BANA ESNAFLIĞI, PARA KAZANMAYI KEMAL KURDOĞLU ÖĞRETTİ
Babam çok yetenekli bir insandı. Van ve çevresinde yaşayan ve belediyeye müracaat edenlere şoför ehliyetini babam verirdi. Babamın vefat sonrası ilk bayramda evimizin karşısında oturan komşularımız Ömer Selçuk ile Mahmut Doğan Beyler ilk bayram ziyaretini bizim eve yaptılar. Kemal Kurdoğlu bana esnaflığı, para kazanmayı öğretti. Ayrıca biz beşkardeşe ve anneme yardım yanında sonradan yanımıza gelen dayımın ticari hayatının şekillenmesine de katkısı oldu.
Röportaj: İkram Kali (2)
DÜNDEN DEVAM
Çocuk yaşta babanızın yaptığı işlerle bu denli ayrıntılı bilgiye nasıl sahip oldunuz?
Okul olmadığı zaman babamla tüm gün çarşıdaydım. Saçları omuzlarına kadar uzun ve bukleli bir çocuktum. Çocuktum ama babam gittiği her yere beni götürürdü; gece yarılarına kadar devam eden eğlencelerinde bile beni yanından ayırmazdı. Bende merak uyandırıp teknik konuları öğretmeye çalışırdı. Kimi zaman arkadaşı kimi zaman çırağı olurdum. Dolayısıyla babamın yaptığı işleri, dostlarını, olayları ve eski Van'ı iyi hatırlıyorum. Belediyenin otobüsü vardı. Gelen otobüsü daha ilkokula başlamadan boyum yetmemesine rağmen babamın forsundan dolayı belediye garajına yan duvarları görerek ben sokardım. Babam çok yetenekli bir insandı. Elektrik işlerinin yanı sıra birçok konuda bilgi sahibiydi. O zamanlar Van ve çevresinde yaşayan ve belediyeye müracaat edenlere şoför ehliyetini babam verirdi. Ehliyet almak isteyen herkes profesyonel şoför olacağından sınav kamyonlarla yapılırdı. Sınavın sözlü ve pratik aşaması vardı. Şimdiki gibi trafik işaretleri olmadığından Sözlü sorular çoğunlukla motorla ilgili olurdu. Babam beni de yanına alarak arabaya binilirdi. Kamyonla gezip sürücü adayından yokuş aşağı ve yukarı sürmesini, durup kalkmasını isterdi. Uygun bir yerde kamyonu durdurmasını ister bujilerin kablolarının tamamını çıkarıp ona verdikten sonra şoför adayından ateşleme sırasına göre kabloları takıp motoru çalıştırmasını isterdi. Bazen Belediye Başçavuşu da sınavlarda bulunurdu. Ehliyet sınavını başarıyla tamamlayan sürücü adaylarına babam dükkânındaki küçük sandıktan çıkardığı ehliyet cüzdanını doldurur, fotoğrafını yapıştırır ve imzalardı. Adayı kutladıktan sonra ehliyet cüzdanını Belediye Başçavuşunun da imzalaması için onu belediyeye gönderirdi. O zamanların ehliyet cüzdanı çok sayfalıydı ve hemen hemen herkesin ehliyetinde babamın imzası vardı.
Babamın birde oto tamir atölyesi vardı. Atölyemiz Büyük Caminin önündeydi. Babamın vefat ettiği 1952'de atölyede 3 kişi çalışırdı; Sami Türkoğlu bunlardan biriydi.
Nezir Usta askerlik dönüşü göreve Nafa'da mı devam ediyor?
Babam askerden döndükten sonra Nafa ile ilişkisini keserek Van Belediyesine Baş Şoför kadrosuyla 170 lira maaşla geçiş yapmış. Daha sona Elektrik Makinisti kadrosuyla görevine devam ediyor. Vefat edinceye kadar belediyede çalışmaya devam etti. Babamın belediyede görevli olduğu halde Büyük Cami önündeki motor tamir atölyesini nasıl çalıştırdığını bilmiyorum. Sanırım mesai sonrası çalıştırıyordu. Bildiğim Tugay Komutanlığının arabalarını da tamir eder ve çok para kazanırdı. Emekli Sandığı kayıtlarını referans vererek babamın Belediyeden aldığı maaşının 1951 yılında 450 lira çıktığını belirtmek isterim.
Babanız kaç yılında vefat etti, siz o zaman kaç yaşındaydınız?
