Akköprü deresinde hıdırellez

Toprak damlı evin küçük dar penceresinden dışarıyı seyreden kara, kuru, çilli kızına seslendi anası: 'Bari geçenleri göri misen?'

Toprak damlı evin küçük dar penceresinden dışarıyı seyreden kara, kuru, çilli kızına seslendi anası:

 

"Bari geçenleri göri misen?"

 

Önce duymazdan geldi kız. Ama anası bir kere laf sokuşturacak ya.

 

"Hoh de cama…Elinin tersiyle sil ki bir işe yarayasan."

 

Hafifçe döndü, anasına sert bir bakış fırlattı:

 

"Gız ana ne istisen menden? Avluyu süpürmüşem, bulaşıkları yığamışam, şiritteki çamaşırları toplamışam daha nedim." Dedi sıkıntılı bir sesle.

 

Anası bir kere kafaya takmış ya:

 

"Kalk bir toparlan. Yarın hıdırellez. Giyin Münevver abana get. Yüzünün tüyün aldır, saçını yaptır. Sufatına renk koydur."Dedi sesini yükselterek.

 

Pencerenin önünden kalkıp anasının yanına yürüdü, kaşlarını çatıp:

 

"Niye ki? Toy yok dernek yok, bayram yok seyran yok!" Diye azarlar gibi saydı.

 

Anası yüzüne kalkar korkusuyla bir adım geriledi sonra sert tavrını yumuşatıp:

 

"Gara gızım, guru gızım yarın derede şenlik var. Sepetimizi hazırlayıp ineriz bizde eller gibi."Dedi.

 

"Hımm desene canın gezmek ister ana. De get Allahın seversen. Men gelmiyem." Diye cevap verdi kız.

 

Şefkatle omzunu okşadı kızının.

 

" Yarın hıdırellez… Sevaptır. Gider dilek tutarız. İnsan içine çıkarız gızım. İnat etme."Diye diretti.

 

Umursamadı kızı. Dönüp tekrar küçük pencerenin önündeki sedire oturdu, camdan dışarıyı seyire koyuldu.

 

Ana yüreği. Nasılda üzülüyordu. Böyle giderse tohuma karışacak diye için içini yiyiyordu.

 

Keyfi kaçmıştı. Dışarı çıktı, şipanadaki şal şepiklerini ayağına geçirip kadim komşusu Münevver'in evine yürüdü.

 

Hal hatır sordu Münevver:

 

"Pek canın sıkkın… Mırığını salladığına göre gızla atışmışsın komşum."

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme