Darbeyi neden önlediniz?
15 Temmuzdaki FETÖnün darbe girişimini başarıyla savuşturan Türkiye, her fırsatta demokrasiden bahseden ülkelerden demokratik destek yerine memnuniyetsizlik mesajları alıyor. Kimi AB üyeliği ile kimi müttefikliği sonlandırmakla tehdit ediyor. Darbeyi önlediği için Türkiyeye âdeta aba altından sopa gösteren Batılı ülkeler, hayatını kaybeden 247 kişinin ve yaralanan insanların haklarını gözetmek yerine darbeci teröristlerin haklarını savunan açıklamalarıyla şaşırtmaya devam ediyor.
15 Temmuz'daki Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından yıllardır Türkiye'ye demokrasi dersi vermeye çalışan ülkeler, Türk halkının demokrasiye ve seçilmiş hükümete olan desteğini görmezden gelmeye davam ediyor. Darbe karşıtı açıklamalar yapmak yerine Türkiye'yi ve seçilmiş yöneticileri darbecilere karşı itidalli davranmaya çağıran Batı ikiyüzlülüğünü bir sefer daha gözler önüne serdi. Başta AB yöneticileri olmak üzere çeşitli ülkelerden gelen mesajlarda, “Türkiye'nin dünyadan uzaklaşmaya başladığı”, “Gittikçe otoriter bir yapıya büründüğü”, “AB üyeliğinin tehlikede olduğu” gibi ithamlarla darbecilere açık destek verdikleri görüldü.
İşte Türkiye'ye âdeta “Darbeyi niye önlediniz?” cümlesini farklı şekillerde dile getiren ülkeler ve onların yöneticilerinin demeçleri;
'Birlikte çalıştığımız bazı isimler hapiste'
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel talihsiz bir açıklamada bulunarak, darbe girişiminin ve hükümetin buna gösterdiği tepkinin Pentagon'un bölgedeki operasyonlarını olumsuz etkileyeceğini belirtti. Votel, “Çok sayıda Türk liderle, bilhassa askerî liderlerle ilişkilerimiz var. Bunun ilişkilerimiz üzerindeki etkileri konusunda endişeliyim” diye konuştu. Türkiye'de beraber çalıştığı askeri isimlerin hâlihazırda hapiste olup olmadığı sorusuna Votel'in yanıtı ise “Evet, sanırım bazıları hapiste” oldu. Öte yandan Milli Güvenlik Direktörü James Clapper da, Votel'le aynı şekilde Türkiye'deki milli güvenlik aracılarının tüm kesimlerinin etkilendiğini belirterek, “Muhataplarımızın çoğu tasfiye edildi ya da tutuklandı. Bunun önüne geçilmesi ya da zorlaştırılması söz konusu değil” dedi.
AB'nin ayarı kaçtı
AB Güvenlik ve Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini de açıklamasında Türkiye'yi ‘itidalli' olmaya çağırdı. Mogherini, Türkiye'de demokratik kurumlara saygı gösterilmesini istedi. Yetkili, gelişmeler konusunda Ankara ve Brüksel'deki AB delegasyonları ile yakından irtibat içinde olduğunu açıkladı. Yeşiller Eş Başkanı Cem Özdemir, darbe girişimi sonrası Türkiye'de siyasi takibata uğrayan muhaliflerin Avrupa'ya kabul edilmesini öngören bir program hazırlanmasını talep etti. Özdemir, Türkiye'deki darbe girişimi sonrası ülkedeki muhaliflerin durumuna dikkat çekti. Özdemir, siyasi takibata uğrayan muhaliflere destek verilmesi gerektiğini ifade etti. Alman mültecilere yardım örgütü Pro Asyl de kısa süre önce benzer kaygıları dile getirmiş, Türkiye'deki gelişmelerin mülteci akınına yol açabileceği ihtimaline dikkat çekmişti.
Terörist değillermiş
Avrupa Birliği Komsiyonu Üyesi Günther Oettinger, darbecilerin suçlu olduğunu fakat terörist olmadığını söyleyerek, “Erdoğan başarısız darbe girişimini umuyorum ki Türkiye'deki demokratik temel hakları daha da kısıtlamak için kullanmaz'' şeklinde skandal bir açıklama yaptı. Oettinger, 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü askerlerin darbe girişimi yapması hakkında konuştu. Oettinger, “Erdoğan başarısız darbe girişimini umuyorum ki Türkiye'deki demokratik temel hakları daha da kısıtlamak için kullanmaz” dedi.
Telekonferansa engel
Almanya ise hafta sonu Köln'de yapılan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın telekonferans yöntemiyle bağlanıp kurulan dev ekrandan halka hitap etmesine müdahale etti. Köln polisinin güvenlik gerekçesiyle buna izin vermemesi üzerine, platform önce yerel mahkemeye, ret cevabı alınca da bir üst mahkemeye başvurdu. Üst mahkeme de, polis lehine karar verince, karar gün içinde Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. Almanya Anayasa Mahkemesi de Köln polisini haklı bularak, daha önce verilen mahkeme kararlarını onadı.
Müzakereli tehdit
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Elmar Brok, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkedeki durumu anayasal hakların daha da kısıtlanması için kullanması durumunda AB ile üyelik müzakerelerinin de ‘ zor, hatta imkansız' hale geleceğini ileri sürdü. Alman Hristiyan Sosyal Birlik partisi Genel Sekreteri Andreas Scheuer ise Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinin ciddi bir şekilde yeniden düşünülmesi gerektiğini savundu.
Fransız Bakan: Darbe girişimi açık çek değil
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault başarısız darbe girişiminin Erdoğan'a muhaliflerini susturmak için bir “açık çek” anlamına gelmediğini söyledi. Bakan Ayrault darbe girişimi sonrasında “Türkiye'de hukuk devletinin düzgün bir şekilde işlemesini istiyoruz” diye konuştu. Fransız Bakan, DAEŞ'e karşı savaşta Türkiye'nin “güvenilirliğini” de sorguladığını söyledi.
Türkler ülkeyi terk edebilir
Avusturya Dışişleri ve Entegrasyon Bakanı Sebastian Kurz, darbeye karşı çıkan vatandaşların katıldığı gösterileri eleştirerek, “Türkiye kökenli insanlar, Avusturya'ya karşı sadık tutum göstermeli. Erdoğan taraftarları ülkeyi terk etmekte serbesttir” ifadelerini kullandı. Aşırı sağcı Avusturya Özgürlükçü Partisinin (FPÖ) cumhurbaşkanı adayı Norbert Hofer, Türk kökenlilerin Avusturya vatandaşlığının iptal edilmesini istedi.
Kredi notlarına da darbe
Başarısız darbe girişi sonrası kredi derecelendirme kuruluşları da Türkiye'yi cezalandırmak için harekete geçti. 15 Temmuz sonrası kredi derecelendirme kuruluşu Standarts & Poors (S&P), Türkiye'nin kredi notunu BB+'dan BB'ye düşürdü, görünümünü de negatife düşürdü. S&P'nin bu kararı sonrası Türkiye'den gelen tepkiler üzerine piyasalarda dolar ve avroda hareketlilik yaşandı. S&P'nin ardından Fitch de Türkiye'nin BBB olan uzun vadeli kredi notunu BBB-‘ye düşürürken, not görünümünü de ‘durağan' olarak belirledi. Bu, Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyede olduğu anlamına geliyor.
'Darbecilere iyi davranın'
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjörn Jagland, darbe girişimi sonrası başlatılan temizlik operasyonu ile ilgili, ‘Türkiye'nin uymak zorunda olduğu yükümlülükleri var' dedi.
Bugün beraberindeki heyet ile Ankara'yı ziyaret edecek olan Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjörn Jagland, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşecek. Ankara'ya sadece Erdoğan'la görüşmeye gitmediğini, Ankara'daki temasları sırasında bakanlar ve parlamentodaki siyasi partilerin liderleri ile de görüşeceğinin altına çizen Jagland, “Türkiye Hükümeti ile darbe girişiminden sonraki temizlik hareketini konuşmalıyız. Bunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesi ve standartları içerisinde yapıldığını görmek zorundayız. Türkler Sözleşmede yer alan insan haklarının ihmal edilemeyeceğini, bundan kaçınılamayacağını anlamalılar'' dedi.
'Darbe Türkiye'nin son umudu' dediler
Başta İngiliz kamu yayın kuruluşu BBC olmak üzere İngiliz basını Türkiye'de yaşanan darbe girişimini ilk andan itibaren bir demokrasi tartışmasının parçasıymış gibi sunmayı seçti. The Guardian gazetesi, darbe girişimi sonrasının kanlı ve baskıcı olacağını iddia etti. New York Times gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bundan sonraki süreci kendisine muhalif olanları bertaraf etmek için kullanacağı öne sürdü. Foreign Policy dergisinden Michael Rubin, “Erdoğan'ın kendinden başka suçlayacağı kimse yok” başlıklı makalesinde Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasından bu yana halkı İslamcılaştırdığını ve verdiği sözleri tutmadığını iddia etti. Alman Die Welt gazetesi de darbecilerin sivillere yönelik kanlı saldırılarını görmezden gelerek, darbeciler ve destekçileriyle ilgili alınan tedbirleri “Erdoğan şimdi tüm hızıyla temizliğe başlıyor” başlığıyla okuyucularına duyurdu. Daha önce FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'i “karizmatik vaiz” olarak lanse eden New York Times, başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimine dair yayımladığı analizinde öfke kustu. Türk halkının aşağılandı Twitter hesabında “Erdoğan takipçileri koyundur ve Erdoğan kendilerine ne söylerse onu yaparlar” denildi.