Çanakkale Ruhu: Vanlı Ali

Tarihte pek çok zafer için ağır bedeller ödenmiştir.Bütün dünya biliyor ki Çanakkale'de ödenen bedel bunların en ağır ve kanlı olanlarındandır.Gücü tükenmiş,sayısı azalmış bir ordu,son yıllarda üst üste gelen yenilgiler,toprak kayıpları,zorunlu göçler,fakirlik,idari zafiyet..Bütün bunlar olurken bir de iştirak edilen Dünya Savaşı..

Tarihte pek çok zafer için ağır bedeller ödenmiştir.Bütün dünya biliyor ki Çanakkale'de ödenen bedel bunların en ağır ve kanlı olanlarındandır.Gücü tükenmiş,sayısı azalmış bir ordu,son yıllarda üst üste gelen yenilgiler,toprak kayıpları,zorunlu göçler,fakirlik,idari zafiyet..Bütün bunlar olurken bir de iştirak edilen Dünya Savaşı..

Bu savaşı kaybettik. Çanakkale'de yazılan destana rağmen kaybettik. Doğuda batıda kahramanca savaşan ,yollarda donan onca cana rağmen kaybettik.Ancak Çanakkale'deki ruh sonra da ölmedi; bu ruh ve eşsiz önderin yerinde kararları , bize İstiklal Zaferini armağan etti.

Neydi o ruh? Canının canı, en kıymetlisini; oğlunu cepheye gönderirken,”Bayrak inecekse,ezan susacaksa, git de gelme oğul” diyen anaların ruhuydu.

Sahra hastanesinde, kendi oğlunu yaralı olarak getirdiklerinde, ümidi olmadığını anlayınca elindeki morfini onun için harcamayıp kurtulma ümidi olan diğer yaralılarda kullanan ve sadece “-bunu da kaldırın ama serin bir yere kaldırın” diyen hekimin ruhuydu.

Savaşta büyük emeği geçen Balıkesirli Koca Seyit'in; Zaferden yıllar sonra Mustafa Kemal Paşa'nın ona iş verme ve maaşa bağlama teklifini geri çeviren “-Paşam ben şu ormandan topladığım odunlardan odun kömürü yapar, satar öyle geçimimi sağlarım.Ormancılar bana engel oluyor.Tek isteğim onlara emir ver de bana engel olmasınlar yeter” diyen Seyit Onbaşı'nın ruhuydu.

O ruhu anlatan sayısız yaşanmış hikaye var.

Bir de Vanlı Alinin hikayesi vardı, Çanakkale ruhunu işleyen. Onun hikâyesi de şöyle anlatılır: “Vanlı Ali Peleng-i Derya gambotunda nöbettedir… Uyur … İngiliz denizaltısı E – 11 gambotu, torpiller ve batırır. Vanlı Ali kurtulan bir avuç denizciden biridir. Ama uyuyup da torpili görememiş olmak Vanlıyı kahreder… Suçunu itiraf etmiştir… Askeri mahkeme 2,5 ay hapse mahkum eder vanlı Ali'yi. Sonra Nur-ül Bahir gambotunda göreve başlar. Çanakkale yolunda oldukları bir gece Vanlı Ali yine nöbettedir. Ama içinin acısıyla gözlerini dört açmış olarak nöbettedir. Birden onu görür. Gelen bir torpildir. Hem de aynı İngiliz denizaltısından atılmış bir torpil… Heyecandan sesi düğümlenir Vanlı Ali'nin... Bağırıp, alarm veremez. Ve çok da beklemez… Kendini küpeşteden denize denize atar. Doğru gelen torpilin üzerine… Torpil Ali'ye çarpar… Patlamaz… Pervanleriyle biçer Ali'yi deniz kıplızıl kan olur. Torpilin yeri değişir. Boşa gider… Gemi kurtulur Vanlı Ali parçalanır. Marmara Denizi'nden Hakk'a yürür… Yüzünün karasını kanının kızılıyla ak eder…”

Çanakkale'deki ,İstiklal Savaşındaki o yenilmez,o şerefli ruhun bizi şimdi de terk etmemesi dileğimle ,saygıyla…

Bakmadan Geçme