Babam 1952 yılında vefat ettiğinde ben 11 yaşındaydım. Vefat ettiği akşamın sabahında annem beni erkenden uyandırıp babamın eve gelmediğini söyledi. Beni babamdan bilgi almak çarşıya gönderdi. Önce doğrudan Elektrik Santralına gittim ama babamı bulamadım. Babamın santralde yatağı vardı ve santralde sorun olduğunda ertesi güne hazır olsun diye gece yarılarına kadar çalışır ve orda uyurdu. Sonra çarşıya geldim, babamın atölyesinde çalışanlardan Sami Türkoğlu ile karşılaştım. Babamı arıyorum dedim, babamın trafik kaza geçirdiğini ve hastane de olduğunu söyledi. Hastaneye gittim, babam tek kişilik bir odada yatıyordu. Sol ayağının baldır kemiği kırık, kum torbalarına bağlamışlar ve konuşamıyordu. Sonradan öğrendik ki babam beyin kanaması geçiriyormuş. Aynı kazada yaralanan İhsan Denizhan ve ismini hatırlamadığım arkadaşı başka bir odadaydılar. Babam bizi gördüğünde gözeriyle gülümseyerek konuşmaya çalışıyordu ama diğer 2 kişi koma durumundaydı. Komaadan çıkan İhsan Denizhan ve arkadaşının uzun yıllar yaşadığını biliyorum. Babam hastaneye kaldırıldıktan 7 gün sonra hayatını kaybetti.
Şehirde sayılı aracın olduğu yıllarda ölümlü trafik kazası nasıl meydan geliyor?
Karayolları 1952 yılında İskele Caddesine yaş asfalt döküyor. Babam gece yarısı eve dönerken 5 Yol'da Van Gölünde teknesi olan ve İskele köyünde oturan arkadaşı İhsan Denizhan'ı ve başka bir arkadaşını görüyor. Biraz sohbet ediyorlar. İhsan Bey İskele'ye gideceğiz ama vasıta bulamıyoruz diyor. O sırda Nizam Durmaz'ın kardeşi Orhan Durmaz Karayollarının cipiyle geçiyormuş. Babam işaret ederek durduruyor ve İhsan beyleri İskele'ye götürmesini istiyor. O da tamam diyor. İhsan Kaptan Nezir Usta sen götür biraz sohbet edelim diyor. Orhan Durmaz arabayı babama veriyor. Babamlar arabayla sohbet ederek giderken, Askeri Hastane civarında İskele yolunu kapatan siyah asfalt varillerine çarparak kaza yapıyorlar. Babamları hastaneye kaldırıyorlar. Hastanede o günkü müdahalelerle babamı yaşatamadılar. Amerika'da parlak portakal renkli ve büyük plastik yol işaretlerini görünce bunlardan bir tane olsaydı babamlar kaza yapmayabilirlerdi diye düşünmüştüm. Bizim kültürümüzde bazı şeyler önemsenmiyor; yolları görülmeyen renkli bariyerlerle kapatmak da onlardan biridir.
Siz cenaze töreninde bulundunuz mu? Babanızın kaybı sonrası aileniz neler yaşadı?
Babam Van'da Şerefiye Mahallesi Garipler Mezarlığına defnedildi. Cenaze töreninde biz çocuklar bulunamadık. Babamın vefat ettiği gece annem ve Şükran ablamız hastanedeydiler. Ben ve kardeşlerim Türkan, Nazmi, ve Asuman o zamanlar çok iyi görüştüğümüz Cengiz Aktürk'ler de kalmıştık. Ertesi gün Cengiz ve kardeşi Muhlis bağ evlerinin önünde beni oylarken uzun uzun çalan araba korna seslerini duyunca babamın vefatını anlamıştım. Çünkü genç yaşta ölen arkadaşım Okan Durmaz'ın tekneyle İskele 'ye getirilen babasının cenazesinin Van'a getirilmesinde babam bütün arabaların farlarını siyah bez kapattırıp yol boyunca korna çaldırmıştı. Kardeşlerimi alarak kalın tekerlekli Miele marka bisikletimle evimize geldiğimde babamın Garipler Mezarlığına gömüldüğünü öğrendim. Babamın defnedilmesinde bulunup hizmet etmek isterdim.
Babamın ölümü sonrasında çok büyük üzüntü ve yalnızlık yaşadık. Babam vefat ettikten sonra babamın 8-silindirli ve hidrolik sistemsiz frenli otomobili 2-3 yıl Büyük Caminin önündeki garajda kaldıktan sonra satıldı. 1992 yılında Van'ı ziyaretimizde o arabayı bulup satın almak için çok arattık. Otomobili bizden satın alan kişinin Muradiye'deki oğlundan öteye gidemedik çünkü babasının otomobili kime sattığını bilmiyordu.
Vanlı komşularınız, dostlarınız zorlu döneminizde yanınızda oldu mu?
