AB, Üyelik süreci saçmalığını bitirmeli'

İngiltere'de yayınlanan Times gazetesinin başyazısında ele alınan Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik süreci 'saçmalık' olarak niteleniyor ve AB'nin bir an önce Türkiye'yle tam üyelik müzakerelerine son vermesi gerektiği ifade ediliyor.

BBC Türkçe'nin aktardığı habere göre, Türkiye'nin uzun süredir devam eden AB'ye üye olma süreci, 2010 yılında (İngiltere Başbakanı) David Cameron tarafından büyük bir hevesle destekleniyordu. Cameron o dönemlerde Recep Tayyip Erdoğan'a 'En güçlü destekçiniz olacağım' demişti. Artık bu giderek daha tehlikeli hale gelen pozisyonu değiştirmenin zamanı geldi. 6 yıl önce o dönemler Başbakan, şimdiyse Cumhurbaşkanı olan Erdoğan iyi bir seçenek gibi gözüküyordu. Geleneksel olarak istikrarsızlığa yol açan orduyu dizginlemişti. Kürtlerle konuşmaya hazırdı. Sunduğu ılımlı gözüken siyasi İslam, Orta Doğu'daki reform yanlıları tarafından çekici bulunuyordu.

Otoriterleşen rejim kaygıları

'Ancak o yıllardan bugüne Erdoğan, Batı'nın güvenini sistematik biçimde eritti. Gücü kendi etrafında topladı; Meclis'i ve yargı sistemini sekteye uğrattı; Giderek büyüyen kibiri karşısında ülkeyi diz çökmeye zorladı.
Gazetelere el konuldu, Erdoğan'a hakaret edenler gözaltına alındı. AB ilerleme raporları tekrar tekrar Türkiye'de giderek otoriterleşen bir rejim olduğunu söyledi.

Her şeye rağmen resmi olarak 1999'da başlayan Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci devam etti. Referandum tartışmaları zehirlendi. AB'nin bu saçmalığının bir amacı vardı: Her ne kadar çok uzakta olsa da Türkiye'deki reform yanlılarına bir hedef sunuyordu.

Ancak Erdoğan artık reformculara alayla bakıyor ve AB'nin Türkiye'ye, kendisinin AB'ye ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla muhtaç olduğunu söyleyerek böbürleniyor. Bu racon kesme tavırları İngiltere'deki AB referandumu tartışmalarını da zehirlemiş durumda.

AB'den ayrılmadan yana olanlar Türkiye'nin üye olmasıyla birlikte milyonlarca Türkün İngiltere'ye akın edebileceğini söylüyor. AB yanlıları ise Türkiye'nin üyeliğinin ancak çok uzak bir gelecekte gündeme gelebileceğini söylüyor ve o gün dahi İngiltere'nin bu üyelik başvurusunu veto etme hakkının olacağını ifade ediyor.

Türkiye'nin AB üyelik süreci bitirilmeli

'Bu meselenin acilen açıklığa kavuşturulması gerek. Gerçek şu ki, 75 milyonluk nüfusuyla (2050'de bu nüfusun 91 milyona çıkacağı öngörülüyor) Türkiye AB'nin sindirebilmesi için çok büyük. Erdoğan üst üste hızlı büyüme yıllarını yakaladı. Ancak Türkiye'de kişi başına düşen milli gelir, hâlâ AB ortalamasının yarısından da az ve ülkedeki gelir eşitsizliği devasa boyutlarda.

AB üyeliği Batı'ya doğru kitlesel bir göç akını anlamına gelir.Türkiye'nin yüzde 97'sinin Asya'da olması da üyelik konusunu zora sokuyor. Göçmen krizi de gösterdi ki AB'nin Suriye, Irak veya İran gibi ülkelerle komşu hale gelmesi çılgınlık olur.

İngiltere'nin yaptığı ikiyüzlülük

İngiltere'nin bir yandan Türkiye'nin AB üyelik sürecinin en hararetli savunucularından biri olup, üyelik noktasına gelindiğinde gizlice veto etmeyi planlamasıysa ikiyüzlülük. İngiltere hükümeti uygulanan bu muğlak diplomasinin Erdoğan üzerinde orta yolu teşvik edici bir etki yaratacağını düşünüyor olabilir. Ancak son yıllardan çıkarılan dersler, AB'nin Erdoğan üzerindeki etkisinin ya yok denecek kadar az olduğunu ya da hiç olmadığını gösteriyor. Gelişmeler kendisine sadece bizi tehdit edip istediğini alabileceğini gösterdi.

Erdoğan'ın bir komedyenin okuduğu rencide edici bir şiir yüzünden Angela Merkel'e yaptığı zorbalık gelecekte olabileceklerin sadece bir habercisi. Türkiye'nin üyeliğe uygun olmayan bir ülke olarak ilan edilmesi gerek.
Ancak bu adım, Ankara'yla NATO çatısı altında önemli bir müttefik olarak işbirliğine gidilmesinin önüne de geçmemeli.

Türkiye'yle göç sorunu konusundaki işbirliğinden de sapılmamalı. Türkiye 2,7 milyon Suriyeliye kapılarını açtı ve çabaları onurlandırılmalı. Varılan göçmen anlaşmasının ardından teknelerle Yunanistan'a gelen göçmen sayısı da kayda değer biçimde azaldı.

Bakmadan Geçme