BİR BAYRAM ÜÇ HÜZÜN
Bu 23 Nisan'da iki hatta üç kere hüzünlüyüm.
Öncelikle depremin güzel şehrimizi sarsması, depremden önceki asayiş problemleri ve yaşanan büyük göç, insanın içini bir akrabasını kaybetmiş gibi sızlatıyor.
Sonra bir yandan memleketim Burdur'un, YGS sınavında birinci gelmiş olmasına seviniyorum ama öte yandan ikinci memleketim Van, istenen başarıyı gösterememiş olmasına üzülüyorum. İnsan iki arada bir derede kalıyor. Benim şehirlerim arasındaki bu derin fark, gerçekten üzücü.
Van'ın gözleri çakmak çakmak, hepsi yurdun dağlarındaki gelincikler gibi allı beyazlı çocuklarına biraz Burdur'dan bahsetmek istiyorum.
Sevgili Van Evltları,
Sanmayınız ki Akdeniz'in batısındaki, bu kadim şehir, sizinkinden çok farklıdır. Köylerinin yolları sizinkilere benzer. Buzun parmakları onların da asfaltlarını çatlatır, patlatır. Gevenlerinin rengi sizinkilerin aynısıdır. Ağaçsız yamaçları ya bembeyaz kille veya kırık dökük kayalarla kaplıdır.
Bölgesindeki en büyük ikinci göl olan Burdur Gölü, kurumak üzeredir. Dünyanın sayılı mağaralarından İnsuyu'nun içindeki yer altı gölleri kuruyalı neredeyse yirmi yıl oluyor.
Orada da çocuklar köyden köye taşınıp duruyor, biliyor muydunuz? Benim köyüm artık belde değil galiba, çünkü özellikle Denizli'ye aşırı göç verdi.
Yazın güneş öyle kavurucudur ki baharın ne zaman geldiğini anlayamadan bütün otların kuruyuverdiğini görürsünüz. Şehrin güneyindeki Seccade Tepesi'nden aşağı killi tozlar savrulur. Şehrin içinden, ancak baharlarda coşan, cılız mı cılız Tabakhane Deresi geçer
Rahmetli babam, on dördünde, köyden okumak için çıkan ilk çocukmuş…
Bunları niye anlattım?
Sanmayın ki Van bu yurdun dışında bir yerdir. Sanmayın ki soğuk yalnız sizin ellerinizi çatlatır. Sanmayın ki orada öğretmenlerimiz köylerimize kolayca ulaşır…
Bilin ki yokluk bu yurdun ortak malıdır. Bilin ki Burdur'da da çocuklar, bugün süt sağmaktan, ot biçmekten, kerpiç karmaktan çatlamış elleriyle aynı bayrakları sallayacaktır.
O yüzden… Asla kendinizi terk edilmiş, itilmiş hissetmeyiniz. Hepiniz keskin zeknız, yurt sevginiz ve sıcacık gönüllerinizle bu yurdun çiçeklerisiniz.
Yalnızca kendinize ve yurdunuza inanınız. Köylerinize gelen öğretmenlerinizin, doktorlarınızın, hepsinin, sizin gibi yetiştiğini unutmayınız. Size bu yurdu emanet eden, bayramınızı hediye eden atamız Atatürk'ün de tarlalarda, bağlarda çalıştığını, yokluk çektiğini hep hatırlayınız.
Bayramlar özellikle böyle günlerde bayramdır. Bayramlar, ulusça yokluğa, yoksulluğa karşı dimdik durmanın zamanlarıdır. Sizler Van'ı kurtarmak için hayatlarını veren yüz yirmi çocuğun torunlarısınız! Yılmayınız, yıkılmayınız! Bugün her biriniz birer bayrak olup çiçekler gibi açın! Bugün yepyeni bir ümitle, yepyeni bir inançla yeniden ayağa kalkınız! Bu gün, gözlerinde çocuk gülüşünün parlaklığıyla göklerden sizi seyreden Atatürk'le gururlanın! Bayramınız kutlu olsun! VAN HABER VANSESİ
Öncelikle depremin güzel şehrimizi sarsması, depremden önceki asayiş problemleri ve yaşanan büyük göç, insanın içini bir akrabasını kaybetmiş gibi sızlatıyor.
