Vansesi Özel Ropörtaj SÖYLEYŞİDEN SATIR BAŞLARI:
· Van’da basın organı olarak ta bir nevi Van temsilcisisiniz. · 1977 yıllarında hiç zahmet etmeden kazanacağım bir belediye başkanlığı vardı. · Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la karşılıklı bir tartışmamız oldu. · Çamlıca’ya cami yaptırılmasını uygun bulmuyorum. · İstanbul 30 devletten büyüktür. · İSKİ olayların içinde muhalif partiler var, MİT var, CIA var, anlayacağınız herkes var. · Şuanda hala Tayyip beyin yolsuzluk dosyaları var. · Bahçeli ile ilgili dosyalar gece karanlıktan sonra soruşturma dosyaları, bunların hepsi siyasi dosyalardır · Bu işe eğer iktidar partisi ağırlığını koyuyorsa, MİT karışıyorsa, CIA karışıyorsa, tabii ki kırılma noktasıdır. · Mustafa Sarıgül bağımsız olarak Şişli Belediye Başkanlığını dahi kazanamaz. · İstanbul’u kaybeden bir iktidar ayakta duramaz. · Partilerin iş birliği yapmasını engelleyen yasaya karşıyım. · Kürt aydınları CHP’ye haksızlık yapıyorlar. · AKP’nin yapmak istediği bir şey, bana göre iyi niyetli değildir. · Akil adam, özgür adam demektir, hür düşünen adam demektir. · Ben Bahçeli’nin bile barış istediği inancına inanıyorum. . Van ciddi bir kentleşme sancısı çekiyor, . TOKİ konutlarında maalesef insanların mutluluğu düşünülmemiş.
Yazı İşleri Müdürümüz İkram Kali; doktor ve siyaset adamı, 1982 - 1983 yılları arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde dekanlık ve İstanbul Üniversitesi rektör yardımcılığı yapan, CHP Gençlik kolları ve Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı gibi derneklerde siyasal eylemlere katılan, 1989 - 1994 yılları arasında Sosyal Demokrat Halkçı Parti'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan, 2002 yılında CHP'den Sivas milletvekili seçilen, CHP'nin deneyimli, ağır toplarından Prof Dr. Nurettin Sözen'le gündemi, CHP'yi Kürt sorununu, çözüm sürecini ve Van'ı konuştu.
Nurettin Sözen
: Sürdürülebilirlik; çok kullanılan bir kavram, ekonomide, siyasette, sporda bunun ona benzer olan eş anlamlısına istikrar deniliyor. akp bunu çok kullanıyor, iktidar için. İstikrarlı veya sürdürebilirlik, bir şey yapıyorsunuz ve başarıyı elde ediyorsunuz. Eğer o başarı sürekli değilse, devamlılığı yoksa çok faydalı olmuyor, saman alevi gibi gelip gidiyor. Sporda mesela çok güzel bir şey var, son yıllarda, işte uluslar arası karşılaşmalarda finale kalıyorsunuz. Yirmi yıldır ilk defa finale kalmış mesela, ispanya takımı her yıl ya dördüncü, ya ikinci, ya üçüncü, yâda beş yıl on yıl arka arkaya finale kalmış. Yani sürdürebilirlik, bu çok önemli bir şey iş hayatında özel hayatında, mühendislikte, mimarlıkta yani kısacası her yerde, bakın burada sürdürebilir bir başarı var, benimle yaşıt bir gazeteyle karşı karşıyayız. Ben 37 doğumluyum. Demek ki Vansesi 76 yıldır çalışıyor, çok önemli bir şey. Yani gazetecilikte hele yerel gazetecilikte 76 yılı bulmak çok önemli bir olaydır. Van'da olmaktan, Vanlılarla buluşmaktan çok mutluyum. Van coğrafi olarak ta tarihi olarak ta çok güzel bir kent. İnsanları da çok aydın bir il. Doğu bölgesinin de bir yıldızı konumunda, belli bir kültürün, belli bir düzeyi temsil ediyor, Van'da basın organı olarak ta bir nevi Van temsilcisisiniz. İkram Kali: Başbakanın amacı nedir?
İkram Kali: Siyasetle ilişkiniz nasıl?
Nurettin Sözen: Benim 63 yılı aşan bir sosyal ve siyasi hayatım var. 1954 ten bu yana basınla muhatap oldum. 1961 de ben Türkiye Milli Talebe Federasyonu genel başkanıydım. Ondan evvelde CHP gençlik kollarında görev yaptım. Her gün basında kendimizi önemli biri olarak sayardık. Bilgi ve beyanat verirdik buda basında yer alırdı. Daha evvel öğrencilik, üniversite yılları ve yöneticilik dönemlerim var. Dekanlık ve rektör yardımcılığım var. Daha sonra İstanbul Belediye Başkanlığı geliyor tabi. 1989 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandım. Aslında 1977 de bana İstanbul belediye başkanlığı (o zaman daha büyükşehir unvanı almamıştı) teklif edilmişti. Fakat ben üniversite yöneticiliğini seçmiştim. 1977 yıllarında hiç zahmet etmeden kazanacağım bir belediye başkanlığı vardı. 1989 tarihinde ise büyük bir mücadele vererek kimsenin kazanamayacağı dediği bir ortamda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandım.
İkram Kali: Başkanlığınız döneminde altı çizilecek hangi projelere imza attınız?
