları için piknik, dinlenme alanına dönüştürür. Çakırbey dinleneme alanı gibi. Birileri yol kenarlarını işgal eder, ağaçları kırar, oturma banklarını söker. Yetmez ayak oyunlarıyla burarlı getirim amacıyla mülkiyetine geçirmeye çalışır.
DSİ: Su ve ağacın bütünleştiği bu kurumumuz göl, baraj gibi alanların etrafını ağaçlandırır. Yeşile, ağaca ayrı bir değer verir. Kurumsal gücü ve planlı, programlı anlayışıyla sayesinde eşsiz ormanlar, yeşil alanlar kuran DSİ teşkilatının diktiği ağaçları başkaları ya çalmış ya da kesmiştir. Günümüzde DSİ'nin de kendi emeği ile oluşturduğu alanları birileri ele geçirme çabasında.
ORMAN İŞLETMESİ: Ağaç dikmekle, ormanları, koruları korumakla görevli olan bu kurumun Van'da fidanlık dışında etkin bir faaliyeti maalesef olamamıştır.
1984 yılında YSE, Toprak İskân ile birleşerek Köye Hizmetleri adını alan bugün ise tarihe karışan TOPRAKSU teşkilatının Van'da yaptığı ağaçlandırma çabası da unutulmazdır. Özellikle rahmetli Vanlı Bölge Müdürü Dölay Şaşıhüsyinoğlu 'nun Van'da emeği çok büyüktür. 1981'de Toprakkale etrafına 1 milyon çam ağacını diken, teraslama yapan, göletlerin etrafını ağaçlandıran, Akdamar, Çatak Ganispi şelalesinde teraslama yaparak ağaçlandıran, Çatak'ta 30 yıl önce menengiç ağaçlarına fıstık aşılayan yine Dölay bey ve çalışkan ekibidir.
Önce ağaç dikin, emek verin.
Özetle "Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz"
Olmamalıdır.