Amerika'yla ilgili tüm bağlarımızı koparmalıyız

1952 yılı itibarı ile tabiri cayizse tam anlamı ile Amerika'nın kucağına oturtulmuşduk. Bu alçak emperyalist ülkenin, Ortadoğu Coğrafyasında, karakolu olarak görev yaptık. Haçlı Şeytanların vurucu gücü olan NATO'ya üye olduk. Yine Haçlı Şeytanların Avrupa Birliği üyesi olmak için 50 yıldan beri beklemekteyiz. Avrupa Parlamentosu ülkemizi dilediği biçimde dizayn etmeye çalıştı. Sadece kullanıldık. Onlar bizden istedikleri ölçüde yararlandılar. Bize hiç bir faydaları dokunmadı. Ne emrettilerse onu yaptı işbirlikçi yöneticilerimiz…

Onlara itaatsizlik etme gibi bir lüksümüz olmadı. Bazı liderlerimizin cılız başkaldırıları anında bastırıldı. Batıyı medeni olarak değerlendiren ve onlar gibi olmamızı isteyen bir çok batı yanlısı alçaklar ülkemizi yönetti. Kültürel anlamda, ahlaki anlamda bizleri yozlaştırmaya çalışan batılılar, geçmişimizi öğrenmek isteme arzumuzu da engellediler. Soysuz sopsuz bir toplum olmamız için çok önemli gayretler sarf ettiler.

Son on yıldır tam bağımsız Türkiye mücadelesi veren ülke yöneticilerimizle Haçlı Şeytanlar arasında bir savaş başladı. Cumhurbaşkanımız "Kefenimizi giydik. Bu davayı canımız pahasına başarıya ulaştıracağız” diyerek kesin kararlılığını ortaya koymuştur. Doğru bildiği yolda yürürken önüne çıkan her engeli aşarak yoluna devam etmiştir. “Ben bağımsız bir ülkenin lideriyim. Ülkemin genel çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yaparım. Kimseden emir ve talimat almam” sözleri üzerine, Haçlı Şeytanlar birlik ve beraberliklerini pekiştirerek ülkemize karşı saldırıya geçmeye başladılar. Öncelikle FETO terör örgütünün desteği ile Doğu ve Güneydoğu’da PKK’yı silah, cephane ve eleman anlamında alabildiğince örgütlediler. 6 - 7 Ekim olayları KALKIŞMANIN PROVASIYDI. 50’den fazla insanın ölümüne neden oldular. Ülkemizi katrilyonlarca maddi zarara uğrattılar. Bu prova onlara çok güçlü bir moral kazandırdı. Bu iş bitti diye alabildiğince mutluluk yaşadılar.

Amerika’nın talimatı ile PKK eyleme başladı. Doğu ve Güneydoğuyu kesinlikle bölebileceklerine inanmaktaydılar. Projeleri fiyasko ile sonuçlandı. Tüm Haçlı şeytanlar mağlubiyete uğradılar. Ülkemiz görünümde PKK ile savaş halindeydi. Özünde ise PKK tüm Haçlı Şeytanların ön plandaki maşasıydı. Bu maşaya gereken yapıldı tabii ki… Ve, bu maşayı tutan Amerika, Rusya ve diğer Avrupalı Haçlı Şeydanlar da nasiplerini aldılar. Ancak yenilgiler onların “başka projelerini hayata geçirmelerin” adeta bir vesilesi oldu…

1960 askeri ihtilalden sonra Devletimizin içinde örgütlenmeye başlayan FETO terör örgütü 1980 ihtilalinden sonra Devletin tüm kurumlarında örgütlenerek kılcal damarlarımıza kadar sirayet ettiler. Erdoğan hükümeti döneminde de bir çok mevzileri kazanarak adeta paralel yapının eğemenliğini ilan etme noktasına geldiler.  

Cumhurbaşkanımız çok önemli ve çok güçlü bir liderdir. Bir Dünya Lideridir. Yüzyılın en önemli Lideridir. Bir liderde aranan her türlü özelliğe sahiptir. Zaman bekledi. Zemin oluşturdu. Gücüne güç katarak, Devletin önemli kurumlarında eğemen olmaya çalıştı. Bu şartlar oluşunca Haçlı Şeytanların uşağı olan alçak FETO örgütüne savaş açtı. "İnlerinize girilecektir” diyerek tavizsiz mücadele etmeye başladı. Amerika, Türk ordusu içinde örgütlenen bu alçak hainlerin darbe yapabilecekleri inancı ile 15 temmuz darbe girişimini başlattı. Bu planları da tutmadı. Burada hayal kırıklığına uğradılar. Bu eylemi de dostumuz, müttefikimiz olan ABD tarafından yapıldığını biz de biliyoruz. Allah da biliyor. Bakanlarımız da biliyorlar. Başbakanımız da biliyor. Cumhurbaşkanımız da biliyor. Bu namussuz, kalleş, alçak, şerefsizlere karşı neden bir eyleme geçilmiyor? Neyi bekliyoruz? Neden Büyükelçimizi çekmiyoruz? Neden Büyükelçilerini kovmuyoruz? Neden İncirlik Üssündeki bu alçakları kovmuyoruz? Neden NATO’dan ayrılmıyoruz? Neden Avrupa Birliği ile olan ilşkilerimizi askıya almıyoruz? Bunlardan bir hayır mı bekliyoruz? Bunlardan korkuyor muyuz?

İran on yıllarca bu alçak emperyalistlere karşı durdu. Onların isteklerine boyun eğmediler. Biz İran kadar olamıyor muyuz? Bizim bu Haçlı Şeytanların hiç birine ihtiyacımız da yok minnetimizde yok. Biz kendi kendimize yetebilecek güçlü bir ülkeyiz. Her türlü yer altı ve yer üstü kaynaklarımız vardır. İyi yönetebilir isek kimseye muhtaç olmayız.

Dünya Lideri sayın Cumhurbaşkanımızdan yapmasını istediğim eylemleri sıralamış durumdayım. Her kese haddini bildiren sayın Cumhurbaşkanımızdan Amerika alçaklarına hadlerinin bildirmesini bekliyorum.

Saygılarımla.

Bakmadan Geçme