Nurettin Sözen: Bu konuda çok iddialıyım. Parlamento da muhtelif tarihlerde bunları gündeme getirdim. Bunun en somutunu söylersem, 2007 nin bütçe görüşmelerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la karşılıklı bir tartışmamız oldu. Bu tartışmada bana "İstanbul'u çok seviyorsun neden Sivas milletvekili oluyorsun?" dedi. Daha sonra bizim zamanımızda temeli atılan projeleri ve ihaleleri yapılan projelere kendisi üslendi. İstanbul'da 7- 8 tane baraj yaptık dedi. Bende kendisine dedim ki ben 7-8 tane barajın yasal ve projelerde ki adı regülâtör'dür dedim. Bu regülâtörlerinde temelini ben attım. Düşünen ve onaylayan, projesini yaptıran ve altyapısını hayata geçiren benim. Tartışmanın bir yerinde Sivas meselesine cevap verdim. Sivas'ta birinci sırada milletvekili adayı oldum. Ben İstanbul'a başvurdum, ama partim beni Sivas'ta birinci sıra milletvekili olarak görevlendirdi. Siz zannediyorsunuz ki belediye başkanlığınızdaki başarınızla başbakan oldunuz. Bu sözünüz doğru değildir dedim. Siz o zaman dünyanın ve ülkenin bazı içinde bulunduğu koşullarla, bazı dinamiklerin işbirliği ile buraya geldiniz ( bu tabi benim görüşümdür). Bakın dedim şimdi size aklımdan 15 tane uluslar arası proje sayayım size, metro, tramvay, doğalgaz, çöp, sazlı dere barajıdır, kongre saraylarıdır, bunlar aklıma gelenlerdir. Yani bizim İstanbul'un çöp projesi, değişik sebeplerle dünyanın en büyük bir projesidir. Çünkü dünyada bu tür çöp projeleri yapılırken bu boyutta yapılmaz. Doğalgaz projemiz dünyanın en büyük projesidir. Dünyanın hiçbir yerinde Avrupa ve Asya yakasını alan büyük coğrafyalı yerleri birlikte yapmazlar. Pey der pey yaparlar, ben bunları sayıyorum şimdi sizde, sadece orda oturuyorsunuz ama parlamento'nun ön sıralarında oturmuş ve İstanbul büyükşehir belediyesinden gelmiş 15 tane arkadaşımız var. Siz veya bir arkadaşınız kalksın bana bir proje söylesin. Bu olaylar Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde genel başkanların ve bütün milletvekillerinin olduğu bir toplantıda geçiyor. Benim bu söylediklerimin den sonra hiçbiri bir cevap verememiştir ve bir tek proje ismi dahi söylenmemiştir. Büyük bir proje yapılmadan önce düşünülür. Daha sonra bunun organın kararına bağlar. Yanı belediye ise encümen kararına bağlar. Bu projeyi çizdirir ve ihale eder. Parasını çıkartır temel atar sonrada inşaatını yapılır ve açılır benim saydığım ve sayacağım diğer bütün projelerin hepside 5 aşama geçirmiştir yarısı da 6 geçirmiştir. Tabi Tayip Bey benden sonra belediye başkanı olunca bunların bir kısmını tamamladı. Tamamlanmayan projelerde bulunuyor. Mesela Çamlıca tepesinde yarışma yaptırdığımız ve yarışmayla kazandırdığımız bir proje, bütün Çamlıca'daki görsel kirliliği ortan kaldıran, iki tane iki katlı döner restoranı olan ve bütün televizyon, radyo antenlerini kapsayacak ve görsel kirliliği ortadan kaldıracak kule projemiz vardı. Temel attık, temel atmak içinde beş bin TL (eski parayla) kaparo verdik şirkete, bu tamamlanmadı. Şimdi daha iyi anlıyorum niye yapılmadığını. Demek ki şimdi o zamandan oraya cami yaptırmayı düşündüğünü anladım.
İkram Kali: Çamlıca'ya cami projesini uygun buluyor musunuz?
Nurettin Sözen: Hayır, uygun bulmuyorum. Mesela Florya da Frankfurt hayvanat bahçesinin mimarını getirterek, İstanbul Teknik Üniversitesine yaptırdığımız modern anlamda çok güzel bir hayvanat bahçesi projemiz vardı. Öyle ki ısıtması var, kanalizasyonu var, yani tam modern bir projeydi ve her hayvan için ayrı ayrı yaptığımız düzenlemeler vardı. Tayyip Bey bunu da hayata geçirmedi
İkram Kali: İstanbul Su Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) olayının üzerinden 20 yıl geçti olayı sizden dinleyebilir miyiz?
Nurettin Sözen: O tarihte İstanbul belediyesi 22 tane Avrupa devletinden büyüktü, şimdi birçok parçalanmalar var. Bunu dikkate alırsak İstanbul 30 devletten büyüktür. Ben bir gün bile tatil yapmadım, o tarihlerde bekârdım ve gece toplantıları genellikle belediye konutunda yapılırdı. Gece saat 12'lere kadar sürerdi. Bu toplantılarda uykum gelir, ben yattıktan sonra da bürokratlar işlerine devam ederlerdi. Böyle bir çalışmaya karşın İSKİ yönetim kurulundan beş sene içerisinde üç defa katıldım. Çünkü yönetmenlik müsait, eğer ben katılmazsam benim yerime başkan olarak katılacak insanlar vardı. Bir çarpıcı örnek daha vereyim, genel müdür olduğu, İDO şirketimiz biliyorsunuz, Deniz Otobüsleri İşletmeciliği, büyükşehir belediye başkanı olarak yani İDO şirketinin yerini bilmem. İşte büyükşehir belediyesi böyle bir organizasyondur. İSKİ' de bu iddialar ortaya atıldı. Yani 20 sene sonra yinede kısa bir açıklama yapalım, olayı anlatayım, bir dergide o zaman ki genel müdür olan arkadaşımız İsviçre de iki hesabı olduğu ortaya çıktı. İSKİ hakkında bazı şaibelerin olduğu söyleniyordu ve tez elden denetlenmesini istiyorlardı. Bir ordu müfettiş geldi, en az 15-20 tane müfettiş geldi, tabi bunlar doğal 25 taneye yakın şirket bize bağlıydı. Müfettişlere inceleme esnasında soruyorum bir şeyler var mı, onlarda bana işte kesin bir şey söyleyemiyorlar. Sonra evet bazı suiistimaller var, bazı yanlışlıklar var deniliyordu. İkinci bir telgraf gönderildi ve İSKİ ile çalışmalarımızda güven kalmamıştır, bir belge bir kanıt olmamasına rağmen böyle bir şeyle karşı karşıya kaldık. O tarihlerde farklı farklı insanların, İsmet Sezgin başka bir partidendi Ergun Beyin görevden alınmaması için gayret sarf ettiğini de sonradan öğreniyorum. İşte İSKİ olayı bundan ibarettir.
İkram Kali: Bu olayın içinde ne var?
Nurettin Sözen: Tabi bu olayların içinde muhalif partiler var, MİT var, CIA var, anlayacağınız herkes var. Bu operasyon, öyle zannediyorlar ki bana gölge düşürecekleriydi. Sonuca baktığımız zaman iki tane davada muhatap olmuşuz. Bir tanesi klor alımındaki yolsuzluktu. Klor o zaman tek bir şirket tarafından üretiliyordu ve ikinci bir şirketin girişimi sonucunda o firmadan klor alınıyor. İstanbul belediyesi bu fiyattan aldığı tek belediyeymiş. Klorsuz su olmuyor ve klor alınmış, fazla para alınmış ve fazla kredi alınmış. İşte memurlar mal beyanında bulunmamış falan filan, aslında fazla derine de inmemek gerekir. O günden bu yana ben Başbakanla konuşmam yani şaibenin çıktığı günden bu yana kendisiyle hiçbir şekilde konuşmam.
İkram Kali: Olay yakın siyasi tarihinizde bir kırılma noktası olabiliri mi?
Nurettin Sözen: Olabilir, tabi bunu fırsat bilenler oldu. Ben yönetim kurulu başkanı olduğum için davalar açıldı ve sanık durumuna düştüm. Ama bu güne kadar, açılmış hiçbir dava ne İSKİ'yla ilgili nede İstanbul belediyesi ile ilgili hiçbirinden bir gün olsun bir mahkûmiyetim söz konusu olmuş değildir. Bütün bu davalar, ben parlamento'ya girdikten sonra berat la sonuçlanmıştır. Parlamento da birkaç kez Tayyip beye bakın dedim siyasi ahlak bunu gerektirir. Sizinde davalarınız var, benimde davalarım var. Ben hepsini bitirdim ve kendimi halka sundum, milletvekili olarak şuan buradayım. Size tavsiyem yargıçlardan ve savcılardan kaçmayın. Şuanda hala Tayyip beyin yolsuzluk dosyaları var. Çok önemli yolsuzluk dosyaları şuan mecliste komisyonunda bekliyor. Böyle bir Başbakan olabilir mi, yani siyasi sebeple değil. Şimdi mesela MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ilgili dosya hazırlatıyor değimi? Bahçeli ile ilgili dosyalar gece karanlıktan sonra soruşturma dosyaları, bunların hepsi siyasi dosyalardır. Ama kendisine açılan dosyaların hiçbiri siyasi dosya değil.
Nurettin Sözen:
Bahçeli'nin dosyası demoklesin kılıcı, yani tehdit etmek, şantaj yapmak. İkram Kali: Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgü basında gündeme geliyor. CHP Sarıgül'ü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı gösterir mi?
İkram Kali: Neye karşı tehdit, şantaj yapılıyor?
Nurettin Sözen: Şimdi konuşmalarını beğenmiyor, Başbakanın istediği tonda veya istediği amaçta konuşmuyor. Daha evvelde BDP'li milletvekilleri PKK'lı gençlerle kucaklaştı diye aylarca fezlekeler hazırlanmadı mı? Kendisinin 10 küsur yıldan buyana fezlekesi var. Bunlar bekliyor ve su istimal olarak itham edilen ve evrak sahtekârlığı olan dosyalar var. Yani bu işler doğru işler değil, Buna çifte standart derler. Yani Devlet Bahçeli'ye yapılan tamamen bir şantajdır ve ayıptır. Ben şahsım Bahçeli'nin siyasi çizgisini onaylamam, ama kalkıp Bahçeli için, BDP milletvekilleri için fezleke hazırlatıyorsunuz. Neden yürürlüğe koymadın o zaman? Neden dokunulmazlıklarını kaldırtmadın. Bizim CHP'li milletvekilimizin dokunulmazlığının kaldırılması için dedi ki hemen kaldırın ben kaldırılmasını istiyorum ve oylayın. Bizde oy vereceğiz, aynı şeyi Bahçeli'de söyledi. Getirin benim fezlekelerimi elli milletvekili kaldıracağız diye oy vereceğiz. Neden kaldırılmıyor, yani yakışmıyor. Bunların hepsi birer şantaj, bunlar bir Başbakana, bir parti liderine yakışmıyor. Muhalefet liderine şantaj yapmak doğru değildir. Bu işe eğer iktidar partisi ağırlığını koyuyorsa, MİT karışıyorsa, CIA karışıyorsa, tabii ki kırılma noktasıdır. Devlette ki belediyelerde devletin bir parçasıdır, su istimallerinin kaldırılması gerekiyorsa, su istimallerin yapan kişilerin yargı önünde hesap vermesidir. Neden ak parti kendi adamlarını yargının önüne çıkarmıyor? Böyle yapıldıkça devlette suiistimaller bitmez. Bunu defalarca başbakana söyledim eğer birileri bir hata yapıyorsa onu yargılayın. Bu Ak parti içinde defalarca tekrarlandı ve halen yapılmaya da devam ediliyor. En yenisini söyleyeyim size, Ağaolu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi AKP'li üyeleri tarafından bile reddedilen o elli dönümlük arsa bana yetmez diyor, gidiyor Ankara'ya Çevre Bakanlığından 200 küsur dönüme dönüşüyor. Bir tane iki tane değil ki yüzlercesi var.
İkram Kali:Tekrar aday olmayı düşünüyor musunuz?
Nurettin Sözen: Hayır düşünmüyorum. Bütün deneyimlere sahip olduğumu muhakkak, ama benim yaşım 76 bu olay her bakımdan bir genç, enerjik insanın yapmasının daha iyi olacağını söyleyebilirim. Ben zaten bilgilerimi deneyimlerimi partimle paylaşıyorum. Benim İstanbul'da eski muayenehanem vardı orayı büroya çevirdim. Bu büromda bir belediye arşivi ve kütüphane oluşturdum. Bütün siyasetçilere bütün adaylara, herkese açık, orda benim bilgi ve birikimim var. Siyaset bazı şeyler istiyor, bir fizyoloji istiyor ve genç adaylar istiyor. Ben her türlü tatları tattım ve her türlü hizmetleri yaptım.
Nurettin Sözen:
Bununla ilgili tezimi genel başkanıma da, konferanslarda da söylüyorum. Ben adaylılığımda da tüm üyelerin katılımı ile eğilim yoklamasıyla seçimle geldim. CHP gibi sosyal demokrat olan bir partinin adayının ön seçinden gelmesi gerekiyor. Bir yarışla gelmesi gerekiyor, halkın ve örgütün desteği ile gelmesi gerekiyor. Bu ön seçimle gelmeyen adayların şanslarının azalacağını var sayıyorum. Tabi bu benim bireysel görüşüm. Nitekim bundan bir ay evvel İstanbul'da İl Danışman Kurultayı yapıldı. Bu kurultayda kendi görüşlerimi aktardım. Nitekim bizim ilçe yerel yönetim kurultayları ve il kurultayları ön seçimin yapılmasını istediler ve bunu raporla birlikte genel merkezimize gönderdiler. Bende genel başkanımızla bizzat görüşerek bunu kendisine aktırdım. Dolayısıyla bizde CHP nin ve özellikle büyükşehir belediye başkan adaylarının mutlaka ön seçimden geçmesi gerekir, yoksa kazanmaları imkânsızdır. Şimdi Mustafa Sarıgöl benim çok eskiden tanıdığım biri, yani çocukluğunu bilirim. Şahıslar hakkında konuşmaktan hoşlanmam, ama şuanda CHP'li değildir. Yani farklı zamanlarda CHP den ihraç edildiği için, önce ihraç dolayısıyla partili olması partiye tekrar girmesi gerekiyor. Partiye girmesi lazım ki ön seçimden geçip İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı olsun. İkram Kali: İstanbul'u seçimi kazanan Türkiye'yi kazanır mı? Böyle bir iddia, söylem var, katılıyor musunuz?
İkram Kali:Sarıgül'ün bağımsız adaylığını CHP destekler mi?
Nurettin Sözen: Bir kere hiçbir kentte tabi buna Van dâhil bağımsız belediye başkanı seçimi kazanamaz, tabi küçük beldeler hariç. Bizim seçim sistemimiz buna engel, bırakın büyükşehir belediye başkanlığını Mustafa Sarıgül bağımsız olarak Şişli Belediye Başkanlığını dahi kazanamaz. Bunu açık ve net olarak söyleyebilirim size.
Nurettin Sözen:
Doğrudur, bu söyleme bende katılıyorum. Şimdi bir kere İstanbul nüfus olarak baktığın zaman yüzde 15'inden fazla bir nüfus taşıyan bir kenttir. İkincisi Türkiye'nin her sektörünün merkezi olarak, ticaret oradan kaynaklanıyor, siyaset oradan kaynaklanıyor, bilim hayatı oradan kaynaklanıyor, bütün Anadolu'nun İstanbul'da belli bir temsili var. Anadolu'dan İstanbul'a gidiyor İstanbul'dan Anadolu'ya gidiyor, sürekli bir iletişim sürüyor. Dolayısıyla bu iletişim siyasi alanda da etkiliyor. İstanbul'u eğer alıyorsanız yani Vanlısı, Sivaslısı bir partiye oy veriyorsa bunu Anadolu'ya da götürüyor. Bunlar tabi basın yolu ile gidiyor ve diğer iletişim araçlarıyla gönderiliyor. Yani İstanbul'u kaybeden bir iktidar ayakta duramaz.
İkram Kali:2014 yerel seçimlerinde partiler arsında seçim ittifakı gerçekleşir mi?
