Cennet bazı insanlara
Mustafa M. Atilla yazdı...
Cennet bazı insanlara daha dünyada iken verilmeye çalışılır. Hemde meleklerin kontrolünde;ALABİLENE.
Dün gece eşimle aramda şöyle bir konuşma geçti.Bugün ne oldu biliyormusun? Hayırdır hanım dedim,başladı anlatmaya, Metroya bindiğimde çocuk arabası içinde bebekli genç bir annenin yanına oturdum. sevimli bebeğe baktığımda onunda bana bakıp kıpırdayarak uzunca gülümsediğini farkettim. o ara anneninde bana baktığını ve ağladığını görünce biraz telkin ederek niçin ağladığını sordum; ağlamayı kesen anne bana bebeğin özürlü doğduğunu, yabancı hiç kimseye tepki ve gülümsemeyen bebeğin size güldüğünü,tepki verdiğini görünce ağladım diyordu.Sizce bu bebek kaç yaşında diye sordu bana? bende altı veya yedi aylık deyince iki buçuk yaşında olduğunu ve doktorların beş, altı yıl yaşayabileceğini söylediğini anlattı ve devam etti, eşim bu çocukla hayatımızın bir bölümünün heba olacağını söylüyor bende boşanabileceğimizi söyledim. Telkinden başka elimden gelmeyen bu durum karşısında susarken anne, hiç kimseye gülmeyen bebek size güldü onun için sizden dua etmenizi rica ediyorum diyerek ineceği durakta indiler.Eşim bunu anlatırken metrodaki hüznün aynısını yine belki daha fazlasını yaşıyordu.
Özürlü bebeğin babasına söylenecek tek lafın neyi kaçırdığının,cenneti eli ile ittiğinin farkında olmayışı ile kaybettiği fırsatın yüzlerce binlerce insanın inançsızlıkta düştükleri hata gibi bir daha sunulmayacak olması yeterlidir bence.
Her konuda kapıya gelen melekler deneme dünyamızın vazgeçilmez bir parçasıdırlar.
Belki cenneti daha dünyada iken kazanabileceğimizi rapor eden çalışmalar için kapımızı yokluyorlar, kilidi açıp içeri girebilmek içinde farkında olmadığımız şekilde fırsat kolluyor,görevlerini yerine getiriyor olabilirler.
Rahmetli annem her zaman aksatmadan bizi uyarır, kapınıza gelen her ne veya kim olursa olsun güzel ve saygılı davranıp konuşma üslubunuza nezaketi de ekleyerek buyurun söylememizi söylerdi. Çünkü gelenin insan kılığında bir melek olabileceğini anlaya bilemezsiniz diye nasihatte bulunma yı tekrarlardı.
İyi insanları koruyup,kolladıklarını, sezgilerde yol gösterdiklerini, rüyalara girip bir şeyleri, olacakları,olabilecekleri anlatmaya,göstermeye çalıştıklarını biliyor olmamız gerekir.
Kapımıza neyin,ne zaman,nasıl ,hangi biçimde geleceğini bilmediğimiz melekli, bir, iki gönderiden bahsetmek istiyorum.Ailenin belki ilk, belki ikinci,üçüncü olarak dünyaya getirilen kendilerinin cennetle müjdeli olduğu,aile için ise sıkıntılı bir yaşamın denemesinin mükafatının ALLAH DA OLAN ; ENGELLİ VEYA ÖZÜRLÜ bebekler rahmet denizinin dalgıçlığını yapanlardır.
Bu sınavın soruları açık ve net, zor olan sorular fakat dersinin farkında olanlar için pekiyi ile sınavı kazanacağımız ayrıca takdir belgeli bir maratonlu sınav.
Tamı tamına yirmi yıl oldu engelli çocukları olan aile ile komşu olarak tanışmamız, şu an kırk yaşından gün alıyor, ismi Cem, diğer Cemler gibi tek artısı şimdiden cennete girmenin garantisinin olması. Zaman zaman sokağı inletir, zaman zaman günlerce sesini duyamayız.İçinde dönen duygu ve düşüncelerinin hapsinde oyuncağı ile zaman geçirir, göstermelik dünyanın bizlerde gördüğü belkide bize anlatamadığı, düşebileceğimiz durumun zavallılığını yaşar.
Ara ara elinde oyuncağı ile sokak gezisine çıkarılır, bize de uğramadan geçmez. bahçeye girer sağı solu kontrol eder , etrafa bakınır sonra sıkılır annesine gitmek istediğini işaret dili ile anlatır ve giderler. Zaman zaman içinde yoğunlaşan bir şeyler var her neyse bağırmayı,gülmeyi, anlayamadığımız veya yarı anladığımız konuşmayı sakince yapmaya çalışır. Anlayamadıklarımız meleklerle, anlayabildiğimiz bizlerle olduğunu zannettiğim, anne babanın elinden tutup sürükleyip cennete sokabilecek özürlü bir kul olan Cem'in hikayesiydi.
Elmalı bayralar köyüne gittiğim zaman karşılaştığım köyü ezanla karış karış akşam ezanına kadar dolaşan, nerede,kime, denk geldiği evden verilen rızıkla günü tamamlatılan ağzında ezan,camiye gittiniz mi, Allaha şükür,soğan varmı,kuru fasulye varmı,saat kaç,bugün cuma biliyorsunuz değilmi laflarını ağzından düşürmediği, gününe uygun laflarla zamanını dolduran para verdiğin zaman ara sıra alan bazı zamanda istemediğini işaretle anlatan, elli yaşındaki Fatih'in öyküsü bir başka cennetlik onlarca yaratılmış kulların öyküsüne benzer, bizlere gösterilmek istenen öyküler.
Engelli veya özürlü bebek ve insanlar doğduklarından, hayatlarının sonuna kadar yaşam kaliteleri için yapılacaklar sadece ailede olmadığını hepimizde, akrabada, komşuda,arkadaş da, olduğunu, sevaplarının katlanarak verileceğinin farkındalığı ile üzerimize düşen görev olduğunu unutmamalıyız. Bence melekler herkese ölmeden önce muhakkak bir kez dahi olsa uğramadan geçip gitmez.
Beklemediğim anda karşıma çıkan bir melekle yüz yüze geldiği mi anlatmak isterdim doğrusu..uzun mesele bir sonraki yazımda onu anlatacağım inşallah.
BENCE İNSANIN İNANMASINA KALPLE ALLAH ORTAKLI ÇALIŞIYOR.