Türkiye, Diyarbakır'daki cenaze törenine kilitlenmişken hiç beklenmeyen bir ölüm, Mehmet Ali Brand'ın hakkın rahmetine kavuşması, Diyarbakır'ı gündemin altına düşürdü.
Kim ne derse desin artılarıyla, eksileriyle Mehmet Ali Birand, Türk Basınının önde gelen gazetecilerindendi ve yeni genç kuşak gazetecileri basın dünyamıza katan önemli bir değerdi. Hal böyle olunca kalem erbabı yazarların ve gazetecilerin gündemindeki ilk konu oldu.
Diyarbakır'daki cenazelere gelince...
Demek ki istenildiğinde toplumsal hayatımızın en hassas konularında sağduyu terazisini; lastik yakmadan, barikatlar kurmadan, biber gazı püskürtmeden, panzerleri yürütmeden Molotof atmadan, vitrin indirmeden kullanabiliyorduk. Fransa'da öldürülenlerin cenazelerinin kaldırılmasında; akıl, duygulara hükmetti, başladı denilen barış sürecine şimdilik halel gelmedi.
İnsanların iyi niyeti akan bir su gibidir.
Niyetler kavi ise tıpkı bir ırmağın gümüş renkli suları gibi arınarak akar. Ve akan sular önlerinde engeller olsa bile mutlaka yolunu bulur, günün birinde ulaşmak istediği denizle buluşur.
Yeryüzünün kültürel ve coğrafi dokusu bakımından en renklisine sahip olan yurdumuzun şiddete ödün vermeyen insanlarının onurlu kararlarıyla bir gün mutlaka savaş sözcüğü yerini barışa bırakacak, merhum Mehmet Ali Birand gibi barış özlemiyle yanıp kavrularak bu dünyadan ayrılanların da özlemleri gerçekleşecek.
Tıpkı taşarak, çağlayarak, ovaları kat edip, bentleri aşan duru dupduru sular gibi...