Camdan bir kalbimiz var
Sevgili okurlar, VANSESİ GAZETESİ'nde ilk yazımla sizlerleyim. Vanlı okurlarıma, yazılarımla ulaşmak benim için gurur ve mutluluktur. Bugünden itibaren haftada iki gün size yüreğimin sesinden ulaşmaya çalışacağım. Her yazımın sonunda mutlaka göreceğiniz bir sözüm vardır. SEVGİYLE İLERLEYİN. Sizlerin sevgiyle ilerlemesi için ne gerekiyorsa yapacağım. Camdan ayakkabılarımız yok ama camdan bir kalbimiz var…
Camdan bir ayakkabınız yerine, camdan bir kalbiniz vardır, oda ya kırılmıştır ya da çatlamış…
Ne kadar çabuk üzülüyoruz…
Hemen kırılıveriyoruz…
Alınganlık üst seviyede…
Her şeyi üzerimize alıyoruz…
Peki, ama neden?
Nedir bizi bu kadar hassaslaştıran durum.
Kusursuz muyuz acaba bu yüzden mi küsüyoruz, kırılıyoruz.
Mevlana bile 'ben kusursuzum' demiyor. 'İnsanlar birazda kusur ve yanlışlıklarıyla güzeldir' diyor. O zaman yaşananların insan olmanın sonucu olduğunu düşünüyorsa, neden biz kusurlarımız veya eksik kaldığımızı düşündüğümüz konular için kendimizi yıpratalım.
Zaten her şeyde en iyi olabilmemiz hem mümkün değildir, hem de aynı insanın her konuda başarılı olabilmesi doğaya aykırı bir özellik değil mi?
İnsan olduğumuz için, nefes aldığımız için, bu dünyada yaşamaya herkes kadar hakkımız var ve bizler aslında çok değerliyiz. Değerli olduğumuzu bilmemiz için birilerinin bize değer verdiğini söylemesi veya bu doğrultuda bir davranış tarzı sergilemesi gerekmez ki.
Unutmayın ki siz kendinize ne kadar saygı duyuyorsanız, çevrenize de o kadar saygılı olabilirsiniz. Çevrenizdekilere ne kadar saygı duyuyorsanız o kadar saygı görürsünüz.
Kendinize duyduğunuz saygı, kendinize verdiğiniz değerle ölçülür. Kendinize saygı duymazsanız, zamanla kendi ideallerinizin şekillendirdiği hayatı değil, çevrenizin kabullerine cevap verecek hayatı yaşarsınız. Siz olmadığınız ve size yabancı bu hayatta mutlu olmayı bekleyemezsiniz. Siz kendinize değer verdiğiniz sürece, çevrenizdeki insanlarında size saygı duyacağını göreceksiniz.
Hayatın içinde aldığınız rolün ne olduğu ise çokta önemli değildir. Önemli olan rolünüze ne kadar iyi yaptığınızdır.
Hadi o zaman ne duruyorsunuz! bırakın bu küskünlüğü, kırgınlığı, hayat çok kısa zaman akıp giderken sevenlerinizin sevgisine sahip çıkın. Olur olmaz alınganlıklarla onları ötelemeyin. Size yapılmasını istemediğiniz hiçbir davranışı başkasına yapmayın. İnsanları kaybetmek çok kolaydır. Siz zoru başarın.
Taştan bir kalbiniz olmasın ama cam gibi de çatlayıp kırılmasın.
Sevgiyle ilerleyin….
Camdan bir ayakkabınız yerine, camdan bir kalbiniz vardır, oda ya kırılmıştır ya da çatlamış…
Ne kadar çabuk üzülüyoruz…
Hemen kırılıveriyoruz…
Alınganlık üst seviyede…
Her şeyi üzerimize alıyoruz…
Peki, ama neden?
Nedir bizi bu kadar hassaslaştıran durum.
Kusursuz muyuz acaba bu yüzden mi küsüyoruz, kırılıyoruz.
Mevlana bile 'ben kusursuzum' demiyor. 'İnsanlar birazda kusur ve yanlışlıklarıyla güzeldir' diyor. O zaman yaşananların insan olmanın sonucu olduğunu düşünüyorsa, neden biz kusurlarımız veya eksik kaldığımızı düşündüğümüz konular için kendimizi yıpratalım.
Zaten her şeyde en iyi olabilmemiz hem mümkün değildir, hem de aynı insanın her konuda başarılı olabilmesi doğaya aykırı bir özellik değil mi?
İnsan olduğumuz için, nefes aldığımız için, bu dünyada yaşamaya herkes kadar hakkımız var ve bizler aslında çok değerliyiz. Değerli olduğumuzu bilmemiz için birilerinin bize değer verdiğini söylemesi veya bu doğrultuda bir davranış tarzı sergilemesi gerekmez ki.
Unutmayın ki siz kendinize ne kadar saygı duyuyorsanız, çevrenize de o kadar saygılı olabilirsiniz. Çevrenizdekilere ne kadar saygı duyuyorsanız o kadar saygı görürsünüz.
Kendinize duyduğunuz saygı, kendinize verdiğiniz değerle ölçülür. Kendinize saygı duymazsanız, zamanla kendi ideallerinizin şekillendirdiği hayatı değil, çevrenizin kabullerine cevap verecek hayatı yaşarsınız. Siz olmadığınız ve size yabancı bu hayatta mutlu olmayı bekleyemezsiniz. Siz kendinize değer verdiğiniz sürece, çevrenizdeki insanlarında size saygı duyacağını göreceksiniz.
Hayatın içinde aldığınız rolün ne olduğu ise çokta önemli değildir. Önemli olan rolünüze ne kadar iyi yaptığınızdır.
Hadi o zaman ne duruyorsunuz! bırakın bu küskünlüğü, kırgınlığı, hayat çok kısa zaman akıp giderken sevenlerinizin sevgisine sahip çıkın. Olur olmaz alınganlıklarla onları ötelemeyin. Size yapılmasını istemediğiniz hiçbir davranışı başkasına yapmayın. İnsanları kaybetmek çok kolaydır. Siz zoru başarın.
Taştan bir kalbiniz olmasın ama cam gibi de çatlayıp kırılmasın.
Sevgiyle ilerleyin….