12 Eylül'e giderken
Gizli eller çalışıyordu.
Hem maskeli, hem gölgedeydiler.
Memleketin hassas meme uçları keşfedilmiş, ele geçirilmişti. O uçlar ikiden fazlaydı ama esas olarak iki tanesiyle ve onların türevleriyle oynanıyordu.
Onlarla oynandıkça memleket sağa sola kıvranıyor, çatışmalar meydana geliyor, insanlar yitiriliyor, korku şehirlerin sokaklarını akşamla birlikte ele geçiriyordu. Pek çok insan gün ağarmadan evlerine çekiliyordu.
Pek çok yerde ve pek çok vakit kullanılan bir geçer akçe vardı oynayanların elinde. Gençlik.
Gençlik iyi niyetliydi, temizdi, saftı. Gençlik duyarlıydı, hareketliydi, kıvraktı.
Onları meydanlara, sokaklara sürmek gerekiyordu. Onların bulundukları yerlerde mesela üniversitelerden başlayarak liselerde ve daha aşağı seviyelerde kıvılcımlar oluşturup yangınlar çıkartmak gerekiyordu.
İyi niyetli, temiz, saf, duyarlı, hareketli ve kıvrak gençliği harekete geçirecek yemleri bulmak kolay olmayacaktı. Kuvvetli yemlerle iri yarı olanlar yemlenince onlar zayıfları kolaylıkla peşlerine takabileceklerdi. Belli bir çoğunluğu sağladıktan, belli bir gücü ele geçirdikten sonra geride kalan direnenleri de hafiften zor kullanarak toplamak kolay olmayacaktı.
Bu ülkede vatanına, milletine, bayrağına ve dinine bağlı, duyarlı bir kesim her zaman vardı.
Onların karşısına çıkartılacak birilerinin bulunmasıyla oyun sahneye konabilecekti.
O da çok zor değildi.
Buldular, ulaştılar, değişik adlar altında gençleri bir araya topladılar, örgütlediler ve fişeklediler.
Onlar fişeklendikten sonra karşıdakilerin harekete geçmesi zor olmayacaktı, bunu biliyorlardı.
Tam da öyle oldu. Önce üniversiteler karıştı.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