Bir Amazon Kadınının Günlüğü
Annem hep hayran hayran bakardı gözlerime. Gözlerimin tıpkı gökyüzü gibi masmavi, saçlarımın ise Karadeniz gibi dalgalı olduğunu söylerdi. Bazen parmaklarını tarak gibi yapıp kumral saçlarımı itina ile tararken bazen de elini hafifçe sağ göğsüme koyarak yarama bakardı.
Annem hep hayran hayran bakardı gözlerime. Gözlerimin tıpkı gökyüzü gibi masmavi, saçlarımın ise Karadeniz gibi dalgalı olduğunu söylerdi. Bazen parmaklarını tarak gibi yapıp kumral saçlarımı itina ile tararken bazen de elini hafifçe sağ göğsüme koyarak yarama bakardı.
Ne yalan söyleyeyim; o günü hatırlamak dahi istemiyorum. Çok ama çok korkmuştum. Bir amazon kızı korkmamalı ama korkmuştum işte. Hatta sağ göğsüm alınmasın diye kaçmaya bile teşebbüs etmiştim. Ancak Kraliçe Penthesilea'nın koyduğu kurallara kim karşı gelebilirdi ki?..Göğsüm alınırken çaresizce anneme bakmıştım. Annemi ilk kez o gün ağlarken görmüştüm.
Ağzıma sıkıştırılan ağaç parçasını saatlerce sıkmış, dayanmaya çalışmıştım. Göğsüm alınırken hiç ağlamamış, daha doğrusu ağlayamamıştım. Duyduğum acı ile kendimi o kadar çok sıkmıştım ki adeta kaskatı kesilmiştim. Öyle ki; gözyaşlarım bile katılaşmıştı. Ağlamadığım için herkes tebrik ediyor, nihayet benim de bir amazon kadını olduğumu söylüyordu. Söylenenlere bakılırsa atıma her şekilde binebilecek kadar iyi bir binici olacak, kusursuz ok atacak ve kabilemize yaklaşan erkeklerin canına okuyacaktım.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