Bir tren yolculuğu

İlkbahar geldiğini htiriyordu, bahçedeki badem ağaçlarının çiçek açmasıyla. 'Bu kutsal badem ağaçları tomurcuğa dururken, yine şakacı bir bahara aldandı.' diye geçirdim aklımdan.

İlkbahar geldiğini htiriyordu, bahçedeki badem ağaçlarının çiçek açmasıyla. "Bu kutsal badem ağaçları tomurcuğa dururken, yine şakacı bir bahara aldandı." diye geçirdim aklımdan. Kuşlar daldan dala havalanıyor, çiçekten çiçeğe uçuyorlardı. Güneşin bir görünüp bir kaybolduğu, henüz tam ısıtmadığı, ılık bir nefes gibi tene dokunduğu ve tatlı tatlı gülümsediği, tüm canlıların onu özlemle beklediği günlerden biriydi. Kır çiçekleri, sulu sepken gelir geçer yağmur, ardından baygın toprak kokusu… Baş döndürücü bir güzellik.

Bir gün sonraya ötelediğim yolculuğa bugün çıkıyorum. Bu kez trenle yolculuk yapmanın daha çekici, daha zevkli olacağını düşünerek Edremit'ten Otobüsle yola koyuldum. Yol boyunca doğanın uyanışına tanık oldum. Kaz Dağları'nı arkamda bırakarak yeşilin her tonunun içinden geçiyordum. Ağaçlar gelinliklerini giyinmiş dalları yeni giysileri ile yeşilliklere bürünmüştü. Çiğdemler sarı sarı açarken gelincikler rüzgârın karşısında ürperir gibi titriyorlardı. Geceden yağan yağmur suları küçük derecikler halinde yol kenarından akıp gidiyordu. Köprü altındaki dere tüm coşkusuyla akıyor, su şırıltısını duymasam da zihnimde canlandırabiliyordum. Doğanın insanoğluna sunduğu bir, en güzel ezgilerinden birisiydi bu.

Doğayı dinlemek, ağaçların hışırtısını duymak, kuşların şarkısını dinlemek doğanın kendi gerçeğini içselleştirmek istiyordum aslında. Otobüsümüz arada bir yol kenarında bekleyen tek tük yolcuları alıp aynı hızla yola devam ediyordu. Az önce ellerinde demetler halindeki nergislerle yoldan binen yolcular bir anda otobüsün havasını değiştiriverdiler. Uyuklayan yolculara bir dinginlik bir enerji geldi. Balıkesir'e girdiğimizde Yonca servisine binerek alışveriş için çarşıya indim.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme