Alır giderim başımı...

             
Temmuz geldi ya… Hasan Hüseyin Korkmazgil'in o dizeleri hükmeder duygularıma:
"Bir oğlum olacak adı Temmuz!
Beter mi beter…
Ben Beynimi satarak yaşıyorum,
O benden proleter!"
Sonra basacak yüreğimi biliyorum keskin bir bıçak ağzı gibi hüzün.
Ve yankılanacak kulaklarımda sözlerini Orhan Veli Kanık'ın yazdığı, Zülfü Livaneli'nin bestelediği o güzel şarkı:
"Gün olur alır başımı giderim
Denizden yeni çıkmış
Ağların kokusunda
Şu ada senin bu ada benim
Yelkovan kuşlarının peşi sıra
Gün olur başıma kadar güneş
Gün olur başıma kadar mavi"
Yani dostlar:
"Giderim Van'a doğru
Yolum İran'a doğru.
Kes başım kanım aksın
Kıymet bilene doğru."
İzin vaktim geldi… Göbek bağımın düştüğü topraklarla buluşacağım.
Çimdiğim kerhiz suyu kalmamıştır ya, Erek Dağının doruklarındaki kaynağına çıkacağım. Ve en çok yaşlı anamın dizine koyacağım arı kovanına dönüşmüş başımı. Kim bilir unutamadığım manilerden birini mırıldanacak:
"İlk göz ağrım, balam…" Diye.
Sokaklarını dolaşacağım küçük kentimin… Henüz yeni doğmuşken güneş, merhabalaşacağım otlu peynirli kahvaltı sofralarının birinde suretimi unutmuş hemşerilerimle.
Taş kaydıracağım Van Gölünün karıncanın su içtiği turkuaz sularında. Uzatıp dağıtmaya çalışacağım parmak uçlarımla Süphan Dağının doruklarındaki bembeyaz bulutları.
Birkaç günlüğüne kadar olsa da Allahaısmarladık!

Bakmadan Geçme