Darbeler, İhtilaller, Kalkışmalar ve Edebiyat
Her ihtilal, her darbe, her isyan, her kalkışma gerçekleştikten sonra, kendi edebiyatını yaratır. Romanlara konu olur, anılarını yayınlar etkin isimler, biyografilere konu olur, araştırmalar yayınlanır, şiirler yazılır, tiyatroları yapılır, sineması yapılır.
Kurtuluş Savaşımızın edebiyatı günümüze kadar sürmüştür, hala devam etmektedir.
27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrası da, birçok romana konu olmuştur.
1962- 1963 Talat Aydemir ayaklanması bile, 2-3 kitaba konu edildi.
1971 12 Mart post modern darbesini de, edebiyat atlamadı.
12 Eylül 1980 askeri darbesi, toplumda yarattığı travma ve değişiklikler hala yazılıp çizilmektedir.
Bu edebiyatın, sanatın tümü darbelerden sonra yaratıldı.
Tarihimizde ilk kez, bir darbeye teşebbüs edilmeden, darbe olacağı 2000'li yıllardan başlayarak 30' yakın kitapta doğrudan, onlarcasında da dolaylı anlatıldı. Adeta darbenin geleceği, açık açık dillendirildi. O da 15 Temmuz 20016 FETÖ darbesidir.
1975 tarihli bir Amerikan yapımı olan film vardı, 'Akbabanın 3 Günü' diye. İzleyen ya da hatırlayan vardır mutlaka. Aynı zamanda, filminin oynadığı tarihlerde kitabı da yayınlanmıştı. Altın Kitaplardan, Aziz Üstel'in çevirisiyle, 'Leş Kargaları' adıyla.
Sydney Pollack'ın yönettiği ve Robert Redford'un başrolde oynadığı filmde; CİA istihbarat toplamak için, dünyada yayınlanan tüm kitapları ve dergileri okuyan bir ekip oluşturmuştur. Bu ekipten biri, dışarıda yemekteyken, gene CİA'nın içinde olup, yasa dışı eylem yapan bir başka grup, tüm ekibi öldürür. Geride kalan kişinin bu yasa dışı ve yozlaşmış eylemi, kamuya mal etmesi mücadelesi işlenir.
Bu filmden neden bahsettiğimi yazının sonunda açıklayacağım.
1998'de ATV Haberde Ali Kırca, ilk kez Fethullah Gülen örgütlenmesini tartışmaya açtı. Bu tartışmada Türkan Saylan ve Necip Hablemitoğlu, Fethullah cemaatinin devlet içindeki örgütlenmesini, bizzat Fethullah'ın sohbetlerinden deşifre ederek anlattılar.
Onun 'Mülkiyede, adliyede ve askeriyede, devletin kılcal damarlarına kadar sızılması' talimatının ne anlama geldiği ve bu örgütlemenin devleti ele geçirmek olduğunu dile getirdiler.
Getirdiler de ne oldu, ta o günden hedef oldular.
Necip Hablemitoğlu, Fethullah Gülen ve cemaatinin, istihbarat örgütlerine sızma ve kadrolaşmasını belgeleriyle anlatacağı, 'KÖSTEBEK' adlı kitabının yazıldığının duyulmasıyla, evinin önünde öldürüldü. Yarım kalan kitabı, ölümünden sonra bitmemiş haliyle aynı adla yayınlandı.
KÖSTEBEK adlı kitabında Necip Hablemitoğlu, belgelere dayanarak, Gülen cemaatinin ve mensuplarının yabancı devletler adına, gönüllü casusluk yaptıklarını iddia eder. Devlet içinde baskı, şantaj, kumpas, satın almalar gibi yöntemlerle örgütlenerek, devleti nasıl ele geçirdikleri anlatılır.
Hablemitoğlu kitabının önsöz bölümünde de 'Cumhuriyet devrimlerinden dönüş sürecini ve ülkenin yeniden şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar ülkesi olmaya başladığını anlatır. Fethullah Gülenin tıpkı Humeyni gibi, Humeyni işleviyle Türkiye'ye döneceği sorusunu irdeliyor.
KÖSTEBEK, devletin gücünü, devleti savunanlara karşı kullanabilecek düzeye gelenlerin 'ihanet öyküsüdür'
Hablemitoğlu cinayeti Fethullahçı polis ve hakimlerin engellemesiyle faili meçhul olarak kaldı. Dosyası ihtimaldir ki, yeniden açılacak.
Sadece bir kaynak kitap olan Köstebek mi? Daha onlarca kitap yayınlandı. Hepsi de bir belge niteliğinde, nerede nasıl örgütlendiği, isimler, kurumlar v.s, v.s. Bazılarını sıralayalım;
Hikmet Çetinkaya'nın Din Baronunun Kazları ve Fethullah Gülen'in 40 yıllık Serüveni.
