'ABD yüzyılı' geride kaldı!
2 Nisan 2020 tarihli Der Spiegel gazetesi ibret verici bir olayın haberini yaptı. Fransa'nın Çin'e sipariş ettiği birkaç milyonluk maskenin bir kısmını ABD, dört misli fiyat ödeyerek almış. Fransa, bunun üzerine ABD'den şikâyetçi olmuş.
2 Nisan 2020 tarihli Der Spiegel gazetesi ibret verici bir olayın haberini yaptı. Fransa'nın Çin'e sipariş ettiği birkaç milyonluk maskenin bir kısmını ABD, dört misli fiyat ödeyerek almış. Fransa, bunun üzerine ABD'den şikâyetçi olmuş.
Benzer olaylar önceki haftalarda Avrupa'nın diğer bazı ülkeleri arasında da yaşandı. Ama ABD'nin, Fransa'nın verdiği siparişlere fahiş fiyat ödeyerek el koymasının daha değişik bir anlamı vardır.
Donald Trump'ın, merkezi İsviçre'de olan Dünya Sağlık Örgütü'nü (DSÖ), "Çin yanlısı" olarak suçlaması ve ardından bu örgüte yıllık olarak yaptığı katkıyı bundan böyle yapmayacağını açıklaması da benzer bir olaydır. DSÖ, görevi gereği salgın başladıktan sonra bütün ülkelerin hastalığa karşı mücadelelerini yakından izledi. Doğal olarak Çin'in, verdiği olağanüstü başarılı ve sonuç alan mücadelesini gördü ve bunu belirtti. Yani aslında görevini yaptı. ABD'nin bundan rahatsız olması ise, bu emperyalist devletin yönetiminde bulunan kliğin sadece, bütün dünyaya ne kadar düşman olduğunu ve artık döneminin bittiğini gösterdi.
"ABD yüzyılı"
ABD'yi böylesine panikleten, dünya liderliği hayalinin yerle bir olmasıdır. 20. Yüzyıl "Amerikan yüzyılıydı." 19. Yüzyıl "İngiltere yüzyılı"… Onun öncesinde ise "Fransa yüzyılı" yaşanmıştı. Kapitalist uygarlıkta önderlik, bu şekilde ortalama yüzyıllık periyotlarla el değiştirerek bugünlere geldi.1800'li yılların sonunda ABD, ekonomik olarak bir önceki yüzyılın en büyük gücü İngiltere'yi geride bırakmıştı. Birinci Dünya Savaşının ardından ise askeri olarak da öne geçti. Ekonomisi 1950'li yıllarda tek başına dünya ekonomisinin yüzde 55-60'ı kadardı. 1990 yılında Sovyetler çöktükten sonra, F. Fukuyama gibi neoliberal teorisyenler, "Tarihin sonu"nun geldiğini iddia ediyorlardı. Artık tek kutuplu bir dünya vardı ve başında da "yenilmez", "yıkılmaz" ABD duruyordu! İnsanlık gidebileceği yolun sonuna gelmişti!
Gerçi aradan 10 yıl geçmeden Fukuyama, yanıldığını itiraf etmek durumunda kalmıştı. Son 20 yıl ise bilindiği üzere ABD'nin, akla gelebilecek her alanda, tarihin değil ama "Dünyanın hegemonu olma" rüyasının sonuna geldiğini gösteren gelişmelerle dolu olarak yaşandı.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