Akrep krallar

                                
Karşısında büyük bir saygı ve hayranlıkla bağdaş kurup oturan delikanlı ve genç kıza uzun uzadıya baktı.
"Hazırsanız anlatayım."Dedi
Heyecanla ve aynı anda yanıt verdi gençler:
"Anlat Tarih Dede!"
Başladı anlatmaya:
"Tarihte iki şey unutulmaz. Acılar ve zaferler! Hitit krallıklarından, Urartu medeniyetine, Babil'in asma bahçelerinden, Roma imparatorluğunun kanlı arenalarına kadar her şeyi not eden tarih, unutuldu sanılanı gün gelir gün ışığına çıkarır. Tarihte mutlukluları zaferler, utancı da zulümler yansıtır."
Heyecanlanmışlardı dinleyenler en az anlatan kadar. Devam etti Tarih dede:
"Krallar ve imparatorlar korumuşlarsa halklarını ve onlara karşı adil olmuşlarsa eğer; gönüllerde taçlanırlar... Zulmetmiş, ayrım-gayrım koymuşlarsa hayatlarına barbarlıklarıyla anılır, yönettikleri tarafından lanetlenirler..."
"...Uluslar vardır ki boyun eğmezler. Uluslar vardır ki ölmeyi tutsak kalmaya yeğlerler. Uluslar vardır ki bağımlıdırlar. Hareketlerinde asla özgür değillerdir. Bağımlı oldukları gücün birer güçsüz piyonları gibidirler..."
"...Uluslar vardır ki gücün emrinde başka ulusların tutsaklığı için oyun içinde oyun kurarlar..."
"...Açtığınızda tarihin solgun yapraklarını; güçlerle ve güçlerin emrindekilerle karşı karşıya gelirsiniz. Sizde kul olmuşsanız güce; ne onurunuz kavidir, ne de şan şerefiniz. Silik birkaç cümleden ibarettir hakkınızda anlatılanlar. Hükmederken korkulurluğunuz, kaleleriniz düştüğünde bir sabun köpüğünden farksızdır bütün gücünüz..."
"...Gündem değiştirmek zalimin ayak oyunlarından biridir. Şarlatanları yanlış yönlendirdiğinde, bozulduğunda yalanlarının zinciri, biat edenlerinin akıllarını karıştırmak için girişir düzenbaz sözcüklere lider diye belledikleriniz..."
Genç kız ve delikanlı pür dikkat dinlemeye devam ediyorlardı:
"...Karanlıkçıların sık sık değişir yöntemleri. En vurucu silahları özel yaşamıdır bireyin.
Kayıt ederler zaaflarını ve günü geldiğinde, hasım kesildiklerinde sürerler o belgeleri bir kurşun gibi şantajın denen silahın namlusuna..."
"...Akrep gibidirler. Güç emrettikçe yanı başındakilere batırırlar iğnelerini. Ama gün gelir gücün işi bittiğinde yalnızdırlar. İşte o zaman akrebin kuşatıldığını anladığında yaptığını yaparlar. Kendilerine batırırlar zehirli iğnelerini..."
"...Alkışlarla büyür kibirleri ve dalkavukların tatlı sözlerinde mest olurlar ki saltanatları benzer Sultan Süleyman'a kalmayan dünyadan gelip geçmiş bütün zalimlerin acı sonuna."
Genç kız ve delikanlı sanki son sözü söylemiş gibi doğrulup kalkan Tarih Dedeye hürmeten toparlanıp kalktılar.
Tarih Dede geçip gitmeden tek bir sözcük edemedi genç kız ve delikanlı. Son bir kez baktı gençlerin gözlerinin içine ve sanki bir rüzgâr fısıltısını andıran sesiyle:
"Yükselmezse sesi gerçeğin, yalanın daha bir derinleşir kuyusu. Bugününe sahip çıkmayanı bilesiniz ki korkak yazar yarının tarihi!"
Birden kayıp gitti Tarih Dede... Tıpkı parıltılı,  göz kamaştıran bir ışık huzmesi gibi... Etraf karanlık olsa da, ışıklar içinde parlıyordu genç kızın ve delikanlının gözleri.

Bakmadan Geçme