BEDENİMİZİN SULTANI: KALP
E. İl Müftüsü Nimetullah Arvas yazdı...
EfendimizAleyhisselam dikkat edin 'İnsanın bedeninde bir et parçası vardır.
O düzelirse beden düzelir o bozulursa beden bozulur dikkat edin işte o kalptir.' Buyurmuştur.
Kur'anı kerimde kalpten ve kalbin eş anlamlısı olan kelimelerle kalbin özeliklerini bize bildirmektedir. Efendimiz Aleyhisselamise kalp ile ilgili çeşitli yönleriyle hadisi şeriflerle izah etmişlerdir.Bütün iyilik ve kötülüklerin tabiri caizse merkezi kalptir. İman kalple ilgili olduğu gibi şirkte kalple ilgilidir.
İslami kaynaklardan kalbi ibadetlerden ve kalbi amellerden genişçe söz edilmektedir.
Bundan dolayıdır ki kalbin ıslahı için çok yöntemler tespit etmişlerdir. Kötülüklerden arınan arındırılmış kalbe Kalb-i Selim arındırılmamış kalbe ise Kalb-i Sakim (hasta)denilmiştir.
Gazali hazretleri kalbimizin diğer organlara hükmetmesini şu şekilde beyan etmiştir: Allah-u Telanın kalplerde, ruhlarda ve diğer alemlerde hakikatlerini ve sayılarını kendisinden başka kimsenin bilmediği pek çok askerleri vardır. Kalbin ise iki askeri vardır. Bunlardan biri gözle görülür. Diğeri ise gözle görülmez. Kalp bir hükümdar, askerleri ise hizmetçi ve yardımcı hükmündedir. Göz ile görülen askerler el, ayak, göz, kulak, dil ve diğer azalardır. Bu azalarda kalp dilediği gibi tasarruf eder. Mesela göze açılmakla, ayağa adımını atmakla emrettiği zaman, bunlar asla karşı gelemez ve hemen kabin emrini yerine getirirler.
Gözle görülmeyen askerlere gelince; Gazali, kalbin gözle görülmeyen askerinin şehvet ve gazab olduğunu açıkladıktan sonra, şehvetle gazabın işlevlerini de şu şekilde izah ediyor: Dünya ahiretin ekeneği, tarlası ve ziraatgahıdır. Hidayet menzillerinden bir konaklama yeridir. İnsan burada azığını almak mecburiyetindedir. Bedeni ise, onu bu aleme ulaştıran bir binitidir. İnsan bedenini korumak zorundadır. Bedenin korunması, besin vesaire gibi muhtaç olduğu maddeleri ona ulaştırmak ve kendisine zarar veren şeyleri bedeninden uzaklaştırmakla mümkündür. Bedenin muhtaç olduğu gıdayı temin için arzu ve isteklere, tehlikeli şeyleri def için de gazab ve hiddete ihtiyaç vardır. Bu açıdan bakıldığında kalbin bedende hem görünen hem de görülmeyen azalarla ilişkisi vardır.
İnsanlar sahip oldukları kalp bakımından da üç sınıfa ayrılır.
1- Kalbi hayvanlarınki gibi olan insanlar. Bunlar Kur'nın 'kalpleri vardır, anlamıyorlar' diye işaret ettiği sınıftır.
2- Bedenleri insan bedeni fakat ruhları şeytan ruhu olan insanlar.
3- Allahın gölgesi dışında hiçbir gölgenin olmadığı kıyamet gününde Allahın gölgesinde gölgelenenlerin kalbi.
Kalbin bütün azalarla ilişkisi olduğu gibi akılla da ilişkisi vardır. Kalp manevi duyguların kumandanı ve imanın mahallidir. Akıl ise, düşünme, anlama ve bilme kabiliyeti, fehim, kavrayış ve zeka, hafıza kuvveti ve manevi görüş gücü demektir. Akıl ruhun dış olaylardaki gözüdür. Olaylar arasında irtibat kurma, akıl erdirme ve düşünme burada meydana gelir. Akıl beş duyudan gelen bilgileri kendi süzgecinden geçirir, potasında yoğurur, eritir, döküman haline getirir ve kalbe gönderir. Kalp tasdik ederse bu taslak bilgiler, ilme ve doğru bilgiye dönüşür. Bu manada akıl ile kalp bir bütün olarak çalışırlar, omuz omuza hareket ederler ve birlikte işlem yaparlar. Yani akıl ile kalp insan ruhunun bilgi işlem dairesidir.
İşitme kulağın bir özelliği olduğu gibi, akletme de kalbin bir özelliğidir. Bununla birlikte hisse ve gıdası hikmet ve tefekkür olan akıl ile, hisse ve gıdası ilahi aşk ve onun zikrinden meydana gelen nurlar olan kalbin fonksiyonları birbirinden farklıdır.
Aklın konusu görünen fizik lemiyken, kalbin ilgi alanı fizik ötesi lemdir. Kalbin uysallığına karşı akıl itirazcı ve kimi zaman serkeştir. Akıl imani konularda dahi sürekli bir sorgulama içinde olması yanında, kalp uysallık içinde derin bir bağlılık gösterir. Esas itibariyle iman da bir teslimiyet ve boyun eğmedir.
Ebu TalibMekki (386-1006) de aklı, kalbin manevi destekçilerinden biridir, diye tarif ettikten sonra kalbin tam kapasiteyle çalışabilmesi için ilim ve imana da sahip olması gerektiğini dikkatleri celb eden bir tasvirle dile getiriyor. Kalp manevi desteklerle kuvvet bulması konusunda lambaya benzer. Akıl kandil durumunda, ilim de zeytinyağı konumundadır. Lambanın fitili de imana benzer ki, ışığın ortaya çıkması ve devam etmesi için iman temel ihtiyaçtır.
Kalp ile aklın işlevleri bazen birbirine karıştırılır. Halbuki her ikisi de ışık verdiği halde, kalbin verdiği ışık güneş ışığı gibidir; aklın ışığı ise, lamba ışığı gibidir. Her ikisi de ışıktır ancak kalbin ışığı süreklidir ve doğrudan ilahi kaynaktan gelir. Akıl kişiden kişiye farklılık gösterdiği gibi çalışma ve tecrübe ile zaman içinde değişebilir.
İlk dönem Mutasavvıflar kalbi iki şekilde değerlendirmişlerdir.
1 Ahirete ve kişiyi ebedi saadete mutluluğa yönlendiren akıl buna Akli Meaddenilmiştir.
2 sadece geçici olan dünya ve dünya zevkleri için çaba sarf eden buna 'da Akli Meaş denilmiştir.
Kalbimizi manevi hastalıklardan korumak için ilacını nereden aramalıyız.
Hiç şüphesiz Kur'anı kerim ve Muhammedi ahlakın medresesinden bulmalıyız.
Cumanız mübarek olsun.