Annelerin yorganı

Gün ortası ama hafif çiseleyen yağmur, göğü kuşatan bulutlar sanki akşam izlenimi veriyor.

Gün ortası ama hafif çiseleyen yağmur, göğü kuşatan bulutlar sanki akşam izlenimi veriyor.

Emniyet durağından biniyorum tramvaya. Tıklım tıklım… Bir ara boşluğa sığınıyorum. Sağ yanımda ben yaşlarda bir kadın ve kucağına oturtmaya çalıştığı küçük oğlan ilişiyor gözlerime. Yerinde duramayan, simsiyah boncuk gözleri parıldayan çocuk ha bire soruyor:

"Hani tramvayın şoförünü gösterecektin bana anneanne?"

Kadıncağız her sorusuna yetişmeye çalışıyor:

"Çok kalabalık. Vatman meşguldür. Son durağa gidip döneceğiz ya. Orada bir fırsatını bulur merhaba deriz." Diyor.

Çocuk sağa sola başını çevirip bakıyor. Anneanne rahatsızlık duymasınlar diye yanındaki, önündeki yolculara sanki çocuk bu hoş görün diye gülümsüyor.

Yaramaz ele avuca sığacak gibi değil. Yeğenim Ömür'ün çocukluğunu hatırlatıyor bana. Ne zaman baba ocağımıza gelseler kız kardeşim annemi arar geliyoruz derdi. Bu aman dedesine haber ver işareti olurdu. Henüz yeni emekliliğe kavuşmuş yaşlı babam salonun orta yerindeki sehpaların üzerindeki vazoları, kül tablalarını kaldırtır, etrafta Ömür'ün kırıp dökeceği ne varsa erişemeyeceği yere koydururdu. Öyle ki bazen abartır kocaman koltukların ağaç yüzeylerine battaniyeler sardırır aman ha düşer, takılır diye kaygılanırdı.

Tramvaydaki yaramaz torunda Ömür gibiydi. Anneannesi tüm dikkatini üzerine odaklamıştı.

Bir ara durur gibi olduğunda da bu kez sorularını sıralıyor anneannesi de yanıtlıyordu.

"Anneanne ben uyurken annem hep üzerimden kayan yorganı örtüyor. Peki, sen dayılarımın,halalarımın yorganını da örter miydin?"

"Örterdim."

"Ama şimdi onlar uzaklarda. Kim örtüyor?"

"Onlar büyüdü kocaman oldu ama."

"Olsun kocaman adamların da uyuyunca yorganları kaymaz mı?"

"Kayar."

Bir ara bunalır gibi oldu yaşlı kadın. Eğilip kulağına:

"Annelerin duası yorgandır. Ben her gece uyumadan onlar için dua ederim üzerlerindeki yorgan kaymaz."Dedi.

Tramvay Sigorta, Şarampol, Muratpaşa istasyonlarında durmuş; yolcu indirip, yeni yolcular almıştı.

"Biraz sessiz ol ve etrafı seyret artık Mehmet." Dedi anneanne. Çocuk anneannenin yanında boşalan koltuğa kayıp sonra da üzerine çıktı. Anneanne sıkı sıkıya belinden kavrayıp koltuğa oturttu:

"Bana verdiğin söze ne oldu. Hani üzmeyecektin beni? Sakın ayağa kalkma otur." Dedi sesini yükselterek.

Bir ara anneanneyle göz göze geldik. Hani cesaretim olsa uzanıp ellerinden saygıyla öpecek:

-Hanımefendi lütfen her gece evlatlarınıza okuduğunuz duaları bu vatan için canını ortaya koyanlar için de dua edin. Dualarınız onları esirgeyen zırhtan birer yorgana dönüşsün. Diyecektim.

Bakmadan Geçme