Aman dikkat!


Darbeler dönemini yaşayanlar çok iyi bilir. Örneğin 12 Mart… 12 Eylül…
Bu tip dönüşümlerde ve halkın polisle karşı karşıya kaldığı süreçlerde iğrenç bir politika devreye konur… Bu politikanın adı halkla, polisi karşı karşıya getirmek, kışkırtıcıların tezghına mal taşımak, polis ile eylemci arasında göze göz dişe diş kin ve düşmanlık yaratmaktır.
Taksim eylemleriyle birlikte yurda yayılan ve dolayısıyla Antalya'da yaşanan eylemlerde yine kışkırtıcı vatandaşlar iş başı yaptı.
Örneğin polisten kaçan gençleri yakalayan eylem karşıtı vatandaşlar düşman yakalamış gibi gencecik çocuklara sille tokat girişerek zorbalık gösterisi yaptılar veya gençleri yakalayan polisleri:
'Canlarına okuyun kerataların!' Diye tahrik edip, hain ve sinsi bir oyuna figüranlık yaptılar.
Bu vatandaşlar, güvenlik güçleri adına işgüzarlık yapan, kendilerine vazife çıkaran iç barışın bozulmasına çalışan vatandaşlardır.
Diyelim ki kahvede, pazarda, mahallede, apartmanda sorun yaşadıkları bir insan var değil mi? Hemen telefonlarını çalıştırarak onu ihbar edip, gelişen olayların polis lehine olan durumunu iftiralarla ve karalamalarla hikyeleyerek gözaltına alınmalarını ve hatta tutuklanmalarını sağlarlar.
Buna benzer bir olay daha dün İstanbul'da Yeniköy'de yaşandı. Güvenlik birimleri ile eylemci ve vatandaş arasındaki gerginlik düşmanlığa dönüşülsün istendi. Bu tutum mutlaka yargıya taşınmalı ve hukuk çerçevesi içinde hesabı sorulmalıdır.
Polisin bu durumda yapacağı tek şey kanıt olmadan, görmeden asla tek bir vatandaşa bile dokunmamasıdır:
'Bak işte bu! Yakalayın!' Tarzı ihbarlar polisin elini kuvvetlendirmez, yalnızca polise karşı kin ve nefret duygusu oluşmasını, pekişmesini sağlar.
Daha geçen gün duran adamlara karşı üzerlerinde tişörtlerle gelip önlerine dikilenler birdenbire kavgaya dönüşecek büyük bir tahrikin anlamsız girişimi olmuştu. Duran adamların sağduyusu ve sabrı kavgaya davetiye olan bu tutumu boşa çıkarmıştı.
Her birey kendi davranışından ve eyleminden sorumludur.
Arada oynamaya çalışanlar ise kışkırtıcı ve galeyana getirmek isteyen kötü niyetli insanlardır.
Politik liderler de söylemlerine dikkat etmelidir. Bazen en küçük bir sözcük, halkın önüne geçilmez bir sele dönüşmesine neden olabilir.
Eylemci, sokaktaki insan ve polis çirkin oyunlara gelmemeye dikkat etmelidir. Böyle bir durumda oynanan oyuna gelen eylemci haksız, polis zorba, sıradan vatandaş da kurban konumuna düşer.
Aman dikkat! Muhbir vatandaşlar ne polise ne de eylemciye yarar sağlar. Tam aksine yangına benzinle gidilmesine yol açar.
Geçmişte Kahramanmaraş, Sivas olaylarında yaşananların ardında hep muhbir vatandaşların iplerini ellerinde tutan kışkırtıcı ajanlar vardı. vanhaber, van, haber, van haber aman dikkat, darbe, 12 eylül, 12 mart, eylemci, polis, şahin akçap

Bakmadan Geçme