Beyrut patlaması Türkiye İsrail ilişkilerini nasıl etkiler

Hasan Oktay

Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta ikinci Dünya Savaşı'ndaki hiroşima faciası gibi bir patlama meydana geldi. Beyrut Valisi olay yerinde gözyaşları içinde inceleme yaparken bu açıklamayı yaptı çaresizlik içinde. Hizbullah'ın işlettiği Beyrut Limanı'ndaki depolarda kimyasal malzemelerin bulunduğu bölümde Hiroşima saldırısını hatırlatan bir patlama gerçekleşti. Limanın etrafındaki mahallelerde oturan Hristiyan gruplar saldırı karşısında dehşete kapıldılar. Yüzlerce ölü en az 5 bin yaralı ve nerdeyse Beyrut'ta kırılmadık cam kalmadı.

Patlama sesinin Kıbrıs'tan bile duyulduğu iddia edilmektedir Hizbullah'ın işlettiği liman depolarının birinde yanıcı ve patlayıcı maddelerin olduğu ve bu depoların kazaen patladığı iddia edilmekle beraber patlamadan birkaç saniye önce füzeye benzer bir cismin patlayıcı madde ambarlarına çarptığı iddia edilmektedir. ABD başkanı Trump ise yaptığı açıklamada bir saldırıdan bahsetmektedir. Trump, ‘‘Bazı generallerimiz bunun sanayi patlaması tarzı bir durum olamayacağı görüşünde. Şu aşamada onlar da çok iyi bilmeseler de durum böyle görünüyor'' ifadelerini kullandı. Akdeniz'deki gelişmeler dikkate alındığında bu saldırının İsrail saldırısı olabileceği şüphesini artırmaktadır. Son günlerde İran'a karşı özellikle başkent Tahran'da meydana gelen şüpheli patlamalar gibi Lübnan'daki patlamada aynı amac ve hedef doğrultusunda İsrail tarafından yaptırıldığı veya yapıldığı görüşü ön plana çıkmakta.

İsrail'in amacı Kasım Süleymani'nin öldürülmesinden sonra Orta Doğu‘da İran'a ait tüm askeri noktaları bu şekilde bombalayarak İran'ı bölgeden çekilmeye zorlama yönündedir. Bununla birlikte Lübnan'da Hizbullah'ın etkisini ve dolayısıyla iran'ın etkisini sıfıra indirecek olan İsrail Doğu Akdeniz'de verilen enerji kavgasında Bir adım daha öne çıkmak istiyor. Patlama meydana geldikten kısa bir süre sonra olayı İŞİD adlı terör örgütünün üstlenmesi hedef saptırmak için yapıldığı iddia edilmektedir. Eğer bu örgüt patlamayı gerçekleştirmiş ise başta Suriye olmak üzere Irak'ta ciddi anlamda bir İŞİD Hizbullah kavgasına sahne olacak gibi gözükmektedir. Lübnan Türkiye'nin doğu Akdeniz enerji politikaları açısından oldukça önemli bir noktadadır. Bu anlamda Türkiye'nin tercih edebileceği üç devletten biridir.

Mısır İsrail ve Lübnan Türkiye'nin bölgede hareket etmesi gereken devletler olarak ifade edilmektedir. Bu şekilde yıllardır istikrarsızlık ve hükümet krizleri ile boğuşan Lübnan devredışı kalmış oldu. Mısır'ın ise Türkiye ile yakın bir gelecekte herhangi bir ittifak veya anlaşma zemininde buluşması mümkün gözükmemektedir. Geriye bir tek İsrail kalmaktadır. Bu stratejik gelişme Eylemi İsrail'in yaptığı ve ya yaptırdığı şüphesini artırmakta olup eylemi İŞİD'in Üstlenmesi ise ister istemez Türkiye ile İsrail'in işbirliğini gündeme getirecektir. İŞİD'i destekleyen bir kısım Arap Devletlerine karşı bu patlama yeni ittifaklar doğuracak ve başta Doğu Akdeniz olmak üzere Ortadoğu yeniden ama bu sefer daha gerçekçi bir şekilde gündeme gelecek. Son günlerde Türkiye Rusya ilişkilerinde meydana gelen zikzaklı olumsuz gelişmeler ve Putin sonrası Rusya'nın geleceğinin belirsiz olması Doğu Akdeniz'de Türkiye İsrail işbirliğini daha belirgin bir şekilde ön plana çıkaracak gibi gözükmektedir.

Fatih Sultan Mehmet dayıları Bizans'ın mirasını tevarüs yolu ile elde etmek yerine dayılarını öldürerek elde etme yöntemini seçince çok değil 39 yıl sonra Oğlu 2. Beyazıd Yahudiler ile ittifak yapmak zorunda kalmıştı. İstanbul'un fethi Rusları harekete geçirmiş ve 500 yıllık Türk Rus savaşı böylece başlamış oluyordu. Ayasofya'nın ibadete açılması sonrası gelişen olaylar Türkiye İsrail ittifakını doğuracak mı yoksa Ruslar yeniden Bizans varisi olarak Türklerle savaşacak mı merakla bekliyoruz.

Bakmadan Geçme