Büyük Şehir'e Logo, Van Kedisi Olmalı!
Önceki yazılarımdan birinde, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in sessiz sedasız bir şekilde, nasıl Van Kedisi'ni belediyesine logo yaptığını anlatmıştım.
Şimdi, Danıştay 7. Dairesinin kısa süre önce iptal ettiği Van Kedi'li Ankara Büyükşehir Belediyesi amblemini Van'a geri kazandırmanın tam zamanı.
Acele etmeliyiz!Zira Melih Gökçek boş durmayacaktır…
Nitekim Van Kedili amblemin ilk gündeme geldiği 2011 yılında, Danıştay bu kararı o zamanda iptal etmişti ve Gökçek ince bir ayarla Ankara Kedisinde değişiklik yaparak yeni logoda, kedinin mavi ve sarı gözlerinin yerini değiştirirken logoda ki kediye ayrıca bıyık eklemişti. Böylece yeni logoyu oy çokluğuyla tekrar kabul ettirmişti.
Bu alınan yeni iptal kararına hemen tepki gösteren Gökçek, bu seferde ''Kedi logosundan vazgeçmelerinin asla söz konusu olmayacağını, gerekirse Belediye Meclisi'ne götürüp, orada değerlendirip, gerekli kararı tekrar alırız' demişti.
Aynı şeyi tekrar yapacağından hiç şüphem yok.
Asırlardır Van'a ait olan bu gözleri, bir kez daha Ankara'ya kaptırmamalıyız.
Hazır, Van Büyükşehir Belediyesine logo aranıyorken, Van Kedisinin gerçek bir görüntüsünü logoya dönüştürebiliriz bu suretle.
Fakat dediğim gibi, görüntü ne çizim ne grafik ne de animasyon olmamalı.
Her şeyiyle kedimizin fenotipini temsil edecek, gerçek bir Van Kedisi görüntüsü olmalı.
Böylece bir daha hiç kimse kedimizi sahiplenemeyecektir.
Tam anlamıyla bir marka şehir olan Van'ın, aslında Van Kedisi, Van Balığı, Van Gölü veya Akdamar Kilisesi gibi daha sayamadığımız canlı cansız birçok kültür hazinesinin ünü, çoğu zaman Van şehrinin önüne geçmiş, insanlar şehirden önce bu kültürel varlıklarını tanımış, ondan sonra şehre ilgi duymaya başlamışlardır.
Yani Van'ı var eden bu zenginlikleridir…
Dünyada eşi benzeri olmayan güzellikteki bu canlıyı görenler; bu kar beyazı tüyleri, masmavi ve kehribar sarısı gözleriyle doğanın mucizesini, yaradanın verdiği güzellikleri hatırlarken, neden Van adını taşıyor diye merak ederek ilimize karşı bir sempatide beslerler.
Şimdiye kadar hiçbir hazinemize sahip çıkmamışken, bari bu fırsatı kaçırmayıp kedimizin bize ait olduğunu her yerde simgeleştirelim.
Yakın zamana kadar şehirde bir heykeli bile yokken, bir kavşağa dönemin belediye başkanı Aydın Talay, Van Kedisinin büstünü yaptırmış ve o günden sonra şehrin simgesi haline gelmişti. Öyle ki o kavşağın adı, halk dilinde kedili kavşak diye söylenir olmuştu.
Şimdi yerinde yeller esen kavşakta, Van Kedisi ve yavrusunu temsil eden o büst, Van'a çekim yapmaya gelen televizyon kanallarının görüntü almadan gitmedikleri bir mekn olmuştu.
Maalesef elimizde sahip olduğumuz bu doğal zenginliklerimizi bir türlü faydaya çeviremiyoruz.
Tüm dünyanın tanıdığı sahip olduğumuz güzellikleri bir düşünün! O kadar çok şey var ki.
Hadi gelin hep birlikte saymaya çalışalım…
Van Kedisi, Van Gölü, Van Kalesi, Van Kilimi, Van Otlu Peyniri, Van Gümüşü, Akdamar Adası…
Ve bunlardan başka pek öne çıkmayan ama Van'a ait endemik canlıları,
Bilim dünyasının yakından tanıdığı, orijinini Van yöresi diye kabul ettiği güzellikleri sayalım; Van Gölü Martısı (Larus armenicus), Van Gülü (Rosa centifolia), Van Balığı (Chalcalburnus tarichi), Van Kertenkelesi (Darevskia sapphirina, Van lalesi (Fritillaria imperialis) Van Kavunu (Cucumis melo L. cantalupensis), Van Denizi Güzeli (kelebek) ve daha hatırlayamadığımız neler neler…
Yani anlayacağınız, coğrafik dünya dışında bilim dünyasında da çok popüler bir şehrimiz var.
Diğer kültür ve tarih öğelerine veya Van yemeklerine yada mistik dünyanın gizemli yaratığı Van Gölü Canavarına hiç girmeyelim zira sayfada yer kalmayacak...
Bunların hepsi eko-turizm açısından Van'ın keşfedilmeyi bekleyen gizli ve büyük bir turizm potansiyelidir aslında.
Sadece ileri görüşlü, fedakar bir girişimciyi bekliyor.
Bunca markanın şimdiye kadar hangisine sahip çıkabildik,
Kaç tanesini doğru dürüst tanıtabildik sizce?
Daha yeni yeni popülerleşen turizm fuarlarında oluşturulan, Van stantlarında bunları yavaş yavaş anlatmaya başlamışız hepsi o kadar…
Birde hakkını teslim etmek lazım, Sayın Valimiz Münir Karaloğlu'nun duyarlılığı sayesinde Valiliğin sitesinde oluşturulan linklerle, web sayfalarıyla anlatılmaya çalışılmakta bu kültür ve coğrafya miraslarımız…
Bu arada yeri gelmişken hatırlatayım, internette dolaşan Van Kedili, Van Canavar'lı harika tanıtım filmine de bayıldım. Bence çok güzel düşünülmüş bir animasyon.
Sözün kısası, işe Van Kedisiyle başlayarak, tüm yukarıda saydığım kıymetlerimize gereken özeni göstermenin zamanı geldi geçiyor…
Van Kedisi'nin logo olarak kullanılması aynı zamanda Van'ın bir kültür ve turizm şehri olduğunun yanı sıra endemik ve nadir bulunan canlıların coğrafyası olduğunu da renkli gözlerle anımsatacaktır görenlere.
Benden söylemesi..! vanhaber, van haber, van, haber erdal orman, büşüy şehir, logo, van kedisi
Şimdi, Danıştay 7. Dairesinin kısa süre önce iptal ettiği Van Kedi'li Ankara Büyükşehir Belediyesi amblemini Van'a geri kazandırmanın tam zamanı.
Acele etmeliyiz!Zira Melih Gökçek boş durmayacaktır…
Nitekim Van Kedili amblemin ilk gündeme geldiği 2011 yılında, Danıştay bu kararı o zamanda iptal etmişti ve Gökçek ince bir ayarla Ankara Kedisinde değişiklik yaparak yeni logoda, kedinin mavi ve sarı gözlerinin yerini değiştirirken logoda ki kediye ayrıca bıyık eklemişti. Böylece yeni logoyu oy çokluğuyla tekrar kabul ettirmişti.
Bu alınan yeni iptal kararına hemen tepki gösteren Gökçek, bu seferde ''Kedi logosundan vazgeçmelerinin asla söz konusu olmayacağını, gerekirse Belediye Meclisi'ne götürüp, orada değerlendirip, gerekli kararı tekrar alırız' demişti.
Aynı şeyi tekrar yapacağından hiç şüphem yok.
Asırlardır Van'a ait olan bu gözleri, bir kez daha Ankara'ya kaptırmamalıyız.
Hazır, Van Büyükşehir Belediyesine logo aranıyorken, Van Kedisinin gerçek bir görüntüsünü logoya dönüştürebiliriz bu suretle.
Fakat dediğim gibi, görüntü ne çizim ne grafik ne de animasyon olmamalı.
Her şeyiyle kedimizin fenotipini temsil edecek, gerçek bir Van Kedisi görüntüsü olmalı.
Böylece bir daha hiç kimse kedimizi sahiplenemeyecektir.
Tam anlamıyla bir marka şehir olan Van'ın, aslında Van Kedisi, Van Balığı, Van Gölü veya Akdamar Kilisesi gibi daha sayamadığımız canlı cansız birçok kültür hazinesinin ünü, çoğu zaman Van şehrinin önüne geçmiş, insanlar şehirden önce bu kültürel varlıklarını tanımış, ondan sonra şehre ilgi duymaya başlamışlardır.
Yani Van'ı var eden bu zenginlikleridir…
Dünyada eşi benzeri olmayan güzellikteki bu canlıyı görenler; bu kar beyazı tüyleri, masmavi ve kehribar sarısı gözleriyle doğanın mucizesini, yaradanın verdiği güzellikleri hatırlarken, neden Van adını taşıyor diye merak ederek ilimize karşı bir sempatide beslerler.
Şimdiye kadar hiçbir hazinemize sahip çıkmamışken, bari bu fırsatı kaçırmayıp kedimizin bize ait olduğunu her yerde simgeleştirelim.
Yakın zamana kadar şehirde bir heykeli bile yokken, bir kavşağa dönemin belediye başkanı Aydın Talay, Van Kedisinin büstünü yaptırmış ve o günden sonra şehrin simgesi haline gelmişti. Öyle ki o kavşağın adı, halk dilinde kedili kavşak diye söylenir olmuştu.
Şimdi yerinde yeller esen kavşakta, Van Kedisi ve yavrusunu temsil eden o büst, Van'a çekim yapmaya gelen televizyon kanallarının görüntü almadan gitmedikleri bir mekn olmuştu.
Maalesef elimizde sahip olduğumuz bu doğal zenginliklerimizi bir türlü faydaya çeviremiyoruz.
Tüm dünyanın tanıdığı sahip olduğumuz güzellikleri bir düşünün! O kadar çok şey var ki.
Hadi gelin hep birlikte saymaya çalışalım…
Van Kedisi, Van Gölü, Van Kalesi, Van Kilimi, Van Otlu Peyniri, Van Gümüşü, Akdamar Adası…
Ve bunlardan başka pek öne çıkmayan ama Van'a ait endemik canlıları,
Bilim dünyasının yakından tanıdığı, orijinini Van yöresi diye kabul ettiği güzellikleri sayalım; Van Gölü Martısı (Larus armenicus), Van Gülü (Rosa centifolia), Van Balığı (Chalcalburnus tarichi), Van Kertenkelesi (Darevskia sapphirina, Van lalesi (Fritillaria imperialis) Van Kavunu (Cucumis melo L. cantalupensis), Van Denizi Güzeli (kelebek) ve daha hatırlayamadığımız neler neler…
Yani anlayacağınız, coğrafik dünya dışında bilim dünyasında da çok popüler bir şehrimiz var.
Diğer kültür ve tarih öğelerine veya Van yemeklerine yada mistik dünyanın gizemli yaratığı Van Gölü Canavarına hiç girmeyelim zira sayfada yer kalmayacak...
Bunların hepsi eko-turizm açısından Van'ın keşfedilmeyi bekleyen gizli ve büyük bir turizm potansiyelidir aslında.
Sadece ileri görüşlü, fedakar bir girişimciyi bekliyor.
Bunca markanın şimdiye kadar hangisine sahip çıkabildik,
Kaç tanesini doğru dürüst tanıtabildik sizce?
Daha yeni yeni popülerleşen turizm fuarlarında oluşturulan, Van stantlarında bunları yavaş yavaş anlatmaya başlamışız hepsi o kadar…
Birde hakkını teslim etmek lazım, Sayın Valimiz Münir Karaloğlu'nun duyarlılığı sayesinde Valiliğin sitesinde oluşturulan linklerle, web sayfalarıyla anlatılmaya çalışılmakta bu kültür ve coğrafya miraslarımız…
Bu arada yeri gelmişken hatırlatayım, internette dolaşan Van Kedili, Van Canavar'lı harika tanıtım filmine de bayıldım. Bence çok güzel düşünülmüş bir animasyon.
Sözün kısası, işe Van Kedisiyle başlayarak, tüm yukarıda saydığım kıymetlerimize gereken özeni göstermenin zamanı geldi geçiyor…
Van Kedisi'nin logo olarak kullanılması aynı zamanda Van'ın bir kültür ve turizm şehri olduğunun yanı sıra endemik ve nadir bulunan canlıların coğrafyası olduğunu da renkli gözlerle anımsatacaktır görenlere.
Benden söylemesi..! vanhaber, van haber, van, haber erdal orman, büşüy şehir, logo, van kedisi