Begonvilli sokaklar
Dünyanın en lezzetli satsuma mandalinasının yetiştiği Gümüldür'e yaklaştığımda önce burnuma mandalina çiçeği kokusu gelir ve hemen ardından kendimi, yeşille mavinin buluştuğu adeta ufuk çizgisi kıvamındaki döne döne indiğimiz yolda bulurum.
Dünyanın en lezzetli satsuma mandalinasının yetiştiği Gümüldür'e yaklaştığımda önce burnuma mandalina çiçeği kokusu gelir ve hemen ardından kendimi, yeşille mavinin buluştuğu adeta ufuk çizgisi kıvamındaki döne döne indiğimiz yolda bulurum.
Yılan gibi kıvrılan yollar altınızdan kayıp giderken, ansızın sizi yeşil ve mavinin kucaklaştığı eşsiz doğanın kucağına bırakıverir.
Gümüldürün merkezine girdiğinizde sizi mandalina bahçeleri karşılar. Kumu ve denizi de tıpkı yazlıkçısı gibi sıcacıktır ve İnsanın yüzünü gülümseten bir atmosferi vardır.
Kumsalını sevdiğim kadar, bu şirin beldeyi yaren tepesinden kuşbakışı seyretmeyi de çok seviyorum. Bütün şairler konuşlanmalı bu tepeye ve aklına gelen kelimeleri dökmeli kâğıda diye içimden geçirdiğim çok olmuştur. Yeşil ve mavinin kucaklaşmasını mısralarda mandalina çiçeği kokusunda anlatmalıdırlar.
Bu şirin beldenin denizi, kumu gibi sokağı da kendine has güzelliktedir ve buradan uzaklaşınca en çok bir ucu denize ulaşan begonvilli sokaklarını özlüyorum.
Bize en yakın, en güvenilir yaşam alanlarımız sokaklarımız; çocukluğumuzun ilk kamusal alanı, hayatımıza bir sosyolojik koroyla dâhil olan, yaşamımız boyunca sesini duymasak endişelendiğimiz, duyduğumuzda bir şekilde ya izleyerek ya da karşılık vererek eşlik ettiğimiz can bulduğumuz yer.
Sokağa akan canlı bir hayatın aktörleri ve sokağın ruhunu her daim pencerelerimizden evlerimize kadar taşıyan bu ses yani sokağın sesleri bizi her halükarda sokağa dahil ediyor. Ne kadar sokağımızı değiştirsek de o sokağa hep sadık kalıyoruz ve İçindeki hareketliliğe ister istemez dahil oluyoruz.
Yeni yapıların her geçen gün arttığı bu şirin beldede varoş mahallesi olarak tabir edilen, çoğunun göçmen olduğu, kısıtlı bütçelerle tatil yapan insanların her yıl bir araya geldiği bir sokak var ki adı deniz sokak. Ama ben ona Şeker Sokak adını koydum. Bana her geçişimde eski Türk filmlerindeki o sıcak, yardım sever, komşuluk ilişkileri kuvvetli insanların mahalleli dayanışmasını anımsatıyor.
Sokağa eski yapılı tek katlı bitişik nizamlı evler sağlı, sollu odalar şeklinde sıralanmış, evlerin karşısında mangal yakmak için ayrılmış bahçeler yer almaktadır.
Sıralanan zakkum ağaçlarının beyaz, pembe çiçekleri iğde ağaçlarının dallarını adeta taçlandırmış, Akasya ve selvi ağaçları ise güçlü bir birlikteliğin yolunu bize anlatır gibiler.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