Eskiden Van'da herkes birbirini tanıyordu. Bu yüzden yardımseverlik, güven, samimiyet vardı. Ben ilkokul 4. sınıfı daha yeni bitirmiştim babam Ağustos 1952'de vefat ettiğinde. Vefat sonrası ilk bayramda evimizin karşısında oturan komşularımız Ömer Selçuk ile Mahmut Doğan Beyler ilk bayram ziyaretini bizim eve yaptılar. Hüzün ve mutlulukla karışık duygular yaşadık. Bizdeki bayramlaşmadan sonra bana evin reisi artık sensin, birlikte komşuları gezeceğiz dediler. Beni yanlarına alarak ve büyük bir insan gibi değer vererek komşularımızı bayram kutlaması için gezdik.
Ailenin maddi manevi sorumluluğunu, dükkânın işlerini kim yürüttü?
Babamın vefattaziyesi bittikten sonra hüzünlü annem ağlamanın, yas tutmanın sorunlarımıza yardım etmeyeceğini söyleyerek bizlere yön verdi. Annem beni karşına alarak evin en büyük erkek çocuğu sensin, artık aile reisi olarak işlerle sen uğraşacaksın dedi. 11 yaşındaydım, Vanlı değiliz ve ne yapacağımızı da bilemiyorduk. Ama çok zor bir sürecin bizi beklediğinin farkındaydık. Elimizde az bir para kalmış ve kiralık evde oturuyorduk. Ne malımız ne mülkümüz vardı. Ama Van'da o zamanlar çok değerli, samimi dostluklar ve çevre desteği vardı. Ailece görüştüğümüz Kemal Kurdoğlu'nun 5 Yol'da bugünkü Ferit Melen Meydanı Hazreti Ömer Cami karşısındaki Dabbağoğlu parkının önünde, Çarşı Başında, Petrol Ofisi vardı. Annem evdeki 400 lira civarındaki parayı vererek beni Kemal Kurdoğlu'na gönderdi. Kemal beyin yanına gidip babamın dükkânında benzin satmak istediğimi söyledim. Güler yüzle niye olmasın dedi. O zamanlar Van'da sadece Kemal abinin Petrol Ofisi vardı. Benzin pompa istasyonu olmadığından benzin, gaz ve mazot 18 litrelik tenekelerle geliyordu. Kemal Bey sermayemin olup olmadığını sordu. Bende annemin bana verdiği parayı kendisine uzattım. Bu yetmez ama yarın 50 teneke benzin göndereceğini söyledi. Kemal Bey benzinin tenekesini 11 lira 25 kuruşa satmam gerektiğini ve teneke başına bana 25 kuruş kar yapacağımı ama bir şartı olduğunu söyledi. Şartı her akşam dükkânda kaç teneke benzin kaldığını ve kasadaki paraları kaydedip ona günlük hesap vermemdi. Bende her akşam Kemal beyin istediği gibi yaptım. Bunun üzerine annem babamın dükkânındaki malzemeleri çıkarmamı gelecek olan benzin tenekelerini oraya dizmemi söyledi. Annem güneş doğmadan açılan dükkânlara bereket geldiğini söyleyerek beni erkenden gönderirdi. Bende güneş doğmadan gidip dükkânı açardım. Dükkânı ve önündeki yolu sulayıp süpürdükten sonra Erek Dağına bakarak güneşin doğmasını beklerdim.
Hayatınızın dönüm noktasında önemli bir isim olan Kemal Kurdoğlu sizin için ne ifade ediyor?
Kemal Kurdoğlu'nun ailemize yaptığını o günlerde çocuk aklımla pek anlamamıştım. Ama yıllar sonra Kemal abinin kendi kazancından teneke başına bize 25 kuruş kar vererek bize destek olduğunu anladım çünkü tek satıcı onlardı. Benzin ihtiyacı olan Çarşı Başındaki benzinli kamyonlar bile destek olmak için benden almaya geliyorlardı çünkü şoförlerin cebindeki ehliyetlerde babam imzası ve anısı vardı. Biz daha sonra mazot, yağ da satmaya başladık. Kemal abi bana dürüst esnaflığı, helal para kazanmayı ve hayata tutunmayı öğretti. Ayrıca biz beşkardeşe ve anneme yardım yanında sonradan yanımıza gelen dayımın ticari hayatının şekillenmesine de önemli katkısı oldu. Babam vefat ettiğinde Dayım Karaköse'de amcalarının yanındaydı. Annem dayımı Van'a çağıralım bizim petrol işleriyle o ilgilensin sen de okuluna devam et dedi. Dayım benim başlattığım işi devam ettirmek için yanımıza geldi. Gazcı Osman olarak tanınan dayım Osman Tekin geldikten sonra ben okul dışında dayıma yardımcı olmaya, hesapları tutmaya devam ettim. Dayımın oğulları Celal, Mustafa ve Kemal Tekin halen Van'da babalarının mesleğini geliştirerek büyüterek başarıyla sürdürüyorlar.
(DEVAM EDECEK)