Aşk Nedir?
Aşkla yanmalı can dediğin. Ya can olmalı Ya da canını almalı. Yar diyemezsin ki herkese içindeki yaran olmalı. Herkesin de bir yüreği vardır. Ama yürek dediğin de bir başka yanmalı.
Sordular bana, 'Hocam aşk nedir?' Diye. Dedim ki, 'Aşkı bana sormayın tarifi tarifsizdir.' Israr edince dedim ki, 'Sizin aşk sandığınızı mı anlatayım? Yoksa bendeki aşkımı?' Şaşkın ifadelerle yüzüme baktılar. Aşk sanılan nedir? Aşk nedir? Diyerek sordum, 'Aşkı kirletenleri mi anlatayım? Yoksa aşkı yaşayanları mı?'
Bak kardeşim, aşk öyle alışkanlık, bağlanma, bağlılık gibi şeylerden oluşmaz. Bir çırpıda hadi demekle anlatılacak bir şey de değildir. Öyle sizin sandığınız gibi sevgililik, arzulamak, hevese kapılmak, çok beğenmek, çok istemek gibi bir şeyde değildir.
Ah be güzel kardeşim aşk dediğinde 'ver' vardır 'al' yoktur. Aşk dediğinde hasret vardır, kavuşmak yoktur. Aşk dediğinde nefret yoktur, koşulsuz sevmek vardır. Aşkının ne yaptığıyla ilgilenmezsin seversin sadece seversin, kavuşamayacağını bilirmiş gibi koşarsın sadece koşarsın. Aşk dediğin yakar, pişirir, olgunlaşır senin bedeninde ilmek, ilmek işlenir yüreğinde. Aşka ait olan şeyler çok daha yücedir be kardeşim. Ruhunun en hassas ve ince yerlerinden çıkıp, aklı ve bedeni acı ile yoğurma süresinden sonra ortaya çıkan yüceler yücesi bir duygudur. Aşık olan, aşık olduğunun bedeni ile ilgilenme. Kendisini sevip sevmemesiyle de ilgilenmez. Çünkü gerçek aşkta 'ver' vardır 'al' yoktur.
Sözün özü şudur be kardeşim; aşk kavuşamayacağını bile bile sevmektir, beden değil, bedel isteyen bir duygudur. Sevdiğin uğruna dilek tutmak değil, dua etmektir gerçek aşk. Ömrüm ömrüne nasip olsun diyebilmektir. Topuklarından iliklerine kadar işlemiş bir nasır gibidir aşk. Ya canın acıya acıya adım atarsın, ya da canın acıya acıya söküp atarsın. Unutma aşk sandığın kadar değil, yandığın kadardır be kardeşim. Gerçek gönüllerde, gerçek aşklar yaşamanız ümidiyle.