Ampul

Uzun yıllar önce asker arkadaşım, hemşerim güzel insan Kenan Akköprü, Bodrum Turgut Reis Beldesinde tripleks (üç katlı) yazlığından söz etmişti. O sıralar yoğun bir iş temposunda ya bir zaman aralığına denk getirip aradım.

-Şu an kimse var mı orda? Diye sordum.

'Hayır… Ancak on beş gün sonra misafirlerim olacak.'Dedi.

Hemen patlattım aklımdan geçenleri:

-Bir haftalığına biz gidelim mi çocuklarla? Anahtarı kimden alalım? Diye sordum.

Kenan o pratik zekâsıyla hemen gereğini yaptı ve yıllık iznimi alarak çoluk çocuk Bodrum'a gittik.

Turgut Reis'e vardığımızda hava kararmış çoktan akşam olmuştu. Adını verdiği yönetici arkadaş bir telefonumuzla anahtarı kapıp getirdi. Ve:

'İyi akşamlar, yarın sabah kahvaltıya misafirimizsiniz.' Diye ayrıldı.

Çocuklarla kapıyı açtık, içeri girdik, cep telefonunun ışığıyla ve el yordamıyla giriş koridorunun elektrik düğmesine bastık. Önce ışık ve ardından çıt diye bir sesle ile karanlıkta kaldık.

-Telaşlanmayın, uzun süredir kapalı kalmış ya rutubet etkilemiştir diye salona geçtim oradaki elektrik anahtarına bastım. Yine önce sarı bir ışık ve ardından çıt diye bir ses karanlıkta kalmaya devam ettik.

Yol yorgunluğu ve birdenbire başlayan aksilik sinirlerimizi bozdu.

'Kapat kapıyı ve kitle de arabaya gidelim ve oradan da bir otele.' Dedi bizimkiler.

Sabredin dedim. Ve Kenan'ı aradım telefonla:

'Gardaş senin tripleks psikopatlık yapıyor. Hangi elektrik düğmesini çevirsek çıt diye ampulün canına kıyıyor. Ne iş?' Dedim heyecanla.

Dünyanın en soğukkanlı insanı Kemal Kılıçdaroğlu'dur diyen yanılır. Kenan kardeşim süper soğukkanlıdır hemen formülü söyledi:

'Mutfak çekmecelerinde mum var. Önce onlara ulaşın. Sonra da sol alt çekmecelerde yedek ampuller var.'

Dediklerini yaptık. Birkaç ampulle karanlıktan sıyırıp dediği çekmecelerden yedek ampulleri bulduk ve ampulleri değiştirmeye koyulduk.

Hayır, hayır olmuyordu. Taktığımız ampullerde çıt kırıldımdı. Teker teker telef oluyordu.

Sinirlerimiz keman teli…

Mumları çoğaltıp mutfaktaki ocakta duran çaydanlığın suyunu değiştirip yanımızdaki su şişelerindeki sulardan çay yaptık. Bahçeye açılan kapıyı açınca on dördündeki ayın aydınlık yüzüyle karşılaştık. Oval masalardan birini silip, sandalyeleri dizdik ve yorgunluğumuzu içeride mum, dışarıda ay ışığıyla atmaya başladık. Bu arada Kenan'dan gelen telefonlara olağanüstü çaba göstererek sesimin soğukluğunu örtüp tamam her şey yolunda diyordum.

Bize evin anahtarını getiren arkadaş sabah erken saatte geldi. Ve evine, denize açılan salonunun orta yerinde hazırladığı kahvaltıya götürdü. Keyfimiz geri gelmeye başlasa da akşamdan kalan aksiliğimiz de oluyordu ki bunun nedenini anlattık. Arkadaş elini dizine şaplatarak:

'Hocam kesin bu evin aboneliği sırasında regülatör( elektrik voltaj sabitleyici) denilen aksam devreye sokulmamıştır. Ampuller bu yüzden patlamış olabilir. Tatil köyüne bakan elektrikçiyi ararım siz kahvaltınızı yapıncaya kadar gelir halleder.' Dedi.

Sorunu çözdük…

Erguvan çiçeklerinin kuşattığı, Ege'ye tepeden bakan ve çok uzaklardaki adacıkları bile görebilen noktadaki o güzel yerde bir haftadan fazla sürecek tatilimize başladık.

***

Bu anı nereden mi aklıma geldi söyleyeyim mi?

Ampul partisinde giderek başlayan iç sıkıtılar net biçimde ortaya çıktı. Başbakan sıkıntının ilk hedefi oldu. Peki, sıkıntı bitti mi? Hayır! Biter mi? Bitmez!

Çünkü ampulün regülatörü giderek duygusal kararlar vermeye başladı. Son hamlelerini yapıyor. Ve her son hamle parti içindeki ampulleri çıt çıt diye telef ediyor. Susanlar var ki onların da sabır taşlarında çatlamalar oluşuyor.

Peki çare?

Çare siyasi atraksiyon…

Erken ve baskın bir ön seçim… Seçim için kullanılacak argümanlar ise rakip partilerin o bilindik hatalarını sürdürmelerini sağlamak ve son seçimdeki koltuk değneği görevi yapan MHP ile 'Devlet-Millet-Vatan' Hamasetiyle iş birliği yaparak Başkanlık hedefine ulaşmak.

Ampul regülatörü bunu becerebilirse ne ala, beceremezse ampullerdeki çıt çıtlar patlamaya dönüşür ki biz bunu siyasi tarihimizde ANAP İktidarıyla yaşamıştık.

Muhalefet partilerindeki duruma gelince…

Meral Akşener ve Sinan Ongun gibi MHP'nin dinamikleri ortak paydalarda hareket ederlerse Bahçeli gider ve MHP büyük olasılıkla ulusalcıların da emanet oylarıyla yüzde yirmi beşleri aşar. MHP ile CHP'nin bugünkü oy oranları yer değişir. HDP ise eriyip gittiği sanılan oylarına en az yüzde onluk ve hatta biraz daha fazlasıyla büyümeye devam eder.

Bakmadan Geçme