Bir yaz günüydü

Evlerimizin arasındaki briket duvardan boylanan Fize(Früze)abla kısık sesiyle bağırmıştı: 'Gız Gülo! Tez hazırlanın, Pehlivan Enver abenizin gönlünü yaptım. Sabah güneş doğmadan denize gidiyiğ!'

Evlerimizin arasındaki briket duvardan boylanan Fize(Früze)abla kısık sesiyle bağırmıştı:

"Gız Gülo! Tez hazırlanın, Pehlivan Enver abenizin gönlünü yaptım. Sabah güneş doğmadan denize gidiyiğ!"

Fize abla bu… O bir kere dedi mi o mutlaka olacak demektir.

Sesi avlularda çınlamaya başlamıştı:

"Telat, Seriye, Şükrüye, Nezoş(Nezihe), Sultan gile de haber verin! Bak demedi demeyin! Yarın sabah kalkan, otobüsümüzde yerini alan gelir. Kalkamayanı artık men bilmem."

Yanı başındaki kadim komşusu Çeço (Sakine) o her zamanki kuşkulu sorularından birini sormuştu:

"Fize abla hepimizi alır mı ki otobos?"

Fize abla bu hemen yapıştırmıştır lafını:

"Gönüller geniş olsun gız Çeço! Hepimizi de alır merağ etme."Demişti.

Çeço da:

"Eyi! Eyi!" Diye başını sallayarak, onu onaylamıştı.

Fize abla Van kızıydı. Eşi Pehlivan Enver ise Ankaralı… Fize abla Komşusuyla Van şivesiyle, eşi Enver amcamızla da Ankara şivesiyle konuşurdu.

Ankara'ya " Angara" Diyen Pehlivan Enver de en acar oğlu Necati'ye seslenmişti:

"Neco neredesen oğlum. Yıkayın, temizleyi otobüsü! Mito, Fuho, Caho'ya da seslen!"

Neco huyunu bildiği babası öfkelenmesin diye bir çırpıda otobüsün için süpürüp, yan komşunun oğulları Mitat ile Fuat'ın yardımıyla koltukları ve iç döşemeleri hemen silmişti.

Önünde " Pehlivan hat'", arkasında "Pehlivan çu!" Yazan Van-Özalp arası yolcu taşıyan Pehlivan Enver'in otobüsü artık Acem mahallesinin sakinleri için hazır ve nazır edilmişti.

Günlerden Cumartesi'dir. Ve Pazar sabahına bir gün önceden karar verilmiş, Acem mahallesinin toprak damlı, iç içe girmiş evlerinde çoktan hummalı faaliyet başlamıştır.

Bir gün evvelinden sepetlerin yükünü tutulmuş, semaverler çullara sarılmıştır.

Komşular aralarında ortak hazırlık yaparken; çoktan dolmalar tencerelere dizilmiş, murtuğalar pişirilmiş, yumurtalar haşlanmış, çarşı pazara yollanan büyük oğullara kavun, karpuz aldırılmıştı.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme