Alkışlanma isteminin doyumsuzluğu ve yakışıksızlığın...
Salı günlerini 'seviyorum-sevmiyorum' çiçek falı ile karşılamak geliyor içimden. Nedeni de, kimi siyasal partilerin TBMM çatısı altında yaptıkları 'parti grup toplantıları...'
İnsanız nihayetinde... Bu ülkede yaşıyoruz.
İstiyoruz ki, ülke yönetimine talipli siyasetçilerin neler düşündüklerini, Grup toplantısında neler söylediklerini öğrenelim.
Ama...
Ucuz düşünce... Ucuz ve şimdiye değin görülmedik uygulamalar...
"Siyaset amigoları" parti grup toplantı salonu işgal etmişler sanki...
Görülmedik bir manzara...
TBMM'nin Kutsal çatısı altında stadyumlardaki gibi gümbür-gümbür siyasal slogan atmalar:
"- Seninle gurur duyuyoruz!"
"- Sen çok yaşa, çık başa!"
"- Sen bizim babamızsın!"
"- Sen bizim herşeyimizin!"
Daha pek çok örnekler/ucuzluklar...
Anlaşılan, kimi siyasetçiler alkışlanma konusunda doyumsuzlar. Partililerin miting alanlarındaki alkışlarını her an, her zaman duymayı arzuluyorlar her halde...
Alkışlanmayı çok seviyorlar.
Psikolojik bir durum mu acaba?
XXX
Daha önce de yazmıştım, ama kimin umuruna? Çünkü, bizim gibilerin sağlıklı önerileri çılgın amigo alkışları arasında duyulmuyor/fark edilmiyor.
Kaynayıp gidiyor.
Konuyu, o zamanın TBMM'in Başkanı, kıdemli parlamenter Sayın Cemil Çiçek'in dikkatlerine sunmuştum. Bu uygunsuzluğun/yakışıksızlığın önlenmesini dilemiştim.
Basit bir uygulama olacaktı ama, kim bilir ne engellerle karşılaşıldı. Bunu da bilse-bilse bir Allah bilir, bir de sayın Çiçek..
Ama lütfen rica ediyorum, ilgili birisi yanıtlasın: Türk Parlamento Tarihi'nde geçmişte TBMM çatısı altında böylesi anlamsız, kendini alkışlatma gereksinimi duyan siyasetçiler var mıydı?
Ya da - belki vardı da- Meclis'te böylesi ucuzluğu yapacak "bindirilmiş amigo takımı" mı bulunamıyordu?
Ya da siyasetçinin böyle bir mekanda kendini alkışlatmasının/slogan attırmasının doyumsuzluğu ne anlama geliyor?
XXX
Bu arada, parti grup toplantılarının -özellikle iktidar partisinin- benim açımdan yararlı olduğunu anımsatmak isterim. Çünkü, bu toplantılarda önümüzdeki dönemde çıkacak yasaları, kimi uygulamaları -az/çok- öğreniyorum.
İktidar sözcüsünün, renkleri "toz pembe" olan bir mutluluk tablosunun tarifini yapması kimin ufkunu açmaz ki?
Ya da kim istemez ki?
Ama, ardından muhalefet partileri sözcülerinin itirazları gelince beynimde "gel-git fırtınaları" oluşuyor.
Gel de "ayıkla pirincin taşını..." şimdi...
O zaman salı günleri için aklıma/usuma "Çiçek falı" geliyor.
XXX
Ülkemiz demokrasi yaşamında iktidar-muhalefet çekişmesinin geçmişinde miting alanlarında yaşanan ilginçlikler, karşılıklı jestleşmeler mazi oldu artık..
Şimdi, miting alanlarının siyasal çekişmeleri partilerin TBMM'de "Grup Toplantıları"na taşındı. Kötü örnekler yaşanıyor/dillendiriliyor ne yazı ki...
Üzülüyorum...