BİNALAR DEPREME HAZIR DEĞİL!
Vansesi
Deprem gerçeğini bundan 14 yıl önce Marmara Depremi ile bir kez daha hatırlamış olan Türkiye’de mevcut binalara bakıldığında durum pek de iç açıcı değil. Yüzölçümünün yüzde 92'si deprem kuşağında bulunan ve nüfusunun yüzde 95'i deprem tehdidi altında yaşayan ülkemizde 18 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 67’si ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ı 20 yaş üzeri konutlardan oluşuyor. Ayrıca konutların yüzde 45’i oturulamaz durumda, 6,5 milyon konutun acilen yenilenmesi gerekiyor. Yapı Denetim Yasası’ndaki değişiklik ve kentsel dönüşüm ise bu konudaki sevindirici gelişmelerden... 17 Ağustos Marmara Depremi ve 2011 Van depremindeki acıları tekrar tekrar yaşamamak için tüketicilerin de bilinçli olması ve binalarının deprem güvenliğini sorgulaması şart.
Yakın geçmişimizdeki en şiddetli deprem olan 17 Ağustos 1999 depreminin 14’üncü yıl dönümünde vatandaşlara, inşaat sektörüne ve kamu otoritelerine seslenen Çukurova Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Cafer Kara, “Deprem denildiğinde halkımızın gözünde maalesef yıkılmış binalar canlanıyor. Oysa binalarımız depreme dayanıklı, Deprem Yönetmeliği’ne uygun inşa edilmiş olsa böyle üzücü tablolarla karşılaşmayacağız. Bu konuda Japonya bize en güzel örneklerden biri… 99’da yaşadığımız deprem 7,5 şiddetindeydi ve maalesef yıkılan binalar yüzünden ciddi kayıplar verdik. Geçen yıl Japonya’da yaşanan depremin şiddeti ise 9 ve o depremde binalar sapasağlam ayakta kaldı. İnsanlar binalardan değil, çoğunlukla tsunamiden zarar gördü.” dedi.
Acıları azaltmak için dayanıklı yapılar inşa etmek ve toplumu eğitmek şart!
Ülkemizde 81 ilin 55’inin Birinci Derece Deprem Bölgesi’nde bulunmasına karşın Yapı Denetim Yasası’nın 2011 yılına kadar sadece 19 ili kapsadığını hatırlatan Kara, yakın zamana kadar mühendislik, mimarlık hizmetlerine gereken önemin verilmemesinin deprem önlemlerinin ülkemizdeki yetersizliğini ortaya koyduğunu vurguladı. Kara, depremlerin oluşturacağı hasarları azaltmanın en etkin iki yolunun depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve toplumu depreme karşı eğitmek olduğunu vurguladı.
Yeni binaları tercih edin, estetikten çok statiği sorgulayın
Marmara depreminin hem sektördeki standartları hem de tüketicilerin bilinç düzeyini artırdığını söyleyen Kara, tüketicileri estetik değerlerden çok statik değerleri sorgulamaları gerektiği konusunda uyardı. Ortalama bina ömrünün 50 yıl olduğunu ifade eden Kara, mümkün olduğu kadar yeni binaların tercih edilmesi gerektiğini de vurguladı.
Yapı denetimi sağlıklı işlemeli…
“Yapı güvenliğini sağlamak yapıların üretim sürecinde doğru bir mühendislik hizmetiyle başlar. Zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmeti yapıların güvenli olmasının en önemli teminatıdır.” diyen Kara, yapı denetiminin sağlıklı işlemesinin önemine dikkat çekti.
Kentsel dönüşüm; kapsamlı, planlı, sağlıklı yaşam alanlarına dönüşüm olmalı
Kentsel dönüşümün deprem gerçeği ile yaşayan Türkiye’de çok önemli bir adım olduğunu vurgulayan Kara, “Ancak kentsel dönüşüm, dar kapsamlı ve parselinde bina bazında dönüşüm olarak algılanmamalı. Yerinde imar artışıyla yapılmaya çalışılan kentsel dönüşüm başarısız olur. Kentleri uzun vadede geri dönüşü mümkün olmayan hatalara sürüklememek için kentsel dönüşüm; yolu, altyapısı, yeşil alanı ile daha kapsamlı, planlı ve sağlıklı yaşam alanlarına dönüşüm olarak ele alınmalı. Ayrıca devlet ve yerel yönetimler daha etkili ve yönlendirici rol oynamalı.” diye konuştu. vanhaber,van,haber,vanhaber Deprem,Marmara Depremi,malzeme,kalite,parsel,kentsel dönüşüm,17 Ağustos,bina
Deprem gerçeğini bundan 14 yıl önce Marmara Depremi ile bir kez daha hatırlamış olan Türkiye’de mevcut binalara bakıldığında durum pek de iç açıcı değil. Yüzölçümünün yüzde 92'si deprem kuşağında bulunan ve nüfusunun yüzde 95'i deprem tehdidi altında yaşayan ülkemizde 18 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 67’si ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ı 20 yaş üzeri konutlardan oluşuyor. Ayrıca konutların yüzde 45’i oturulamaz durumda, 6,5 milyon konutun acilen yenilenmesi gerekiyor. Yapı Denetim Yasası’ndaki değişiklik ve kentsel dönüşüm ise bu konudaki sevindirici gelişmelerden... 17 Ağustos Marmara Depremi ve 2011 Van depremindeki acıları tekrar tekrar yaşamamak için tüketicilerin de bilinçli olması ve binalarının deprem güvenliğini sorgulaması şart.
Yakın geçmişimizdeki en şiddetli deprem olan 17 Ağustos 1999 depreminin 14’üncü yıl dönümünde vatandaşlara, inşaat sektörüne ve kamu otoritelerine seslenen Çukurova Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Cafer Kara, “Deprem denildiğinde halkımızın gözünde maalesef yıkılmış binalar canlanıyor. Oysa binalarımız depreme dayanıklı, Deprem Yönetmeliği’ne uygun inşa edilmiş olsa böyle üzücü tablolarla karşılaşmayacağız. Bu konuda Japonya bize en güzel örneklerden biri… 99’da yaşadığımız deprem 7,5 şiddetindeydi ve maalesef yıkılan binalar yüzünden ciddi kayıplar verdik. Geçen yıl Japonya’da yaşanan depremin şiddeti ise 9 ve o depremde binalar sapasağlam ayakta kaldı. İnsanlar binalardan değil, çoğunlukla tsunamiden zarar gördü.” dedi.
Acıları azaltmak için dayanıklı yapılar inşa etmek ve toplumu eğitmek şart!
Ülkemizde 81 ilin 55’inin Birinci Derece Deprem Bölgesi’nde bulunmasına karşın Yapı Denetim Yasası’nın 2011 yılına kadar sadece 19 ili kapsadığını hatırlatan Kara, yakın zamana kadar mühendislik, mimarlık hizmetlerine gereken önemin verilmemesinin deprem önlemlerinin ülkemizdeki yetersizliğini ortaya koyduğunu vurguladı. Kara, depremlerin oluşturacağı hasarları azaltmanın en etkin iki yolunun depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve toplumu depreme karşı eğitmek olduğunu vurguladı.
Yeni binaları tercih edin, estetikten çok statiği sorgulayın
Marmara depreminin hem sektördeki standartları hem de tüketicilerin bilinç düzeyini artırdığını söyleyen Kara, tüketicileri estetik değerlerden çok statik değerleri sorgulamaları gerektiği konusunda uyardı. Ortalama bina ömrünün 50 yıl olduğunu ifade eden Kara, mümkün olduğu kadar yeni binaların tercih edilmesi gerektiğini de vurguladı.
Yapı denetimi sağlıklı işlemeli…
“Yapı güvenliğini sağlamak yapıların üretim sürecinde doğru bir mühendislik hizmetiyle başlar. Zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmeti yapıların güvenli olmasının en önemli teminatıdır.” diyen Kara, yapı denetiminin sağlıklı işlemesinin önemine dikkat çekti.
Kentsel dönüşüm; kapsamlı, planlı, sağlıklı yaşam alanlarına dönüşüm olmalı
Kentsel dönüşümün deprem gerçeği ile yaşayan Türkiye’de çok önemli bir adım olduğunu vurgulayan Kara, “Ancak kentsel dönüşüm, dar kapsamlı ve parselinde bina bazında dönüşüm olarak algılanmamalı. Yerinde imar artışıyla yapılmaya çalışılan kentsel dönüşüm başarısız olur. Kentleri uzun vadede geri dönüşü mümkün olmayan hatalara sürüklememek için kentsel dönüşüm; yolu, altyapısı, yeşil alanı ile daha kapsamlı, planlı ve sağlıklı yaşam alanlarına dönüşüm olarak ele alınmalı. Ayrıca devlet ve yerel yönetimler daha etkili ve yönlendirici rol oynamalı.” diye konuştu. vanhaber,van,haber,vanhaber Deprem,Marmara Depremi,malzeme,kalite,parsel,kentsel dönüşüm,17 Ağustos,bina