Anıların dilinden itiraf
Anı edebiyat sahasının en yaygın türlerinden biridir. Anı tarih değilse de, tarihe yardımcı olarak kabul ediliyor.
Anı edebiyat sahasının en yaygın türlerinden biridir. Anı; tarih değilse de, tarihe yardımcı olarak kabul ediliyor.
Varlıklı Vanlı Ermeni tüccar bir ailenin çocuğu olarak 1906'da Van'da dünyaya gelen Sğranuğ Sğmon'un Van anılarını geçmişe yolculuk yaparak okudum. Tütüncüyan'ın bir asır öncesi Van'ın ekonomik, sosyal, kültürel yaşamıyla ilgili çarpıcı bilgiler içeren anıları ilgimi çekti. Dönemin olaylarını kendi perspektifinden açık yüreklilikle anlatan Tütüncüyan, varlık içinde lüks yaşam sürmesine karşın ailesinin 1915 Ermeni çetelerine destek verdiğini de itiraf ediyor.
Annesinin, sekiz erkek ve dört kız olmak üzere 12 çocuk dünyaya getirdiğini söyleyen Tütüncüyan, dönemin bağlık- bahçelik Van'ı ile ilgili olarak şunları söylüyor: "Van'da çok zanaatkârlar vardı. Her evin yanında bir bahçe bulunurdu. Aygestan (bugünkü Van şehrinin bağlık bahçelik yeri) çok genişti. Meyve ağacı ve çiçek bahçesi çoktu. Komşunun bahçesi yoksa ona bir bahçe hediye edilirdi. Kavun, karpuz çevre köylerden getirilirdi. Ticaret büyük ölçüde Ermenilerin elindeydi. Bakırcılar kırmızı bakırdan çok güzel oymaları olan fincanlar imal ederlerdi.
Bütün koltuklarımız kayısı veya ceviz ağacından yapılmış olup üzerleri sedefle süslüydü. Çatal bıçak takımlarımız gümüştü. Evimizde zarif ve ince bir zevkin ürünü cam eşyalar vardı. Van'da birkaç pazar yeri vardı. Babamın dükkânı Haçboğan (Sıhke Caddesi Altaylı Parkı kavşağı) daydı. Babamın dükkânı büyüktü; önde camlı yazıhane vardı; orda babam oturur ve gazete okurdu. Dükkânına en iyi kalite İngiliz kumaşı, Rus basması ve pamuklu iç çamaşırı kumaşı gelirdi. Babamın mağazasının Trabzon ve Erzurum'da da Şubeleri vardı. Yahudi tüccarlar Başkale'den gelerek mal alırlardı. Kuyumculuk da gelişmişti. Evimizin büyük odaları antika halılarla kaplıydı.1896 olaylarından sonra babam Paramaz'la ilişki içerisindeydi. Aram Paşa ( Van'da Emeni ayaklanmasını yöneten Taşnak lider), Vramyan, Derdzakyan evimize gelirlerdi.
1913 yılında şehrimizde Daşnakların Evi açıldı; onun kurucusu Barunak Kaputikyan'dı, kadın şair Silva Kaputikyan'ın babası. Evimiz iki katlıydı. Her kat 5-6 metre yüksekliğindeydi. Dam düzdü; üstüne kayısı sererdik; kayısının rengi sarı gökyakut rengine çaldığında ağzına koysan dilinin üstünde erirdi. Birinci katta ekmek deposu vardı. Ekmeği iki haftada bir pişirirlerdi. Bitişiğinde kiler vardı. Sırlı kapların içinde yiyecekler muhafaza edilirdi. Üzümü ise asardık. Karşısında mavi bazaltla kaplı bir oda bulunurdu; orda hamur işlerini saklardık. O odada gazla yakılan tandırlar vardı. Deniz kumuna gömülmüş ve Şahbağ (Beyüzümü) Şarabıyla dolu insan boyu küplerin bulunduğu bir bodrumumuz vardı. Tatlılar da orda saklanırdı. Rokfor'dan daha kaliteli bir peynirimiz vardı; o peynir (Van peyniri/Otlu peynir) yeşil sebzelerle birlikte saklanır ve kabının ağzı kapanıp kuma gömülürdü.
Bir odunluğumuz da vardı. Kauçuk ayakkabı ve bot giyerdik. Güzel giysilerimiz İstanbul'dan gelirdi. Birinci katta yazlık ve kışlık yemek odaları vardı. Duvarlarda tablolar, pencerelerde perdeler bulunurdu. İkinci katta 250 kişi alabilen dev kare bir odamız vardı. Gönüllü birlikleri (isyancılar) geldiklerinde General Nikolayev 15 gün misafirimiz oldu ve bizim evde bir şölen düzenlendi. O odada birçok koltuk ve yeşil kadifeyle örtülmüş kanepe vardı; koltukların uçlarında ise yaldızlı arslanlar bulunurdu. Bir balkondan Van Gölü, diğerinden de göğün mavisine gömülmüş Süphan Dağı görünürdü; güneyde Toroslar'ın başlangıcı, kuzeyde de Şahbağ Köyü ve Akırvıti, meşhur Mher'in Karga Kayası (Akköprü Meher Kapı) ve beyaz görünen çiçek tarlası vardı; Dört hizmetçimiz, ahçımız ve arabacımız vardı. Bir ahırımız vardı. İki Arap atımız, ineklerimiz ve Darman Köyü'nde koyunlarımız vardı. Hizmetkâr Ağo'nun düğünü bizim evimizde ışıklar içinde yapılmıştı. Evin ortasına bir avize asılmıştı. Avrupa'dan getirtilmiş bir gramafonumuz ve Ermenice plaklarımız vardı. Yaşlılara ve akrabalara büyük bir saygı ve sevgi gösterilir, söylediklerine kulak verilir ve onurlandırılırlardı" ifadeleri kullanıyor.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