AK PARTİ’YE YAPILAN SALDIRIYA TEPKİ

AK Parti Van İl Başkanı Abdullah Aras, “Daha bir partinin mitingini içine sindiremeyenlerden demokrasi beklemenin, AK Parti'li olduğunu tespit ettikleri insanları çocukları üzerinden tehdit edenlerin memlekete özgürlük getireceklerine inanmanın şeytandan cennet vaadi koparmaktan farkı nedir?” dedi.

Bir grup tarafından AK Parti'lilere yapılan taşlı sopalı saldırının ardından AK Parti'nin bütün milletvekilleri, belediye başkan adayları ve ilçe başkanları bir araya geldi. Burada bir açıklama yapan Abdullah Aras, Hafıziye Mahallesi'nde seçim çalışması yapan partililerine yaklaşık 40 kişinin taşlı sopalı saldırıda bulunduğunu söyledi. Aras, “İçinde taş ve sopalarla dolu olan ve arkası açık bir kamyonetin de bulunduğu araçlarla aynı sokak başına gelip, partililerimize saldırıda bulunmuşlardır. İpekyolu Belediye meclis üyesi adayımız Zeki Karakuş ve Salih Eşme ağır olmak üzere 4 arkadaşımız yaralanmıştır. Dün yine 4 ayrı yerde partililerimize saldırıda bulunulmuştur. Son iki aylık süreç boyunca 50'den fazla saldırıya maruz kalmış bulunuyoruz. Bu saldırıların tümünün bir kaç araçlık mobil ekipler tarafından yapıldığı tespit edilmiştir. Son olaydaki saldırı bir sitenin güvenlik kamerasının kayıtlarına girmiştir. Şahıslar ve araçlar kayıtlarda açık şekilde görülmektedir” dedi.
Batı illerinde bir siyasi partiye yönelik saldırıların bir anda Türkiye gündemine oturabiliyorken aylardır Van'da maruz kaldıkları saldırılara Türkiye basınının, sivil toplum kuruluşlarının, siyasi partilerin kör ve sağır kaldığını ifade eden Aras, “Maruz kaldığımız saldırıların BDP'liler tarafından yapıldığı su götürmez bir gerçektir. Çünkü bu saldırılar BDP yöneticiler tarafından ne tepki görmüştür, ne de lanetlenmiştir. Bu da gösteriyor ki BDP bu saldırıların sorumluluğunu üzerine almaktadır. 30 Mart seçimleri yaklaştıkça BDP'nin diğer partilere ve özellikle de AK Partililere yapmakta olduğu saldırılar giderek yoğunlaştırılmaya başlanmıştır. Bu saldırılar artık tahammül sınırını aşmış, bıçağın kemiğe dayandığı bir hal almıştır. İnsanlarımız artık en demokratik hakları olan seçme - seçilme ve propaganda özgürlüklerini kullanamaz hale getirilmeğe çalışılmaktadır. On yıl evvel kurtulduğumuz için bayram ettiğimiz OHAL'in 60 sene evvel kurtulduğumuz tek parti oligarşisinin bir benzerini aynı yöntemlerle bölgemizde ve ilimizde tesis etmeye çalışan BDP'lilerin, birkaç aydır yaptıkları saldırılardan sonra en son bu akşam ki saldırısı üzerine artık anlıyoruz ki bu saldırıları bilinçli ve programlı bir şekilde yapmaktadırlar. Amaç insanları sindirmek, korkutmak, geçmişte hepimizin yaşadığı karanlık dönemi yeniden hortlatarak kendilerinin tek parti sistemini oturtmaktır. Bundan hiçbir şüphemiz kalmamıştır. Halkımızın ve bölgemizin OHAL rejiminden çektiği cefanın bir başka versiyonu şimdi BDP eliyle bizlere yaşatılmaktadır. Bunu yapanlar ise her seferinde yaptıkları bu saldırıları olmamış, bilakis kendilerinin saldırıya uğramış olduğunu kendi yayın organları üzerinden servis ederek mağduriyet devşiriyorlar. Her şey bir yana daha iki gün evvelki Selahattin Demirtaş'ın sağduyu çağrısına ne oldu? Yoksa Selahattin Demirtaş yalnızca ülkücülerden, Gezicilerden mi bekliyor sağduyuyu? Kendi tabanına söyleyecek hiçbir sözü yok mudur BDP milletvekillerinin?
30 yıllık çatışmanın neticesinde barışın, çözümün zeminini ilk defa yakaladığımız bir dönemde yeniden gençlerimizi çatışmaya, kardeş kavgasına, kine nefrete sevk edenler, bu halka nasıl bir demokrasi vaadinde bulunmaktadır? 80 yıl bu ülkede ırkçılığı, nefreti işleyenler, ülkemizin batısında bazı şehirlerde siyasete tahammül edemiyorken, bu gerçek ortadayken bugün Kürt gençlerini ırkçılığa varacak kadar kin ve nefrete sürükleyenler bu tutumlarını neyle izah edecekler. Bu halkı nasıl kardeş yapabilirler. Yüz yıl önce Kürt'üyle Türk'üyle tüm halkımız bu ülkede kardeşçe yaşamayı bildiler. Bu kadim kardeşlik bizim kaderimizdir. İnsanlarımızı kardeşlik yolundan çevirecek bir gücün olmadığını herkesin iyi bilmesi lazım. En acı tarafı ise bu siyaset anlayışına sahip grup, şu anda tuttukları yolun daha demokratik ve özgürlükçü bir geleceğe hizmet ettiği iddiasındalar. Daha bir partinin mitingini içine sindiremeyenlerden demokrasi beklemenin, AK Parti'li olduğunu tespit ettikleri insanları çocukları üzerinden tehdit edenlerin memlekete özgürlük getireceklerine inanmanın şeytandan cennet vaadi koparmaktan farkı nedir? Bu saldırıların bizi yolumuzdan alıkoyacağını düşünenler boş bir hayal kurmaktadırlar. Biz milletvekilleri, başkan adayları, teşkilat mensupları bu barışa canımızı feda ederiz” diye konuştu.

Bakmadan Geçme