Nurettin Sözen: Bizim yasalarımız siyasi partilerin ittifak yapmasına engeldir. Bugünkü partilerin ittifakını yasaklayan yasa 1957 ve 1960 yılları arasında çıkmış bir yasadır. Yani bana göre yanlıştır. Halkın iradesi önemlidir. Demokrasi için ben belediye başkanı olduktan sonra benim büromda bazı aydınlarla beraber demokrasi için iş birliği çağrısında bulunduk. Bütün sol partilere mektup gönderdim. Bende o sırada parti meclis üyesiydim. Benim partim çok önemli. Bunun altını çizmek istiyorum. Demokrasi için güç birliği yani iddiam şu; tüzüğünü değiştirme, programını değiştirme ve sadece demokrasiyi korumak ve geliştirmek için üç parti iş birliği yaptılar. Bu raporlar benim arşivimde mevcut. Büyük çalışmadan sonra bunu kendi partimde dahi sol partilere gönderdim. Ben o zaman parti meclis üyesiydim. Diğer partiler bu tür güç birliğini reddettiler. Bende parti disiplinine çok bağlı bir insanım. Ben o projelerden çekildim. Daha sonra İşçi Partisi bu projeyi benden istedi ve benden sonra belli bir süre devam ettirdi. Dolayısıyla bu partilerin iş birliği yapmasını engelleyen yasaya karşıyım. Yani Türkiye'de aynı şeyleri savunan veya belli asgari müştereklerde birleşen partilerin gerekirse güç birliği yapması gerekiyor. Tabi bunlarda halkın yararı için, demokrasi için güç birliği yapmaları lazım.
İkram Kali: CHP'de neler oluyor? CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinden istifa eden Gülseren Onanç olayını nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Nurettin Sözen: CHP'de herhangi bir sıkıntı yok. CHP çok büyük bir partidir. CHP Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuş bir partidir. CHP çoğu partinin hayata geçişini sağlayan bir partidir. Bunlar tartışmasız konulardır. CHP sosyal demokrasiyi Türkiye'ye getiren bir partidir. Dolayısıyla Dünya ve Türkiye'de pek azdır 1923'ten bugüne kadar yaşamı yüzyıl partilerin sayısı çok azdır. CHP'de hiçbir sorun yok. Ancak bütün dünyada sol partilerde değişik program ve tüzüğü değiştirmeden onlara ters düşmeden çok değişik görüşlerin söylendiği yerdir. Dolayısıyla CHP için bunlar söylenecektir. Disiplin olarak özen göstermek gerekiyor. Bende Kemal Bey gibi düşünüyorum. Parti tüzüğümüzde sadece genel başkan iki tane organ bir parti vesikalarıyla siyaset oluşturulur, birde genel başkan'la siyaset oluşturulur. Genel başkan kurultaya sorumludur, kurultaydan seçilir ve kurultaydan sorumludur. Şimdi bu arkadaşların siyasi kültürler yok yani siyasi kültürleri yetmez, çünkü bu arkadaş yeni partilidir. Türk siyaseteni tanımıyor hem de CHP'yi tanımıyor. Hem CHP kültürü yok hem de siyasi kültürü yok.
İkram Kali:Peki, bu kişi CHP'de nasıl milletvekili oluyor?
Nurettin Sözen: Şimdi belli bir kültürü vardır, ya üniversitede profesör, ya çok etkindir yâda bir sivil toplum örgütünde başkandır ama bu başka bir şey siyaset yapmak başka bir şey.
İkram Kali: Milletvekili adayı belirlenirken hata mı yapılıyor?
Nurettin Sözen: Bana göre belli bir ölçüsü olmalı. Böyle kitle partisinin Türkiye gibi gelişmiş bir ülkede her sektörde insanların parlamentoda olmasına özen göstermesi gerekir. Bunun için herkesini çok usta siyasetçi olmasını arayamazsınız. Dolayısıyla bu belediyeciliği çok iyi biliyor, cari sektörü çok iyi biliyor, ekonomi çok iyi biliyor derken, böyle hatalarda oluyor. Bunları ben olağan buluyorum, yalnız oradaki adı geçen insanların her birini uyarılmaları ve parti düzeyine ve parti disiplinine dönmeleri gerekiyor. Bakın grup başkan vekil yardımcısı ne demek, grup başkanı Kemal bey, eğer bir yerin vekili iseniz asilinizin görüşünü alarak hareket edebilirsiniz. Ben sana ne görev verirsem sen vekil olarak onu yapacaksın. Yani benim görevlerimin dışına çıkarsan yardımcım olmazsın. Olay parti disiplini bir olaydır, bu da sağlanmıştır, bana göre doğru yapılmıştır.
İkram Kali:CHP barışı istemiyor deniliyor, seçimlerde CHP barajın altında kalır iddia ediliyor, durum nedir?
Nurettin Sözen: Bu tür söylemlere ancak gülünür, yani şuanda CHP genel başkanı etnik kökeni Kürt'tür. Türkiye'de Kürt genel başkan başka bir partide var mıdır? Ya da gelmiş midi, (BDP'yi saymazsak) ama CHP de Hikmet Çetin de Kürt'tü ve geldi genel başkan oldu. Böyle bir şey olmaz, nasıl bir Kürt aydınlığı bu, yani CHP iktidar olduğu zaman Türkiye'de bir Kürt başbakan olacak. Böyle bir parti Kürt olayına ters bakabilir mi, biz daha çok destek veriyoruz bu sürece. Tarihin en parlak dönemlerinde CHP de Kürt kökenli milletvekillerimiz bakan olmuşlardır. Bizim partimizde tarih boyunca bir Kürt ayrımı olmamıştır. Son tarihlerde de iki tane Kürt kökenli genel başkanımız olmuştur. Başka bir partide böyle bir olay olmamıştır. Peki, 10 tane Kürt milletvekilini parlamentoya neden sokmuştur. Yani Kürt olayı parlamentoda konuşulsun, anlatılsın, yasal ve yetkili organ olsun yetkililer tarafından bilinsin ve karara bağlansın diye sokmuştur. Amaçlarına ulaşmıştır yâda ulaşmamıştır o ayrı bir konu ama neticesinde 10 tane Kürt milletvekilini TBMM'ne sokmuştur. 1989 İngilizce, Almanca ve Türkçe yayınlanan "Türkiye'de Türk ve Kürt" sorunu diye bir kitabı CHP yayınlamıştır. Orada yazan her türlü öneri bugün ancak hayata geçmektedir. Bir kısmı ancak hayata geçmiştir. Niçin Kemal bey başbakana gidip, bunu en kalıcı bir şekilde, parlamentoda bir araya gelerek toplumsal barışı sağlayarak, toplumsal huzuru sağlayarak çözüme ulaştıralım demiştir. Bütün bunlardan sonra CHP barışı istemiyor olabilir mi? Birde Kemal bey baraj kalksın dedi. Kemal beyden hariç kimse dedi mi bunu? Hayır demedi. Siyasi partiler yasası değişsin diyen tek genel başkan kim? Kemal bey. Bunları 17 madde halinde parlamentoya getirdi, ama ne yazık ki olmadı. Yurttaki herkesin bu 17 maddeyi bilmesi gerekir, özellikle Van'daki yurttaşlarımızın bilmesi gerekir. Eğer bu 17 madde yürürlüğe girerse bu Kürt sorunu tamamıyla çözüme kavuşur. Kürt aydınları CHP'ye haksızlık yapıyorlar.
İkram Kali: Deniliyor ki bugünkü CHP ulusalcı bir söyleme kaydı, işte kendi içerisinde sorun yaşanıyor.
Nurettin Sözen: Bu tam bir kontur propagandadır, onların eli uzundur, onlar büyük sermayeleri kontrol ederler, onlar medyayı kontrol ederler.
İkram Kali:Sürecin başarılı olacağını düşünüyor musunuz?
Nurettin Sözen: Süreç başarılı olmaya mecburdur, Türk halkının mutluluk içinde, kardeşlik içinde yaşaması için, geleceğimiz için, Türkiye cumhuriyetinin milli egemenliği için, barış mutlaka zorunludur. Bu proje, hayata geçmez ise başka bir proje hayata geçecektir. Buna Türkiye halkının ihtiyacı var çünkü başka bir yolu yok, başka türlü yaşayamayız. Öyle örnek verilecek insanlarımız var ki, benim eşim mesela Kürt, mutlu bir aile düzenimiz var, yani kalkıp Kürt meselesi yüzünden eşimizi çocuğumuzu mu bırakalım. Böyle bir şey olabilir mi, onun için Kürt sorunu çözülmeye mahkûmdur, en iyi ve en kısa zamanda çözüme kavuşacaktır. Doğu ve güneydoğu halkının rahatlığı son derece önemlidir. Bu yüzden Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu gelir durumu bozuktur, bu adaletsiz ortamın ortadan kaldırılması gerekir. Geçmişte yapılan hataları irdelemek yerine önümüzdeki yıllarda bunları bir daha tekrarlamamak gerekir. Kürt halkının geleneklerini ve kültürünü yaşatmak ve geliştirmek gerekmektedir. Bu arada tabi terör olayı işin başka bir boyutudur, hiç kimse teröre hoş geldin başım üstünde yerin var demez. Hiçbir devlet, hiçbir toplum, hiçbir insan bunu söylemez. Terör olayı bir teknik olaydır, bir güvenlik olayıdır. Kuşkusuz terör varsa onların karşısında mücadele edecek devlet güçleri olacaktır. Doğu ve güneydoğunun kalkındırılması, gelir ve adaletin adil dağıtılması, terör olayı ve Kürt halkının kültür ve geleneklerinin yaşatılması olayı ile ilişkidir. AKP'nin yapmak istediği bir şey, bana göre iyi niyetli değildir. Şu bakımdan iyi niyetli değildir, birincisi kişisel hesaplar, bireysel çıkarlar ön planda. Akil adamlar lafı CHP'nin lafıdır.
İkram Kali: Akil adamları onaylıyor musunuz?
Nurettin Sözen: Hayır, onaylamıyorum, o arkadaşlar onaylamıyorum, bir siyasi partinin genel başkanı bağlı akil adam olmaz. Akil adam, özgür adam demektir, hür düşünen adam demektir, çok bilgili ve tarafsız adam demektir. Olaylara objektif bakan demektir. Ama bu akil adamlar AKP parti genel başkanının emrinde çalışıyorlar. Anlara stratejik bilgeler verip uygulatıyorsun, akil adamlar böyle olmaz ve bütün bunlara dayanarak politika yapıyorsunuz, böyle şey olmaz. CHP'nin önergesi açık, parlamentoda bütün partilerin katıldığı eşit bir şekilde bir komisyon kurulacaktır. Bu komisyona hesap verecek aydınlar olacak. Şuanda barış harekâtı Tayyip Erdoğan'ın iki dudağı arasındadır, ikinci bir insan bu harekâtı yönlendirebilir mi? bozabilir mi, değiştirebilir mi? Böyle bir şey yok. Sadece Erdoğan'ın iki dudağının arasındadır. CHP de diyor ki bu barış süreci sürdürebilir olsun, kalıcı olsun ve yasal dayanakları olsun. Parlamentoya girelim, hepimiz bunları müzakere edelim, gündem açalım ve tartışalım. Eşit temsil edilen anayasal bir komisyon kuralım, o komisyonda herkesim olacak ve temsil edilecek. AKP, MHP, CHP ve BDP'den üç kişi olacak bu komisyonda ve bunlar akil adamları seçecekler. Bu akil adamlar kimsenin kontrolü altında olmayacak sadece komisyonun kontrolü altında olacak ve komisyona hesap verecek. Biz bunu istiyoruz başka bir şey istemiyoruz. Bu olayın parlamentonun güvencesi altında olsun bireylerin değil. Yani vicdanlı bir insanın bu barış sürecini istememesine inanmıyorum.
