Ayıp olsun!
Zaman hızla geçiyor ama nedense eski ayıplar istenilen her şeyin önüne geçerek sırf ayıp olmasın mantığına sığınılarak yaşanıyor.
Oysa hayat geri gelmiyor, tıpkı geri gitmediği gibi. Bunu bilmemize rağmen kaliteli bir yaşamdan
korkuyoruz.
Neden mi?
Ayıp olmasın diye.
Çünkü kendi isteklerimiz, başkalarının istek ve bakış açısından daha önemli değil.
Yaşananlar nedense çevre ne der, nasıl görür, ne düşünür çizgisinde hayata uygulanıyor.
Bunun adı: Türk mantığı!
Çünkü ülkemize gelen yabancıların, rahatlılığını, güler yüzlülüğünü, özgürlüğünü kıskanıyoruz.
Çünkü biz bunları yapmak istememize rağmen yapamıyoruz.
Sonra onlar hayatını yaşıyor diye kıskanıyoruz.
Bunla da kalmıyor. Sırf yanında ki bayana küçük düşmemek için son parasını bahşiş verenler, dilenciyi geri çeviremeyenler, çiçekçiye hayır diyemeyenlerde var. Bitmedi, toplantı, cenaze, düğün, yardım, ve her şeye verdiğimiz cevap evet! Oysa içinden gelmiyordur. Ailenle, çocuklarınla, arkadaşlarınla, dostlarınla zaman geçirmek istiyorsun. Olmadı yalnız kalıp dinlenmek istiyorsun.
Ama yine aynı his: Ayıp olur!
Orda görünmen gerekir. Çünkü çevre senin yerine karar vermiştir. Uygulamaya geçmek zorundasın.
Aslında ayıp kelimesi, geçmişten gelen, olumsuz bir bilinçaltı.
Gerçek anlamı ise: 'toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış, kusur, eksiklik'.
Peki, geçmişten bu güne bize öğretilen ayıplar gerçekten ayıp mı? Yoksa hiç sorgulamadan, alışkanlık olmuş bir inancın peşinden mi gidiyoruz?
Bence çevrenin ayıp diye nitelendirdiği durumları istemeden yerine getirirken asıl ayıpı insan kendine yapar.
Belkide ayıp kelimesi altına sığınarak, çevrenin bizi dışlamasından korkuyoruz. Bir nevi korkularımızın sığınağı durumda ayıp.
Siz adı ne olursa olsun, hayatınızın kontrolünü başkalarına vermeyin.
Sevgiyle ilerleyin…. vanhaber, van, haber, van haber ayıp olsun, bedia barak, geçmiş
Oysa hayat geri gelmiyor, tıpkı geri gitmediği gibi. Bunu bilmemize rağmen kaliteli bir yaşamdan
korkuyoruz.
Neden mi?
Ayıp olmasın diye.
Çünkü kendi isteklerimiz, başkalarının istek ve bakış açısından daha önemli değil.
Yaşananlar nedense çevre ne der, nasıl görür, ne düşünür çizgisinde hayata uygulanıyor.
Bunun adı: Türk mantığı!
Çünkü ülkemize gelen yabancıların, rahatlılığını, güler yüzlülüğünü, özgürlüğünü kıskanıyoruz.
Çünkü biz bunları yapmak istememize rağmen yapamıyoruz.
Sonra onlar hayatını yaşıyor diye kıskanıyoruz.
Bunla da kalmıyor. Sırf yanında ki bayana küçük düşmemek için son parasını bahşiş verenler, dilenciyi geri çeviremeyenler, çiçekçiye hayır diyemeyenlerde var. Bitmedi, toplantı, cenaze, düğün, yardım, ve her şeye verdiğimiz cevap evet! Oysa içinden gelmiyordur. Ailenle, çocuklarınla, arkadaşlarınla, dostlarınla zaman geçirmek istiyorsun. Olmadı yalnız kalıp dinlenmek istiyorsun.
Ama yine aynı his: Ayıp olur!
Orda görünmen gerekir. Çünkü çevre senin yerine karar vermiştir. Uygulamaya geçmek zorundasın.
Aslında ayıp kelimesi, geçmişten gelen, olumsuz bir bilinçaltı.
Gerçek anlamı ise: 'toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış, kusur, eksiklik'.
Peki, geçmişten bu güne bize öğretilen ayıplar gerçekten ayıp mı? Yoksa hiç sorgulamadan, alışkanlık olmuş bir inancın peşinden mi gidiyoruz?
Bence çevrenin ayıp diye nitelendirdiği durumları istemeden yerine getirirken asıl ayıpı insan kendine yapar.
Belkide ayıp kelimesi altına sığınarak, çevrenin bizi dışlamasından korkuyoruz. Bir nevi korkularımızın sığınağı durumda ayıp.
Siz adı ne olursa olsun, hayatınızın kontrolünü başkalarına vermeyin.
Sevgiyle ilerleyin…. vanhaber, van, haber, van haber ayıp olsun, bedia barak, geçmiş