Hulki Cevizoğlu'nun Fethullahın yol arkadaşı Nurettin Veren'in anlatımıyla, Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası.
M. Emin Değer'in Bir Cumhuriyet Düşmanının Portresi.
Merdan Yanardağ'ın Türkiye Nasıl Kuşatıldı.
Yol arkadaşı Nurettin Veren'in Kuşatma.
Semih Tufan Günaltay'ın Fethullah Müslüman mı? Kitapları. Son bir kaç senede yayınlanan kitaplara gelince;
Mahrem- Barış Pehlivan,
İn- Sabri Uzun,
Ağacın Kurdu- Mustafa Önsel
Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda- Ahmet Şık
Haliç'te Yaşayan Simonlar- Hanefi Avcı,
Cemaatin İflası- Hadefi Avcı,
İmamların Öcü- Yusuf Selim Demirağ,
İndeki Vaiz- Ergun Poyraz,
Küresel Fesatçılık ve Fethullahçılık- Ahmet Akgül,
AKP ve Güleni Kurtarma Planı-Serdar Özel Öztürk,
Din, Kapitalizm ve Gülen Cemaati- Yusuf Akdağ,
The Gülen, Bir Gladyo Projesi- Kollektif,
Kim Bu Fethullah Gülen- Faik Bulut,
Cemaat isterse- Çağdaş Ulus,
Akp- Cemaat- Mustafa Sönmez (Hemşehrimiz),
AKP Cemaat- Sünni Ulus-Fatih Yaşlı
Ergenekon Belgelerinde Fethullah Gülen ve Cemaat- Nedim Şener,
Şeytanın Gülen Yüzü- Latif Erdoğan,
İmamların Öcü-Yavuz Selim Demirağ,
Cemaatin Copları- Zübeyr Kandıra,
OOO Kitap-Dokunan Yanar, sonradan İmamın Ordusu- Ahmet Şık
Pusu- Ahmet Şık,
Samizdat- Soner Yalçın.
Bu kitaplara ilave olarak, cumhuriyetçi, vatansever polislerin, askerlerin isim isim verdiği onlarca rapor, gazete makalesi, haber, inceleme v.s...Hepsi hepsi açık açık tehlikeyi, gelmekte olan darbeyi yazdı...
Bunca açık kaynağa rağmen, Ergenekon- Balyoz mahkeme safahatı, Oda Tv davası, Fenerbahçe şike, Askeri Casusluk davaları, kumpas kokusuna rağmen görülmedi.
El oğlu dünyada yayımlanan kitapların, dergilerin satır aralarından istihbarat derlerken ve kokuşmuş bir CİA ekibinin ihanetini filmleştirirken, bizim, akıldan, bilimden, iz'andan yoksul yöneticilerimiz, sırf alınları secdeye değiyor diye, aynı menzile farklı yollardan giden yol arkadaşlarını, korumuş, kollamış, önlerini açmış, yataklık etmişler.
İşin ucu Şubat 2013'de MİT müsteşarı Hakan Fidan'a uzanınca ve 17-25 Aralık'ta bizzat Cumhurbaşkanı ve ailesi hedef olunca, dank etti.Sadece Cumhurbaşkanı, samimiyetle cemaate savaş açtı, tüm AKPliler ise kulaklarının üstüne yattılar, çünkü hepsinin yolu Fethullah'la öyle ya da böyle kesişmişti. En masumlarının bile.
Bu kadar açık, bu kadar göz göre göre, bu kadar bağırarak gelen bir darbe, dünya üzerinde bile yoktur. Böyle bir darbe ancak, AKP aymazlığına, akılsızlığına ve beyinsizliğine kısmet oldu.
15 Temmuz 2016 başarısız FETÖ darbesinin, ileride yazılacak edebiyatının çok keyifli olacağını şimdiden söyleyebilirim...
VAN'IN TAVRI
Teröre, terörün yarattığı yıkıma, ölümlere karşı Van halkının gösterdiği dik duruş, hayranlık uyandırdı.
Hele sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan protesto harikaydı.
PKK halkı ve halkın tepkisini anlamamış olacak ki bu son gösteriden bir gün sora gene bombalı eylem yaptı.
Zorun dayatması olan bu davranış, halkın yılmasından çok, hiddetini artırır. Van'da asıl sorun, halkın içinde olup eski deyimle 'gündüz külahlı, gece silahlı' halk düşmanlarından kaynaklanıyor.
Bunlar halk desteği ile ele geçinceye kadar, tehlike bitmiş sayılmaz. Açık açık PKK'yı savunanlardan çok gizli PKK'lılar tehlikelidir.
Yerel yönetim ve HDP'li vekillerle, HDP örgütü halkın tavrını dikkate almalıdır.