Almanya'da da yoksulluk artıyor

Şahbettin Uluat yazdı...

Alman Deutsche Welle televizyon kanalında bir Marcel Aburakia ve Melina Grundmann çalışması olan Reporter (muhabir, röportajcı) adlı belgesel programın “Zengin Ülke Yoksul İnsanlar” adlı bölümünü izliyorum.

Belgeselin kahramanlarından biri 51 yaşında Elke adında bir kadın. Berlin'de 2 odalı kendi evinde 10 yaşındaki kızıyla yaşıyor.

Bu yaşına kadar hiç zengin olmamış ama geçimini sağlayabilmiş. Öyle başlıyor söze ve şimdilerde artık ay sonunu getiremediğinden yakınıyor.

“Kızıma yemek pişiriyorum ve onun yediklerinden sonra bana kalan mini porsiyon yiyecekle idare ediyorum. Bu acayip geliyor ama onu korumamın tek yolu bu” diyor.

Okuldan eve dönen küçük kızı günün birinde veteriner olmanın, bu yolla hem hayvanlara destek olup hem de para kazanmanın hayallerini kuruyor.

Elke bugüne kadar düşük gelirli işlerde çalışmış. Kuaförlük de yapmış ama öğretmen olmak istiyor. Bir rahatsızlık geçirmekte olduğu için üç buçuk yıldır iş bulamıyor. Hiçbir şeye katkı sağlayamıyor. İş bulup evde oturmasa bir şeylerin değişeceğine inanıyor.

“Bazen depresyon öyle çarpıyor ki beni bir kara deliğe düşürüyor. Her şey çok pahalı. Hep bunu düşünüyorum” diyor.

*

Aynı belgeselde bir de 28 yaşında Nijerya doğumlu ve Almanya'da yaşayan Boris var.

Boris için her şey çok farklı. İşadamı olarak çevrim içi pazarlama işi yapıyor, ayda 40-50 bin Euro kazanıyor. Yaşam standardı yüksek. Kullandığı arabanın yenisinin fiyatının 170.000 Euro olduğunu söylüyor.

O da “zenginlik önce bir düşüncedir, çalışıyorsun gerçeğe dönüşüyor” diyor ve ekliyor: “Özgüveni arttırınca her şey kolaylaşıyor. Eğer bunu yapmıyorsanız bu sizin hatanız.”

*

Almanya'da 13,8 milyon kişinin yoksulluktan etkilenmiş olduğu dile getiriliyor belgeselde. Yoksulluğun bir tür tabu olarak görüldüğü için bugüne kadar çok konuşulmadığı ama artık değişen koşulların yoksullaşan kesimi konuşmaya zorladığı bildiriliyor.

Elke de bugüne kadar yoksulluğu hakkında konuşmaya utanmış olanlardan ama artık fikrini değiştirmiş. Bir protesto mitinginde yüzlerce insan önünde konuşma yapmaya karar vermiş. Pek çok kişinin henüz bunu yapmaya cesaret edemediğini söylüyor.

Twitter'da binlerce kişi “Yoksulluktan Etkilendim” heştek işareti altında bir araya gelmişler ve zenginlerle yoksullar arasındaki uçurumun arttığını ve orta sınıfın kendisini baskı altında hissettiğini dillendiriyorlar.

*

Belgeselin bir diğer kahramanı Petro Waldevizo. Adam Wolkswagen araba fabrikasına 25 yıl emek vermiş. 2.500 Euro ücreti var. Eşi bir turizm acentesinde çalışıyor. Dört kişilik aile şimdiye kadar iyi yaşamışlar ama şimdi işler değişmiş. Gaz fiyatları üçe katlanmış, zorlanıyorlar.

Eşi “artık indirimli sebze alabiliyoruz, refah yok, geçimimizi zor sağlıyoruz” diyor.

“Gaz ve sebze bedelini ödeyebiliyor olmak refah içinde yaşamak değil, refah tatile gidebilmek, kendinizi eğlendirebilmektir. Her şey çok pahalılaşıyor, sonra ne yapacağız diye düşünüyoruz” sözleriyle devam ediyor.

*

Sonunda Elke için büyük gün, “Yoksulluktan Etkileniyorum” heşdeki altında bir araya gelinen protesto mitingi günü gelmiş durumda.

Toplananlar arasında mühendisler, işsizler ve hatta orta sınıftan insanlar var. Yüzlerce kişi kendileri ve çocukları için meydanda bir araya gelmiş.

Prova yapmamış olduğu için biraz endişeli olan sonunda Elke kürsüye çıkıp konuşmasını yapıyor.

“Bu kürsüde kızım için bulunuyorum. Kızım adına protestodayım.

Kızım gelecekte benim annem yoksulluğa karşı, yoksulluktan etkilenen insanlar için sesini yükseltmiş desin diye buradayım.

Neden benim kızım benim yaşamış olduğum refah düzeyinde yaşamıyor olsun.

Bu protestodakiler seslerini yükseltebilirler ve yükseltmeliler.”

Mitingin temel mesajı “zenginlere de ödettirin.”

*

Son sahnede yine Boris var ve o Elke gibi düşünmüyor.

“Ben düşünüp, çalışıp çok kazanıyorsam niye başkalarına vereyim. Biz risk alıyoruz. Başkaları riske girmiyor, kazanmıyor. Yüksek risk, yüksek kazanç. Ben kendime başkalarından daha çok güveniyorsam bunun karşılığı olmalı.

Benim işim ailemden bile üstte ilk önceliğim!”

*

Yoksulluk dünya genelinde artıyor.

Bu belgesel herkes için uyarıcı ve aydınlatıcı mesajlar taşıyor.

04 02 2023

NOT: Ülkemiz 6 Şubat 2023 günü büyük bir felaket yaşadı. Peş peşe gelen iki büyük deprem ve artçıları 10 ilimizde bugüne kadar yaşanmamış büyüklükte bir yıkıma neden oldu.

Asrın felaketi olarak da adlandırılan depremin süresi 85 saniye oldu. Bu 45 saniye olan Gölcük depremine kıyasla iki kat daha fazlaydı. Kahramanmaraş depreminin büyüklüğü Gölcük depreminin 7 katı büyüklükteydi.

Depremler ülkesi Japonya'da 17 Ocak 1995 yılında gerçekleşen ve çoğu yangından 6.400 den fazla insanın yaşamını yitirdiği 7,2 büyüklüğündeki Kobe Depremi ile kıyaslandığında Kobe'den 10 kat daha büyüktü ve ölümlerin nedeni göçme nedeni ile ezilmelerdi. Uzmanların ifadelerine göre deprem 400 kilometreye 300 kilometre genişliğinde bir alanda çok büyük yıkım oluşturmuştu. 10 ilimizde 13,5 milyon vatandaşımızı etkiledi.

Japon Profesör Sinji Toda Kahramanmaraş depremini dünyanın en büyük iç depremi olarak gösterdi.

Depremde yaşamlarını yitiren vatandaşlarımıza rahmet, yaralı olanlarına acil şifalar diliyorum.

Başımız sağ olsun.

Bakmadan Geçme