Ağustos böceği ile Karınca

Ehli keyflinin adı Ağustos Böceği, emekçinin adı da karıncaydı. Türkçe ders kitaplarının en sevilen fabl türü bu minik öykünün içinde bugün ile dünün gerçeğini özetlerdi bize. Yaz mevsimi can çekişmeye başladı. Aylardan Ağustos ve esen rüzgârlar artık doğanın hızla yeni bir dönüşüme bürüneceğinin sinyallerini veriyor.

Tarlalarda altın sarısı başaklar çoktan biçilip, tanelere dönüştürüldü. Değirmenlerin ve un fabrikalarının, ofislerinin yolları üzerine dizildi hasat.

Tombul kırmızı yanaklı domatesler salçaya, gün yemiş alçalar, kayısılar pestil olmak üzere sinilere yayılıp damlardaki yerini aldı. Pencerelerde, iplere dizilmiş biber, patlıcan gibi kurutmalıklar doğanın güz rengine renk katmaya başladı.

Bizim ellerde bahar sonu küplere basılıp, toprağa gömülen otlu peynirin son durumu gözden geçirildi. Hali vakti yerinde olanlar bağ ve bahçelerin dulda yerlerine konan kazanlarda kışlık kavurması için son hazırlıklarına başladı.

Kaloriferle, elektrikle ısınmayıp, sobayı tercih edenler sonbahar yağmurları düşmeden odun, kömürünü alıp derin bir oh çekti.

Güz sarı rengini indirdiği zaman ana, babadan gördüklerini harfiyen yerine getirenler ve kışa hazırlananları karıncaya benzetirim. Yok, eğer aman sende bakkalda, markette salça da var, konserve de var, ihtiyaç olunca alırım diye nazlananları da Ağustos böceğine…

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme