Başbakan Yıldırım son sözünü söyledi: Mülteci anlaşması...

Başbakan Binali Yıldırım, Avrupa'nın artık verdiği sözleri tutması gerektiğini belirterek, 'Mülteci anlaşması sonsuza kadar sürmeyecek, Avrupa kararını vermeli' diye konuştu.

Başbakan Binali Yıldırım İstanbul Sağlık Fuarı Kapanış Programı'na katıldı.

"İstedikleri kararı alsınlar"

Konuşmasında Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye kararını değerlendiren Başbakan Yıldırım, “Avrupa Birliği bir karar aldı. İki gün önce Avrupa Birliği Parlamentosunda milletvekilleri toplandılar Türkiye'ye müzakerelerin durdurulmasına karar verdiler. Bu karar bizim için hiç kıymeti harbiyesi yoktur. Kendi kendilerine gelin güvey oluyorlar. İstedikleri kadar karar alsınlar, biz aziz milletimiz ne karar alırsa biz ona boynumuz kıldan incedir. Onun dışındaki kararların bizim için önemi yoktur” ifadelerini kullandı.

"Milletimizin AB'ye azalmakta olan güven duygusu, daha da zedelenmiştir"

Avrupa'nın Türkiye konusunda objektif bakış açısından uzak olduğunu söyleyen Yıldırım, “Avrupa Parlamentosunun iki gün önce aldığı karar bunun örneği. Objektiflikten uzak bu kararın bir anlamı yok. Avrupa Parlamentosu bu kararla kendini küçük düşürmekten başka hiçbir iş yapmamıştır. Milletimiz AB'ye zaten azalmakta olan güven duygusunu daha da zedelemiştir. Birlik bu kararını siyasi basiretten, iyi niyetten uzak bir şekilde almıştır” diye konuştu.

"AB Türkiye ile mi, yoksa terör örgütleri ile mi işbirliği olacak, bunun kararını vermeli"

AB'ye terör konusunda eleştirilerde de bulunan Yıldırım, “AB Türkiye ile mi, yoksa Avrupa'da kol gezen terör örgütleri ile mi işbirliği içinde olacak bunun kararını vermelidir. Türk milleti bunu beklemekte. Her zaman ‘Avrupa güvenliği Türkiye'den geçiyor' diyeceksiniz, ondan sonra Türkiye'yi yıkmaya çalışan terör örgütleri ile kol kola gireceksiniz. Bunu kabul etmeyiz. Unutulmamalıdır ki Suriye ve Irak'ta yaşanan insanlık trajedisinden memleketlerini yurtlarını canlarını kurtarmak için terk eden mülteciler kucak açan ülke Türkiye'dir. Türkiye bu mültecilere sahip çıkmazsa o zaman Avrupa'nın halini siz bir görün. Macaristan'a Avusturya'ya 3-5 mülteci gitti milletin gözü önünde tekmelediniz. İnsanlık Türkiye'de. İnsanlığın ölmediği ülke Türkiye'dir. Avrupalı dostlarımız bilsin ki bu mültecilerle ilgili anlaşmamız, ilanihaye böyle devam edecek değildir. Türkiye anlaşmasına sözüne sadıktır. Bugüne kadar bunun aksi asla tahakkuk etmemiştir ama Avrupalı dostlarımızın da verdikleri sözün arkasında durmasını bekliyoruz. 53 senedir bu yollarda yürüyoruz. Niçin yürüyoruz. Daha güzel bir dünya için. Bu gayretler ortadayken Türkiye'ye ayar vermeye çalışmak vizyonsuzluktur. Öyle ümit ediyorum bu karar AB liderler zirvesinde dikkate alınmayacak ve yarım asrı geçen AB-Türkiye yolculuğunun zarar görmesine rıza göstermeyecek Avrupa'da vizyon sahibi hala liderler olduğun düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“79 milyon vatandaşımızın hepsi sağlık hizmetinden yararlanıyor”

“Doktorluk hakikaten çok asil bir hizmet” diyen Başbakan Yıldırım, doktorların sorumluluklarının büyük olduğunu belirterek, “İnsan hayatından daha önemli bir iş yok. Ama bir o kadar da sorumluluğu var. İnsanların sadece tedavi olması yetmiyor, onları mutlu etmeniz de lazım. Empati kurmanız lazım. Allah'a şükür günümüzde hekimlerimiz mekanik iş yapmıyorlar, hastalarımıza da yakınlarına da gereken ilgi ve alakayı gösteriyorlar. Bu nasıl böyle oldu, durup dururken olmadı. AK Parti iktidarı öncesini anlat bitmez. Biz gece 3'te Okmeydanı hastanesinde kuyruğa girip muayene için fiş aldığımız günleri hatırlıyoruz. Tıbbi tetkikler de yok, sırtına vuruyor parmağıyla, öksür diyor, hadi yürü. Bir kağıda bir şey yazıyor. Reçete bodrum kata iniyorsun orada eczacı 1 tanesi var 4 tanesi yok diyor. Böyle günlerden böyle günlere geldik. Allah'a şükür şimdi 79 milyon vatandaşımızın hepsi sağlık hizmetinden yararlanıyor. Sağlıktaki dönüşümü sıradan bir iş olarak görmeyelim. Vatandaşlarım şunu bilsin ki Türkiye'de AK Parti bir çok hizmete imza attı ama bunlardan iki tanesi hep zirvede oldu. Birisi sağlık, diğeri ulaşım. Vatandaşım memnuniyetini ölçtüğünüz zaman yüzde 70 üzerinde bu iki hizmet en üst sırada yer alıyor” ifadelerini kullandı.

“Sağlık olsun demekle sağlık olmuyor, gereğini yapmak lazım”

Başbakan Binali Yıldırım, “Bir iş olmadığı zaman sağlık olsun deriz. Nereden geldi diye merak ettim. Sağlık olsun demekle sağlık olmuyor. Gereğini yapmak lazım. Gereğini nasıl yapacağız. Güzel güzel hastanelerimiz olacak. Doktorlarımız olacak. Vatandaş gittiğinde her türlü hizmeti alacak. Bugün git, yarın gel olmayacak, insanca muamele görecek. Bütün bunlar bugün var. Bu da insanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesinin AK Parti iktidarında göz önüne aldığı en büyük prensipti. Bizim için olmazsa olmaz vatandaşımızın sağlık hizmetine ihtiyaç duyduğu zaman sıkıntı çekmeden kaliteli hizmeti almasıdır. Bunun için hiç ama hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Düşünün hep filmlerde görürdük. Bir yabancı başka ülkede başına bir iş geldi. Acil uçak gelir alır götürür. Bunlar niye bizim memleketimizde yok diye hayıflanırdık. Allah'a şükür şimdi hepsi var. Helikopterler var, kış şartlarında giden ambulanslarımız var, uçaklarımız var. Herhangi bir ülkede bir vatandaşımızın başına bir iş gelince alıp getiriyoruz. Şehirlerimizde acil müdahale icap eden konular varsa bunları halleder duruma geldik” diye konuştu.

“Doğu ve Güneydoğu'daki 23 ilimizin cazibe merkezi haline getirmek konusunda radikal teşvik tedbirleri aldık”

Toplantıya katılanlara seslenen Başbakan Yıldırım, “Bu sağlık fuarı 5 bin civarında katılımcı var. Bu kongrede benim katılımcılara söyleyeceğim en önemli iş şudur. Sağlık araç ve gereçleri, bunlar ileri teknolojiye sahip cihazlar. Bunlara ülke olarak büyük para veriyoruz. Son yıllarda sağlıkta dönüşümle beraber bu alanda da güzel işler yapılmaya başlandı. Belirli illerimizde sağlık kümelenmeleri oluştu. Samsun'da, Uşak'ta, İzmir'de, Ankara'da var. Bu sağlık kümelenme noktalarını Anadolu'nun doğusuna da yayacak çok önemli teşvik tedbirleri aldık. Doğu ve Güneydoğu'daki 23 ilimizin cazibe merkezi haline getirmek konusunda keskin, radikal teşvik tedbirleri aldık. Böylesine teşvik edici kararlar ki herhangi bir projeyi devlet yatırımcıyla oturacak, karşı karşıya konuşacak. İhtiyacına uygun olarak her türlü desteği verecek. Buna ürettiği ürünü satın alma da dahil. İlk yatırımda destek, işletmede destek, çalıştırdığı personelin maliyetinin azaltılmasında destek de dahil. Dolayısıyla değerli yatırımcılar artık istediğiniz ürünü Türkiye'de yapmak için önünüzde hiçbir mazeret kalmadı. İlk hedefimiz millileştirme ve yerlileştirme olmalı. Sürekli bizi bir takım finansal manipülasyonlarla zora düşürmeye çalışanlara vereceğimiz en güzel cevap, kendi kaynaklarımızı, kendi alın terimizi ve genç insan gücümüzü en iyi şekilde devreye sokmaktır. Biz üzerimize düşeni yaptık, bundan sonrası genç yatırımcılara kalıyor. Para ise para, destek ise destek. Her şey mümkün” dedi.

Vatandaşlara sunulan sağlık hizmetlerine dikkat çeken Yıldırım, “Sayın bakanımız yaşlılara bakım konusuna girdi. Belki genç nüfusumuzla övünüyoruz ama 10 sene sonra 65 yaş üzeri 8.5 milyon insanımız olacak. Bu vatandaşlarımızın bakım için şimdiden tedbirlerimizi almamız gerek. Halihazırda 315 bin vatandaşımıza evde düzenli sağlık hizmeti veriyoruz. Her ay kontrolleri yapılıyor, ölçümleri yapılıyor. Sosyal devlet olmanın, vatandaşına önem vermenin ölçüsü de budur. Bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Türkiye'deki sağlık sisteminin pek çok ülkede örnek olarak anlatılması bir fantezi değil. Bu 14 yıllık tecrübenin yansımasıdır” şeklinde konuştu.

“Eğitimden sonra en büyük bütçe sağlığa ayrıldı”

Eğitimden sonra en büyük bütçenin sağlığa ayrıldığını ifade eden Binali Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğitimin bütçesi 122.5 milyar lira. 12 kat arttırmışız. Sağlıkta da durum farklı değil. 7.5 milyar bütçe ile başladık, bugün 115 milyar lira ile eğitimden sonra en büyük bütçeyi sağlığa ayırdık. Sağlık her şeyin başında gelir. Kanuni Sultan Süleyman ne güzel söylemiş. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Sağlık olmayınca hiçbir şey olmuyor. En ufak bir nezle, grip olduğunuzda sağlığın ne kadar önemli olduğunu hatırlıyorsunuz. Biz istiyoruz ki son kerteye gelmeden sağlığımızın değerini bilelim. Onun için birinci kademe, ikinci kademe, üçüncü kademe sağlık hizmetleri var. Aile hekimliği var. .Bunları niye ihdas ettik, sebebi belli. Olaylar ilerlemesin, sağlıkla ilgili sorunlar büyümesin ve ikinci kademe sağlık merkezlerinde birikim olmasın. Sağlık aynen kalp atışları gibi takip edilsin. Buna mutlaka daha fazla önem göstermemiz lazım. Koruyucu sağlık hizmetlerini, tedavi amaçlı sağlık hizmetlerine göre daha fazla önemsememiz gerekiyor. Sağlıkta yerli üretim, millileştirme çok önemli. Bugün bununla ilgili yapılabilecek her türlü girişim için hükümetimiz gerekli tedbirleri almış, altyapıyı hazırlamıştır. Biz her şeyi yapabiliriz. Gelişmiş ülkelerde ne varsa daha iyisini bu ülke insanı rahatlıkla yapar. Bunu daha önce gösterdi. Şimdi yavaş yavaş ‘efendim Türkiye'ye filanca işin ambargosunu mu koysak' gibi modası geçmiş bazı laflar duymaya başlıyoruz. Buradan açıkça söylüyorum. Bu milleti kısıtlamalarla, yasaklamalarla terbiye edeceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu ülke istiklali için asla değerlerinden taviz vermez.”

Bakmadan Geçme