Demirtaş'tan 'acil' çağrı!
HDP MYK'sı Suruç katliamı nedeniyle olağanüstü toplandı. Toplantının ardından Eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ basın toplantısı düzenledi. Demirtaş, TBMM'yi üç başlıkta acil toplantıya davet etti.
HDP'nin olağanüstü toplanan MYK'sının ardından eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ bir basın toplantısı düzenledi. TBMM'yi çözüm süreci, Rojava ve IŞİD konularında acil toplantıya çağıran Demirtaş'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
İnsanlık dışı Suruç katliamını bir kez daha lanetlediğimizi böylesine vahşileşmiş bir terör anlayışının neler yapabileceğini bir kez daha acı örneğiyle bize hatırlatan bu terör eylemini kınadığımızı, orada 32 arkadaşımızı, genç yoldaşımızı yitirdik. Her birine Allah'tan rahmet diliyoruz. Bu arkadaşlarımız Türkiye'nin değişik illerinden Kobani'deki insanlarla, çocuklarla dayanışma göstermek için yola çıkmışlardı. Yanlarında oyuncaklar, günlük insani ihtiyaçlar, karınca kararınca yürüttükleri yardım kampanyasıyla bohçalarıyla yola çıkmış, Kobani'ye geçmelerine izin verilmemişti, ama onlar son bir kez mesajlarını vermek için kültür merkezinin bahçesinde basın toplantısı düzenleme kararı almışlardı.
Demirtaş için HDP Genel Merkezi'ne 'şüpheli' çiçek!
Türkiye'nin sınırlarından TIR'larla silahlar geçirildi. İnsanlığını yitirmiş, tecavüz ordusu rahatlıkla gidip geldiler, sınırı neredeyse kendi istekleri doğrultusunda rahatlıkla kullanabiliyorlar. Ama bu devrimci gençlerin götürdüğü oyuncaklar sınırdan geçemedi. Bu üniversite öğrencileri sınırdan geçemediler. Fakat onların taşıdığı mesaj yerine ulaştı. Kimi Trabzonlu, Samsunlu, Dersimli, İstanbullu... Kimi tıp, hukuk öğrencisi ama her biri bu ülkenin ezilenleri için mücadele geleneğinden, direniş geleneğinden gelen birer yiğit devrimci. Dün ülkemiz işte böylesine 32 önemli evladını, devrimcisini kaybetmiş oldu. Bir kez daha yüreği yananların, bu ölümden acı duyanların başı sağ olsun diyorum. Öyle diyorum, maalesef ülkemizde bu ölümlere sevinenler de oldu. Memnuniyet duyanlar da oldu. Anladık ki evet, çoğunluk olarak bir aradayız. Anladık ki bu acıyı yürekten paylaşanların sayısı Türkiye'nin dört bir yanında savaş isteyenlerden daha çok. Sayımız daha fazla. Bu bizi mutlu etti. Türkiye'nin her yerinden kardeşlik mesajları almak, bu vahşeti kınayan mesajlar almak bizi mutlu etti.
Ama aynen IŞİD gibi düşünen, katliama inanan kişilerin olduğunu da gördük, siyasi anlayışların olduğunu da gördük. IŞİD PYD'den daha iyidir diyenler, HDP'den daha iyidir diyenler, oradaki katliamlar için elinize sağlık mesajı yayınlayanlar da oldu. Onlar insanlık onurundan nasibini almamış olanlardır. Biz yüzümüzü Türkiye'nin aydınlık insanlarına, barıştan yana dönük olarak insanlarına döneceğiz.
Demirtaş'tan 'havuz'a sert tepki
Elbette ki bu saldırı partimizin gençlerimizin uğradığı ilk saldırı değil, kim bilir belki de son saldırı da olmayacak. Yakalanır mı arkasındakilar, bilemiyoruz? İçinde devlet parmağı olan, devletin içinden güç alarak, destek alarak gerçekleştirilen hiçbir katliamın arkasındakiler çıkarılmadı. Diyarbakır mitingi katliamcısı bu işi tek başına yapmış gibi içeride tutuldu sadece. Hangi devlet elemanından istihbarat aldı, destek aldı, kim yakaladı serbest bıraktı? Bunları ortaya çıkarmak yarım günlük iştir. HDP olarak biz iktidarda olsaydık sadece yarım gün içerisinde bütün bu bağlantıları ortaya çıkarıp savcılığa teslim ederdik. Mersin Adana bombacısı. Kimliği belli, yeri yurdu belli. Ama arkasında kimler var, kimlerden destek alarak bunları yaptı? Bunu ortaya çıkarmak yarı günlük iş. Ama bombalayan da ortada yok.
Roboski'de 34 kişiyi katledenler yarım günlük soruşturmayla ortaya çıkabilirdi. Emri verenleri bulabilirdiniz, hala yok. Gezi direnişinde katledilen 9 gencin, çocuğun nasıl katledildiğini ortaya çıkarmak yarım gününü bile almazdı. Ceylan Önkol, karakoldan atılan roketle paramparça edildiğinde, o atışı yapanı bulmak zor değildi.
İşin içine devlet bulaşmışsa, failler bulunamıyor. Şimdi bize birlik olalım diyenler, evet bir arada beraber olalım da devleti siz yönetiyorsunuz. Mağdur olan hep halk, mağdur olan hep biz. Siz işlenen bu suçların faillerini ortaya çıkarın. İktidarda olduğunuz dönem boyunca gerçekleştirilen katliamların hesabını verin. Yine beraber oluruz. Ama kusura bakmayın, bütün suçlarınıza bizi ortak edecek şekilde yaptığınız çağrıları biz uygun görmüyoruz.
