Aile İlişkilerinde Hz. Peygamber'in Örnekliği
Fatih Perihan'dan Kıssadan Hisseler...
Kültürümüzde 'Allah'ın emriyle ve peygamberin kavliyle' ilkesiyle temeli atılan aile yuvalarının sağlam temeller üzerinde huzurlu bir şekilde devam edebilmesi, ancak Allah ve peygamberinin bu konudaki emir ve isteklerini yerine getirmekle mümkün olacaktır. Bu konuda Yüce Allah'ın evrensel emirleri, Hz. Peygamber'in hayatında pratiğe dönüşmüş ve bizler için canlı modeller oluşturmuştur. Bu yüzden onu anlamak ve tanımak borcundayız. İşte bu yazımızda Hz. Peygamber'in aile hayatındaki örnekliğinden kesitler sunmaya, onun akrabalarıyla ilişkilerine kısaca değineceğiz.
a- Akrabalık İlişkilerinde Hz. Peygamber
Hz. Peygamber, yakınlarına ve ailesine düşkün bir kişi idi. Onun insanlık sevdalısı bir kişi olarak öncelikle akrabalarını uyarmakla işe başlaması ve aile bireylerini asla ihmal etmemesi bunun açık kanıtıdır. Çünkü o, "Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz, seni biz rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takva iledir." (Taha 132) emrinin muhatabıydı.
Peygamberimiz davetine önce kendi ailesinden başlamış, eşi Hz. Hatice ve kızları başta olmak üzere aile fertleri ona ilk iman edenler arasında yer almıştır. O, akrabalarına son derece düşkündü, onların diğer problemleriyle ilgilendiği gibi, onların dinî yaşantılarıyla da çok yakından ilgileniyordu. Hiçbir zaman onlarla ilişkiyi kesmedi. Sılayırahim üzerinde her zaman ısrarla durdu. Amcası Ebu Talib başta olmak üzere yakınlarının Müslüman olması için ümidini yitirmeyerek sonuna kadar uğraştı.
b- Aile Hayatında Hz. Peygamber
Hz. Peygamber, doğmadan önce babasını ve çok küçük yaşta annesini kaybetmiş olmasına rağmen, anne babasını ve yetişmesine katkısı olan diğer yakınlarını hiçbir zaman unutmamış, onları hep hayırla yâd etmiştir. Yetimliği ve öksüzlüğü bütün versiyonlarıyla bizzat yaşayan Peygamberimiz, ana babanın ne kadar önemli varlıklar olduğunu çok iyi fark etmiş ve anne baba hakkına riayet konusunda ısrarla durmuştur.
Hz. Peygamber, eşlerine, çocuklarına, torunlarına ve onların yakınlarına karşı sergilediği tutumuyla en güzel örnektir. O, bu konudaki sorumluluklarını hakkıyla yerine getirmiş ve ümmetine de bu konuda çok önemli tavsiyelerde bulunmuştur. Aile bireylerine sorumluluklarını hatırlatırken o şöyle diyordu:
"Hepiniz yöneticisiniz ve hepiniz yönettiklerinizden sorumlusunuz. Kişi, ailesinin yöneticisidir ve onlardan sorumludur. Kadın, eşinin evinin yöneticisidir ve ondan sorumludur." (Buhârî, Cuma 11, Ahkam 1; Müslim, İmare 20; Ahmed, II, 54, 55, 111) "Elbette Yüce Allah, her yöneticiye yönettiğinden soracaktır. Onların haklarını koruyup korumadığından soracaktır. Kişiye de ailesinden soracaktır." (Nesâî, 'Işretü'n-Nisâ, Beyrut, 1989, s, 170) Bu anlamlı sözleriyle o, aile bireylerinin hepsine sorumluluklar yüklüyor ve mutlu bir aile yuvasının kurulmasında her bireyin rol ve sorumluluğuna dikkat çekiyordu.