Beyaz Altın

Çoğu kez "tuzdan kaçının,tuz yasak "gibi söylemlere maruz kalırız .Yerine ve rahatsızlığına göre bu doğrudur da…Ama ben bu yazıda daha önce tuz hakkında okuduğum ,duyduğum ve zihnimde yer eden yönlerini harmanlayıp sunmak istedim.

Tuzlu bir tarihe göz kırptığımızda ,geçmiş dönemin konuk severliğinin bir ifadesi olmuştur;"ikram edilen tuz"..

Hatta "tuzla buz olayım ki",uluslararası ticari ürünlerden biri olarak,sık sık para yerine,yani bir değişim aracı olarak kullanılmıştır.Demem o ki tarihin tozlu sayfalarına bakıldığında tuza sahip olanların en büyük zenginliğe sahip olduğu görülür.

Tuz için Homer kardeş,"kutsal bir madde" demiş.Neden olmasın ki? İnsanların beslenme amacıyla düzenli olarak tükettiği başka maden var mı?

Bizim gençlik hülyalı,belki kamyon arkası sözlerden birini söyleyip:"Şekerden evimiz,tuzdan hayallerimiz vardı.Ne yazık ki dün yağmur yağdı." deyip "Beyaz Altın" serüvenimize devam edelim.

Hatırlar mısınız bu repliği?:"Akar, akar, akar"…Ama aslında böyle tuz olmaz…Çirkin olsun da bizim olsun.Durdukça topaklanan,kristalleri fabrikadan çıkmışçasına aynı irilikte olmayan ve tuzluktan öyle kolayca akmayan tuzun "doğal" olduğunu söylemek mümkün…

Tuzun önemini Şeyh Galip dizeleriyle pekiştirmek isterim:

"Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen

Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen."

Diğer bir deyişle :Kainatta ne varsa ,aynı oranda insanda da vardır.İnsan vücudunda hücre dışındaki tuz oranı,okyanustaki su/ tuz oranına çok yakındır.

Sıkı durun,tuzun tarihinden zenginlik emareleri geliyor. Manas Destanı'nda tuz zenginlik ifade eder.Kutadgu Bilig'de cömertlik ve misafirperverlik için tuz ile ilgili birçok ifadeye yer verildiği görülmektedir.Kadı Burhanettin Divanında ,Yunus Emre şiirlerinde tuza ilişkin ifadelere sıkça rastlanmaktadır.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