Allah görür
Toplumsal hayatın kuralları içinde insanın kendi yarattığı kurallarda vardır. Bu kurallardan en önemlisi vicdana dayalı olan ve günah olgusu çerçevesi içine giren doğaçlama eğitim biçimidir.
Çocukluğumuzda bize yanlışın kötülükle sonuçlanacağını kestirmeden anlatan büyüklerimiz şöyle seslenirdi:
"Aman ha evladım, Allah görür."
İçsel sıkıntıların dışa vurumu olan tepkiyi bazen kimseler görmez diye başkalarına zarar vermek için uygulamanın önünü kesmeye amaçlı bu yöntem çokça zaman işe yaramıştır.
Sokakta park etmiş araçları eline aldığı keskin bir cisimle çizmeye meyilli bir çocuk. Balkondan kaşla göz arası sofrasını silkelemeye yönelen bir insan. Girdiği marketten aldıklarının bir ikisini çantasına boca etmeye çalışan yurttaş. Arkadaşları hakkında olumsuz söylenceler sıralayan bir dedikoducu. Partisinden gizli işler çeviren bir siyasetçi. Kadim dostluklarını elinin tersiyle itip var olan bir suçun gizlenmesi için işbirliği yapan içten pazarlıklı bir yürek, eğer içinde Allah görür ön eğitimi varsa eyleminden vazgeçer.
Okullarımızda Hayat Bilgisi derslerinin ilk beş dakikasında vicdan ve ahlak değer yargısını öğrencilerine öğreten bir öğretmen, başlangıcında Allah görür eğitimi almış evlatlarımızı hayata hataları azalmış insanlar olarak yetiştirir.
Ne yazık ki günümüzde İmam Hatip okulları tornasından geçmiş olan insanlarımız en çok hata yapan insanlar sıralamasında ön sırada yerlerini almaktadır. Tepeden, tabana doğru yayılacak bu zafiyet yeni kuşaklarımız için kuşkusuz kötü örnekler olarak yansımaktadır.
Bir zamanlar maaşlarının yetersizliği yüzünden zor yaşam koşullarına direnmeye çalışanların durumunu düzeltecek iyileştirmeler yapmak yerine:
"Benim memurum işini bilir." Kıvırtmasına yatarak toplumsal ahlakımızda onulmaz yaralanmalara yol açmış:
"Köşe dönücülük." Denen olguyu sosyal hayatın içine taşımıştı.
Günümüzde 17-25 Aralık vakası da bu gidişatın tuzu biberi olmuş:
"Çalışıyorlar o zaman çalabilirler." Deyimini meşrulaştırmıştı.
Elbette ki:
"Balık baştan kokar." Dedirten bu fenalıklar çocuklarımıza vermeye çalıştığımız:
"Allah görür." Ön eğitimini de sarsar ve dinsel değerlerin ahlaksal temelinde de artçı şokları bitmeyecek zelzelelere neden olur.
Birkaç gündür dünyayı sarsan mülteci sorununun Akdeniz kıyılarına çarpan denizde boğulmuş Suriyeli çocuklar fotoğrafları, günümüz medeniyetinin suratına tükürürcesine yansırken, yine akıllara Allah görür sözünü getiriyor. Dünyanın görmek istemediği mülteci sorunları ve son günlerde Güney Doğu kentlerimizdeki kurşunlanan çocuk cesetlerinin yürek kavuran görüntüleri ne yazık ki insanlığın bugünkü çağına utanç ve ayıp olarak geçiyor. İnsan ister istemez yumruğunu sıkıp gökyüzüne kaldırarak:
"Allah'ım insanlık görmüyor bari sen gör!"İsyanına bürünüyor.
Medeniyet dedik de… Ne yazık ki bugün ki medeniyet deniz kıyısına cesedi vurmuş üç yaşındaki bir çocuğun sahipsiz ve yalnız fotoğrafı olarak 2015 yılının alnının ortasına yazılmıştır.
Sebebi de sebep olanları da gör ey görünmez yaratan!