İkram Kali: Süreci Doğu ve Güneydoğu bölgesinin yüzde 90 desteklediği ileri sürülüyor.
Nurettin Sözen: Bana göre yüzde 99'u destekliyor. Barış kavramına, barışın Türkiye'ye çözüm getireceği sonuca inanmayanlar, kabul etmeyenlerin olduğuna inanmıyorum. Ben Bahçeli'nin bile barış istediği inancına inanıyorum. Şimdi her parti kendine göre bir yöntemle barışı istiyor. MHP kendine göre bir yöntemle istiyor. Tayyip Bey böyle istiyor, Amerika'da böyle istiyor, Said Nursi öğrencileri de böyle istiyor, Hangisi en kısa yoldan en çabuk toplumumuzun kendilerini idealize ettiği, noktaya götürdüğünü ben bilmiyorum. Ama bunların ben samimiyetine inanmıyorum, inançları doğrultusunda bir takım oluşturmak istiyorlar. Bunların bu şekilde farklı yöntemleri var, şimdi CHP bunun demokrasi içinde hukuka dayalı ve parlamentoya dayalı ve sürdürülebilir olmasını istiyor. Çünkü barış iki- üç senede olacak bir şey değildir. Bunun sürekliliği lazım, kökleşmesi lazım, Ermenistan'la İsviçre'de bütün dünya devletlerinin şahitliğinde antlaşma imzaladınız, üç sonra bütün antlaşmalar bitti, yine eski noktaya döndünüz. Amerika, İngiltere ve Avrupa birliği şahitliğinde, imzaladınız. Ne oldu anlaştınız ve parlamentodan geçirdiniz, uluslar arası olaylara rağmen hayata geçmedi.
İkram Kali: Sürecin sonunda sorun çözülür mü?
Nurettin Sözen: Bu barış harekâtı eğer bir ufka dâhil olmaz ise eğer parlamentoya dayalı olmaz ise sürdürebilir olmayabilir. İşte efendim teröristler Türkiye'yi terk etsin olay bunlarla bitmiyor ki, yani PKK kapansa Kürt sorunu bitiyor mu? Yani faaliyetleri bitirdiniz, Türkiye'de Kürt sorunu bitiyor mu? Yani burada Kürt halkının talepleri var, haklı veya haksız ama talepleri var. Oslo olayından sonra Tayyip Bey bir seçim daha kurtardı. Zaten üç dönem sonra siyaseti bırakıyor, bu oyalama ile bir seçim daha geçirebilir, dolayısıyla AKP planını hayata geçirecektir. Yine PKK baskısıyla BDP ile azınlık içerisinde başarıya ulaşamayacağına inanıyorum. 30 milletvekili ekleyerek anayasada istediği değişimleri yapacağına inanmıyorum. Başkanlık sisteminin geleceğine inanmıyorum, ama Kürt milletvekili desteği ile getirebilir, bunların hepsi hayal. Bunların hepsi Türk halkının yararına olan işler değil.
İkram KALİ: Bildiğiniz gibi Van Büyükşehir oldu. Van'ın büyükşehir olmasında vana ne getirir ve ne götürür?
Nurettin Sözen: Büyükşehir olayı çok önemli bir olaydır, büyükşehirlerin daha ileri aşamaları var. Ben parlamentoda İstanbul ve hizmet içi kabul edilen belediye sınırları ile mülki sınırların birleştirilmesi önerdim. Bunun ile konuşmalarımda olmuştur. Belde ve ilçe belediyelerimiz olanakları sınırlıdır, şimdi ben Erciş ile ilgili rakamlar aldım, binaların yüzde 10 mimar görmemiş, belediye meclisi var ama içinde mimar, mühendis ve harita yok. Büyükşehir'in yasa ile kazandığı, olanaklar var zorunlu örgütlenmeler var. Bütün sorunları çözen bölümler oluşturuluyor.
İkram Kali: Sizin deneyimleriniz var. Büyükşehir belediyesi Van'dan 100 km uzaklıkta bir mahalleye (köy) hizmet götürebilecek mi?
Nurettin Sözen: Şimdi büyükşehir farklı bir olaydır. Ben belediyelerin kaldırılmasından yana değilim, belediyenin arttırılmasından yanayım. Belediye halk ile devleti birleştiren bir kurumdur, mutlaka bina yapan, plan yapan, o belde belediyesinin olanakları olan en yakın ilçe belediyesine bağlamaktır. İlçe olanakları sınırlı olan ilçenin imar olanakları için söylüyorum, imar hareketlerini gerekirse vilayetler ile ortaklaşa yapmasını sağlamak gerekecek. Bu bir kanun düzenlemesiyle çok kolay yapılabilir. Yıllar önce İstanbul'un Kumburgaz beldesi de böyle, muhtar yapmış projeleri. Yani anlayacağınız muhtar çizmiş koca bir kentin projesini. Türkiye'deki belde belediyeleri problem budur. Uzak bölgedeki belde belediyeleri organize olmalıdır, halk organize olmalıdır, halkla ilişkilerini kurmalıdır.
İkram Kali: Van'ın Büyükşehir olmasını insanlarımız çok önemsiyor, şehrin sağlıksız yapılanmasının, kötü yönetim anlayışının değişebileceğini düşünüyor, bu mümkün mü?
Nurettin Sözen: Büyükşehir olsun ama o ilçenin imar hareketleri, Büyükşehir'e bağlansın. Yeni orada belediye olsun, hatta beldelerde daha yeni belediyeler açılsın. Halk gitsin orda taleplerini, şikâyetlerini söylesin, kültür hareketlerini, spor hareketlerini, bütün faaliyetleri göstersin. Sadece kentleşme için ve imar hareketleri için belli koşullar altında büyükşehir ile iş birliği yapsın. Ana problem yerleşim ve ulaşım sorunudur, yani ilçenin yapamayacağı ve yetersiz kalacağı zamanlarda yetkilerini Büyükşehir'le paylaşmasıyla giderilecektir. Son çıkan büyükşehir kanun yasası merkezi bir sistemdir, tam bir çağ dışı görüş sağlıyor.
İkram Kali: Vanlı seçmenler 2014'te yapılacak yerel seçimlerde ilk defa büyükşehir belediyesi için oy kullanacaklar. Bu sandığa nasıl yansır?
Nurettin Sözen: Maalesef bu yasayı getirenler, tamamen siyasi çıkarlar ve hesaplar için piyasaya getirmişlerdir. Halkın iradesi değişecektir, bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Zaman içinde belki düzelir ama değişecektir, çünkü en uzak kazadaki insanımızın siyasi ve ön yargıları peşin kabulleri vardır. Bu seçimde de bunu kullanacaktırlar. Büyükşehir seçimini Van'da ya Ak parti ya da BDP kazanacaktır bu kesindir. Büyükşehir yasası da sırf bu siyasi amaçla çıkarılmıştır. Halk yararına değildir, yanlıştır, eksiktir, ön yargılıdır.
İkram KALİ: 2011 depremleri sonrası Van'ı nasıl budunuz?
Nurettin Sözen: Van ciddi bir kentleşme sancısı çekiyor, büyük depremin yaralarını sarmışa benziyor. Fakat sadece barınmayı çözen bir politika yürüttüğü için ekonomik hayat ve göçün, yoksulluk fonuna hiç değinmediği için eski yoksulluk artarak devam ediyor. Depremin getirdiği acılar dışında canlarını kaybetmiş insanların acıları dışında hissettiğim şey o ki. Şuan gelir dağılımındaki düzensizliğin yoksulluk, yaşam, güçlü sıkıntılar artmış gözüküyor. Çünkü depremin yaralarını sarma projesi, hayata geçirilirken sadece yapılaşma ve barınma ele alınmış. Hâlbuki birde ekonomik hayat var ve bu ekonomik hayat bitmiş burada. Eğer bu ekonomik hayatı restore etmezseniz ve güçlendirmezseniz, nasıl olacak bu iş. Adam bahçesini kaybetmiş, keçisini kaybetmiş, sermayesini kaybetmiş ne yapacak o zaman? Ekonomik olarak bunlara destek verilmeliydi ve bir proje üzerinde karar kılınıp hayata geçirilmeliydi. Bir araştırın Van'da depremzedelere yapılan TOKİ'leri kaç tane Vanlı müteahhit yaptı, kaç tanesinde Vanlı mimar ve mühendis, teknik eleman çalıştı yani bu kadar basit. TOKİ konutlarında maalesef insanların mutluluğu düşünülmemiş. Sadece Van halkının aile ve sosyal yapısı ile uyuşmayan barınma alanı yapmıştır. TOKİ' konutlarında park mı, spor alanlar mı, spor tesisleri mi, kültür tesisleri mi, kreş mi ne öngörülmüş? Oralarda ağır deprem psikolojisi sonrası yaşamak zorunda olan insanların, çocukların, kadınların, yaşlıların, hastaların mutluluğunu insani ihtiyaçlarını neden düşünmemişin? Konut alanlarında sosyal aktiviteleri, toplu ulaşımını, ekonomisini düşünmemişsin, gelirini arttırıcı bir şey yapmamışsın. Bu konuda değerli Van halkının ciddi şikayetlerini dinledim. Hala suyu akmayan siteler olduğu söyleniyor.
İkram KALİ: Hocam sporla ilişkiniz nasıl?
Nurettin Sözen: Fenerbahçe kongre üyesiyim. Vanspor'u merak ediyorum. Bir dönem başarıları, centilmence mücadelesi ile büyük sempati topladı, lige renk kattı. Vanspor'un amatör lige düşmesi Van için ciddi bir kayıptır. Şehirlerin futbol takımları belediyelerce desteklenmelidir. Sporun bütün branşlarını desteklerim, beğenirim. Spor insanların, toplumun vazgeçilmez, önemli bir ihtiyacıdır. Nitekim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığım döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyespor Kulübünü ben kurdum. Bugün Türkiye'nin en güçlü, spor kulübüdür. Her branşta spor etkiliklerine yer veren, bütün gençlerimizin spor yapma olanağı bulduğu büyük bir kulüptür. Destekledim, ama hiçbir zaman kulübün yönetimine müdahale etmedim.