17 Ağustos depreminin yıldönümü
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası Van Şubesi, 17 Ağustos 1999 tarihinde Marmarada meydana gelen depremin 17inci yıldönümü nedeniyle bir açıklama yayınladı.
17 Ağustos 1999 yılında merkez üssü Gölcük olan 7.4 şiddetindeki depremin binlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına, milyarlarca liralık mal kaybına neden olduğunu hatırlatan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Van Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Kamuran Turgut, Gölcük depreminin en doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine kadar Türkiye'de yaşayan her aileyi bir ölçüde etkilediğini anımsattı. Gölcük depreminde yapı üretim sürecindeki eksiklikler, mevcut yapıların durumu ve Türkiye'de kentleşme ile ilgili politikaları, afete hazırlık konusu ve ilgili mevzuatlar olmak üzere geniş bir yelpazede ortaya çıkan yetersizlikler ve hataların gözler önüne serildiğini ifade eden Turgut, “Ne yazık ki 1999 depremlerinin ortaya çıkardığı ağır bedellerden yeterli ölçüde ders çıkarılmaması, 2011 yılında yaşamış olduğumuz Van depreminin acı yüzüyle bir kez daha anlaşıldı” dedi.
İnşaat Mühendisleri Odası olarak genelde deprem zararlarını azaltmak, özel olarak da İstanbul depreminin ortaya çıkaracağı kayıplara ilişkin birçok çalışma yaptıklarını ifade eden Turgut, “Konunun tüm ilgili tarafları, Van depremi nedeniyle ülkemizin deprem gerçeğini bir kez daha hatırladılar. Ülkemizin en yıkıcı fay hattı olan Kuzey Anadolu Fay Hattı başta olmak üzere farklı bölgelerimizin deprem tehlikesi altında olduğu Van depremi ile bir kez daha gözler önüne serildi. Türkiye topraklarının yüzde 66'sı birinci ve ikinci derecede deprem bölgesinde yer almaktadır. Ülke nüfusunun yüzde 70'i ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75'i deprem tehlikesi altındadır. Türkiye çok sık deprem yaşayan ve bu depremlerde can ve mal kayıpları olan bir deprem ülkesidir” ifadelerini kullandı.
Depremin bir doğa olayı olduğunu, ancak bir doğa olayının afete dönüşmesi, insan kaynaklı eksiklikler ve hatalar zincirinin bir sonucu olarak ortaya çıkmakta olduğuna vurgu yapan Turgut, şu ifadelere yer verdi:
“Ülkemizde 6 ve üzeri büyüklükteki her deprem önemli ölçüde can ve mal kayıplarına neden oluyor. Sorun bir doğa olayı olan depremin kendisinde değil, depreme dayanıklı yapı üretilmemiş olmasında yatmaktadır. Gerekli önlemleri almamaktan ya da denetimsizlikten kaynaklanan olumsuzlukları kader olarak değerlendirmemek gerekir. Bunun yerine mühendislik bilimine uygun hareket edilmeli, deprem büyüklükleri dikkate alınarak yapı üretim yerleri ve yapı üretim süreci bilime ve bilgiye dayalı olarak yönetilmelidir. Mühendislik bilimi, yöneticilerin ve siyasi sorumluların doğa olaylarını doğru bir biçimde ele almalarıyla deprem bir afet olmaktan, masum insanların can ve mal güvenliği tehlike altında olmaktan çıkarılır. Doğa olaylarının doğal afet halini almasına neden olan ihmaller, hatalar ve eksiklikler zincirinin kırılması, akla ve bilime dayalı bir yol izlenmesiyle mümkün olabilir. Deprem sonrası ortaya çıkan zararları azaltmak için sadece yara sarma anlayışı ile hareket etmek, sorunun ana kaynağını ortadan kaldırmıyor. Sorunu sorun olmaktan çıkaracak olan deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır. Deprem öncesi alınacak önlemler deprem riskinin azaltılacağını ortaya koyuyor.”
Türkiye'nin deprem gerçeğinin bilinmesine yönelik birçok çalışma yaptıklarını dile getiren Turgut, İnşaat Mühendisleri Odası olarak deprem gerçeği ile ilgili hazırladıkları raporu TBMM Deprem İnceleme ve Araştırma Komisyonu'na kapsamlı bir sunumla anlattıklarını söyledi. 17 Ağustos 1999 yılında var olan yapıların bugünde varlıklarını sürdürdüklerini belirten Turgut, bu yapıların güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. 17 Ağustos depreminin üzerinden 17 yıl geçmiş olmasına rağmen İstanbul başta olmak üzere kentlerin depreme hazır olmadığına dikkat çeken Turgut, “Odamız, bugüne kadar mühendislik eğitiminden yapı üretim sürecine kadar geniş bir yelpazede görüş ve önerilerini defalarca kamuoyuyla, ilgili idari ve siyasi birimlerle paylaşmıştır. Odamız tarafından bu konuya ilişkin çeşitli raporlar hazırlanmış, ilgili bakanlıkların düzenlediği bilimsel içerikli etkinliklere katılarak değerlendirmelerde bulunulmuş, deprem ve ilgili konularda çok sayıda bilimsel-mesleki etkinlikler, meslek içi eğitimler düzenlenmiş, depremin unutulmaması ve depreme yönelik duyarlılığın artırılması amacıyla kitlesel eylemler, yürüyüşler organize edilmiştir. İnşaat Mühendisleri Odası, yapı üretim süreci tüm eksiklerinden arındırılıncaya kadar, yapı stoku iyileştirilinceye, güvenli ve sağlıklı yapı üretilinceye ve mühendislik hizmeti almadan üretilmiş tek bir yapı kalmayıncaya kadar çalışmalarını sürdürecektir. İnşaat Mühendisleri Odası depremi unutmama, unutturmama ısrarını sürdürmektedir. Güvenli ve sağlıklı yapı üretimi sağlanana kadar da depremi unutmamaya ve unutturmamaya çaba gösterecektir” şeklinde konuştu.