Bir gün bir adam çıka geldi
Kökler çok önemlidir. Kökünü kaybeden hiç bir canlı yaşamını sürdüremez.
Anadolu kadim insanlığın ana yurdudur. Sayısız dil, ırk, din ve bir o kadar mezhep Anadolu mozaiğini oluşturur. Birinden birini ayırmanıza tarih izin vermez. Çünkü ayırmak istediklerinizin izleri tıpkı parmak izi gibidir. Her yerde vardır.
Bu büyük coğrafya yüzyıllar boyunca acılara, kanlı günlere, toylara, düğünlere tanıklık yapmıştır. Türkülerinde, masallarında, bilge sözlerde o büyük sevda, barış vardır nakış nakış işlenmiş.
Son yıllarda tüm bu renkleri tek renkliliğe dönüştürme çabaları vardır. Kılıf dinsel inançların siyasallaştırılmasıyla örülmeye çalışılmaktadır.
İşte bu yüzde egemen güçler var olmalarını bu ayrıştırmaya odaklamışlardır. Yöntemleri içinde asimilasyon, ötekilileştirme vardır.
Ulusal Kurtuluş Savaşımızın meşalesinin yakıldığı 19 Mayıs 1919 tarihinden rahatsız olanlar vardır. Çünkü içinde laik cumhuriyet doğmuş, tam bağımsız Türkiye utkusu yaratılmıştır.
Bu yıl ki kutlamalar terör eylemleri bahane edilerek bilinçli olarak engellemeye çalışıldı. Ne var ki geçmişten bugüne kurulan gönül köprülerini yok edemediler. Kitleler daha coşkulu bir katılımla bayramı kutladılar.
İşte tam bunların yaşandığı bir sırada bir adam çıka geldi.
Köklerini unutmamış bir adamdı ve ahde vefasını Nobel Ödülünü ülkesine getirerek bugünlerin yaratılmasına liderlik yapan Mustafa Kemal Atatürk'e sundu.
Çıka gelen adamın adı Aziz SANCAR'dı.
Bu yılın 19 Mayıs meşalesine dönüştü. Davetli olduğu her etkinlikte de uzatılan mikrofonlara dündeki başarılar olmasaydı bugünlerin olamayacağının altını çizdi.
Güzel adamdı…
Kökleri kurumamış, yüreğindeki vefa duygusu yok olmamıştı.
Yeni yetişenlere anlamlı mesajlar verdi. Ve hepsinin özetinin de:
'Çalışmadan başarı olmaz!' Başlığı altında topladı.