BOTAN: MECLİS VAN GÖLÜ KİRLİLİĞİNİ ARAŞTIRSIN

HDP Van Milletvekili Lezgin Botan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) Van Gölü'nün korunması için araştırma önergesi verdi. Botan, önergede, 'Van Gölü havzasındaki kirlenmenin önüne geçilmesi, gölün doğal dengesinin, kültürel değerlerinin korunması ve iklim değişikliğinin bölgeye etkisinin azaltılmasına yönelik gerekli adımların bir an önce atılması gerekmektedir' ifadelerine yer verdi.

Vansesi Haber Merkezi

Koruma kanunu olmadığı için atıklarla, hafriyatlarla, bilinçsiz kirlilik ile açık hedef olan Van Gölü'nün korunması için HDP Van Milletvekili Lezgin Botan, TBMM'ye araştırma önergesi verdi.

“VAN GÖLÜ İÇİN ACİL ADIM ATILSIN”

Van Gölü havzasındaki kirlenmenin önüne geçilmesi, gölün doğal dengesinin ve kültürel değerlerinin korunması için gerekli adımların bir an önce atılması gerektiğini belirten Milletvekili Botan, “Van Gölü dünyanın en büyük sodalı gölü olmasının yanında 3.755 km2'lik alanı ve 430 km'lik kıyı uzunluğuyla Türkiye'nin en büyük gölü olma özelliği taşımaktadır. Çevresinde bulunan yerleşim yerleri nedeniyle bir milyondan fazla insanın yaşadığı Van Gölü havzasında endemik bir tür olan Van Balığı başta olmak üzere yüzlerce kuş türü de yaşamaktadır. Buna karşın Van Gölü havzasındaki kirlilik sorunu bugün ciddi bir boyuta ulaşmıştır. Dolayısıyla Van Gölü havzasındaki kirlenmenin önüne geçilmesi, gölün doğal dengesinin ve kültürel değerlerinin korunması için gerekli adımların bir an önce atılması elzemdir. Bu nedenle Van Gölü havzasındaki kirliliğinin sebeplerinin tespit edilerek gerekli koruma tedbirlerinin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İçtüzüğün 104'üncü ve 105'inci Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim” ifadelerine yer verdi.

“KAMU KURUMLARI VE ÇİMENTO FABRİKALARI GÖLE ZARAR VERİYOR”

Van Gölü kıyısında bulunan kamu kurumları, sosyal tesisler ve çimento fabrikalarının göle zarar verdiğine dikkat çeken Botan, “Özellikle mevcut Kıyı Kanunu ve Çevre Kanunu hükümlerine rağmen göl havzasında bulunan kamu kurumlarına ait hizmet binaları ve sosyal tesislerin yarattığı kirliliğin yanında Hafriyat Yönetmeliği'ni yok sayan belediyeler tarafından göle dökülen asfalt ve molozlar da ciddi anlamda kirliliğe neden olmaktadır. Bunun yanında Van Gölü kıyısında bulunan çimento fabrikaları ve kum ocaklarının yasal mevzuatlara itibar etmemesi, kanalizasyon ve evsel atıkların doğrudan göle dökülmesi de gölün kirlenmesinde ciddi bir şekilde rol oynamaktadır. Van Ticaret ve Sanayi Odası tarafından hazırlanan raporda da Van Gölü'nün büyük ölçüde insan kaynaklı nedenlerle kirlendiği tespiti yapılmaktadır. Söz konusu raporda; evsel ve endüstriyel atıkların herhangi bir arıtmaya tabi tutulması nedeniyle göle ulaştığı, göle akan dere yataklarından inşaat amaçlı kum ve çakıl çıkarılması sonucunda oluşan kum ve toprağın göle taşındığı, şehir merkezi ve ilçelerin atık sularının 80'inin arıtılmadan deşarj edilerek göle karıştığı ve kıyılarıyla birlikte bir ekosistem oluşturan gölün kenarında kıyıların tahrip edilerek insanların gölle ilişkinin kesildiği tespitlerine yer verilmiştir” dedi.

“VAN GÖLÜ RENGİNİ KAYBETTİ”

Günden güne artan kirlenmeyle birlikte yaşam kalitesinin de olumsuz etkilendiğini belirten Botan, “Van Gölü turkuaz mavisi olan doğal rengini kaybederek yer yer açık kahverengi olmak üzere adeta gri renge dönüşmüştür. Yapılan bilimsel çalışmalar da Van Gölü sularının sodalı ve tuzlu olması nedeniyle besin zincirini çok kısa tuttuğunu ve bunun, sucul ekosistemin hassasiyetini arttırdığını göstermektedir. Dolayısıyla artan kirlilik gölün besin zincirinin herhangi bir düzeyini olumsuz yönde etkilediğinde bu zincirin diğer halkaları bundan çok daha hızlı ve telafisi imkansız bir şekilde etkilenecektir. Bu nedenle Van Gölü'nün biyolojik yapısı tamamen bozulmadan gerekli tedbirlerin derhal alınması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

“KİRLİLİĞİN SEBEPLERİ ARAŞTIRILSIN”

HDP Van Milletvekili Botan, son olarak şunları kaydetti: “Van Gölü havzası bio-çeşitlilik, endemik türler ve insan yaşamı açısından vazgeçilmeyecek kadar değerlidir. Dolayısıyla göl havzasında insan, toprak ve su ilişkisinin bozulmasıyla ekolojik dengenin tahrip edilmesi beraberinde çok ciddi sorunlar ortaya çıkaracağı açıktır. Bugün gerekli tedbirler alınmadığında ortaya çıkabilecek sonucu gösteren birçok örnek bulunmaktadır. Orta Asya'da bir zamanlar dünyanın dördüncü büyük gölü olan Aral Gölü, yanlış politikalar ve kapitalist hırs nedeniyle tamamen kuruyan göllerdendir. Bunun sonucunda Aral Gölü havzasında yeşil alanlar kurumuş, tarımsal faaliyetler bitmiş ve balıkçılık tamamen tükenerek milyonlarca insan işsiz kalmıştır. Yine Ortadoğu'nun en büyük gölü olan İran'daki Urmiye Gölü de yapılan barajlar ve yanlış kullanım nedeniyle günden güne kururken ekolojik dengenin sağlanmaması durumunda milyonlarca insanın bundan etkileneceği ifade edilmektedir. Bu nedenle iklim değişikliği, su kaynakları üzerinde yarattığı etkiyle Türkiye'yi de olumsuz etkileyerek göl ve derelerde kuraklığa neden olacağı belirtilmektedir. Van Gölü'nün de Aral ve Urmiye gölleri örneğinde olduğu gibi benzer bir durumla karşılaşmaması için her türlü koruma tedbirinin alınmasında geç kalınmaması yaşamın sürdürülebilirliği noktasında önem taşımaktadır. Dolayısıyla Van Gölü havzasındaki kirlenmenin önüne geçilmesi, gölün doğal dengesinin, kültürel değerlerinin korunması ve iklim değişikliğinin bölgeye etkisinin azaltılmasına yönelik gerekli adımların bir an önce atılması gerekmektedir. Bu nedenle Van Gölü havzasındaki kirliliğinin sebeplerinin tespit edilerek koruma tedbirlerinin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması elzemdir”

Bakmadan Geçme