Sonra bir yandan memleketim Burdur'un, YGS sınavında birinci gelmiş olmasına seviniyorum ama öte yandan ikinci memleketim Van, istenen başarıyı gösterememiş olmasına üzülüyorum. İnsan iki arada bir derede kalıyor. Benim şehirlerim arasındaki bu derin fark, gerçekten üzücü.
Van'ın gözleri çakmak çakmak, hepsi yurdun dağlarındaki gelincikler gibi allı beyazlı çocuklarına biraz Burdur'dan bahsetmek istiyorum.
Sevgili Van Evltları,
Sanmayınız ki Akdeniz'in batısındaki, bu kadim şehir, sizinkinden çok farklıdır. Köylerinin yolları sizinkilere benzer. Buzun parmakları onların da asfaltlarını çatlatır, patlatır. Gevenlerinin rengi sizinkilerin aynısıdır. Ağaçsız yamaçları ya bembeyaz kille veya kırık dökük kayalarla kaplıdır.
Bölgesindeki en büyük ikinci göl olan Burdur Gölü, kurumak üzeredir. Dünyanın sayılı mağaralarından İnsuyu'nun içindeki yer altı gölleri kuruyalı neredeyse yirmi yıl oluyor.
Orada da çocuklar köyden köye taşınıp duruyor, biliyor muydunuz? Benim köyüm artık belde değil galiba, çünkü özellikle Denizli'ye aşırı göç verdi.
Yazın güneş öyle kavurucudur ki baharın ne zaman geldiğini anlayamadan bütün otların kuruyuverdiğini görürsünüz. Şehrin güneyindeki Seccade Tepesi'nden aşağı killi tozlar savrulur. Şehrin içinden, ancak baharlarda coşan, cılız mı cılız Tabakhane Deresi geçer
Rahmetli babam, on dördünde, köyden okumak için çıkan ilk çocukmuş…
Bunları niye anlattım?
Sanmayın ki Van bu yurdun dışında bir yerdir. Sanmayın ki soğuk yalnız sizin ellerinizi çatlatır. Sanmayın ki orada öğretmenlerimiz köylerimize kolayca ulaşır…
Bilin ki yokluk bu yurdun ortak malıdır. Bilin ki Burdur'da da çocuklar, bugün süt sağmaktan, ot biçmekten, kerpiç karmaktan çatlamış elleriyle aynı bayrakları sallayacaktır.
O yüzden… Asla kendinizi terk edilmiş, itilmiş hissetmeyiniz. Hepiniz keskin zeknız, yurt sevginiz ve sıcacık gönüllerinizle bu yurdun çiçeklerisiniz.
Yalnızca kendinize ve yurdunuza inanınız. Köylerinize gelen öğretmenlerinizin, doktorlarınızın, hepsinin, sizin gibi yetiştiğini unutmayınız. Size bu yurdu emanet eden, bayramınızı hediye eden atamız Atatürk'ün de tarlalarda, bağlarda çalıştığını, yokluk çektiğini hep hatırlayınız.
Bayramlar özellikle böyle günlerde bayramdır. Bayramlar, ulusça yokluğa, yoksulluğa karşı dimdik durmanın zamanlarıdır. Sizler Van'ı kurtarmak için hayatlarını veren yüz yirmi çocuğun torunlarısınız! Yılmayınız, yıkılmayınız! Bugün her biriniz birer bayrak olup çiçekler gibi açın! Bugün yepyeni bir ümitle, yepyeni bir inançla yeniden ayağa kalkınız! Bu gün, gözlerinde çocuk gülüşünün parlaklığıyla göklerden sizi seyreden Atatürk'le gururlanın! Bayramınız kutlu olsun! VAN HABER VANSESİ