Öncelikle 28 arkadaşımızın cenazesinin morgdan alınıp memleketlerine gönderildiğini biliyoruz, 4 arkadaşımızın henüz kimlikleri tespit edilemedi. Vicdanı olan, ben bu ülkede kardeşçe yaşamak istiyorum diyen herkesi bu cenazelere sahip çıkmaya çağırıyoruz. Görkemli şekilde bu devrimcileri uğurlamaya davet ediyoruz.
TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırıyoruz. Meclis başkanına çağrı yapıyoruz. Meclis başkanı derhal toplantıya davet etmelidir. Bizler de 80 milletvekili imzamızla hazırız.
Parlamentoyu üç temel gündemle olağanüstü toplanmaya çağırıyoruz. TBMM olup bitenlere sessiz kalamaz. 80 milletvekilimize ek olarak, 30 vekil daha imza verirse, parlamentoyu olağanüstü toplantıya çağırabiliriz. Barıştan yana olan milletvekillerini de imza vermeye çağırıyoruz.
Birincisi, çözüm süreci. Çözüm süreci eğer parlamentonun dahiliyle, alacağı kararla bir selamete kavuşursa barışı sağlamamız daha da kolaylaşacak. İkincisi, Türkiye ve Rojova bölgesiyle ilişkileri… Ne olacak? Bütün bunları parlamentonun netleştirilmesi lazım.
Üçüncüsü, dış politika ve IŞİD tehdidi de üçüncü gündem maddemiz olmalı.
Genel merkezimiz kurşunlandı, iki il binamız havaya uçuruldu, Diyarbakır mitingimiz bombalandı. Biz partililerimize, 'güvenlik tedbirlerinizi artırın' diye çağrı yapıyoruz. Parti binalarına giriş çıkışa dikkat edilmelidir.
Tanınmayan yerlerden gelen paketlerin, çiçeklerin parti binasına sokulmaması lazım. Aslında bütün partilerin buna dikkat edilmesi lazım. İbadet yerleri, cem evleri, camiler... Güvenlik tedbirlerinin hem artırılması hem de cami cemaatlerinin yada başka ibadethanelerinin kendi güvenlik tedbirlerini alması lazım. Toplu bulunulan yerlerde, toplumun duyarlı olması lazım. Bir panik, korku havası yaymak için değil, ama bu tecavüz barbarlık ordusunun da vahşet uygulamasına izin vermemeliyiz.
Şimdi bunu "HDP silahlanma çağrısı yaptı", "tehlikeli çağrı yaptı" diye yayanlara şunu söylemek istiyorum. IŞİD'e karşı tedbir almamızdan herhalde rahatsız oluyorsunuz. Siz istiyorsunuz ki IŞİD rahatça katliam yapsın. Biz sorumlu bir partiyiz. Herkes duyarlı olmalıdır. IŞİD elini kolunu sallayarak eylem yapamamalıdır. Herkes kendi kurumunu, basın açıklaması yaptığı yeri denetlemelidir, dikkatli olmalıdır.
Başbakan çağrı yapıyor, biz de şunu söylüyoruz. Her türlü şiddetin bitirilmesi için, Dolmabahçe metni mutabakatına ulaşmıştık. Acaba o mutabakatla ilgili ne diyorsunuz? Ortada mı bıraktınız? Dolmabahçe mutabakatı şiddetin nasıl bitirileceğinin çağrısını da yapıyor. Siz Dolmabahçe mutabakatına bu kadar değersiz belge muamelesi yapmaya devam mı edeceksiniz? Tamamınızın bilgisi vardı. Sayın başbakan, sayın Davutoğlu ne diyorsunuz? Sayın cumhurbaşkanı düşüncelerini açıkladı, kendisi her şeyi yok sayıyor. Siz hükümet olarak ne diyorsunuz? Biz arkasındayız, sahipleniyoruz. Siz daha o deklarasyona sahip çıkamaz durumdayken, yeni deklarasyon çağrısı yapıyor.
Yarın bir gün, ortak imzaladığımız deklarasyonlara ne kadar sahip çıkabilirsiniz? Ne kadar iradeniz var? Bunu bir duymak istiyoruz? Ne oldu? Dolmabahçe deklerasyonuna karşı tavrınız nedir? Tek bir kelime etmiş değil. Orada oturma düzenine kadar her şey mutabakatla sağlandı. Bunlarla ilgili düşüncelerinizi duymak istiyoruz öncelikle.
Hafta sonu da İstanbul'da IŞİD'e karşı yürüyüş planlanacak. Bu akşam yeri ve saati belirlenecektir. Bu yürüyüşe de IŞİD barbarlığına karşı, uluslararası yürüyüşe vicdanı olan herkesi davet ediyoruz. Parti bayraklarıyla değil barış bayraklarıyla İstanbul'da görkemli bir yürüyüşe davet ediyoruz.
Dünden bu yana saldırıdan bu yana kullanılan hakaret tehdit dilini bize karşı kullananlara iade ediyorum. Üç sayfa 'ama', 'ancak' yazanlar, kusura bakmasınlar IŞİD zihniyetindedirler. Aklını yitirmiş tek bir siyasi çözüm önerisi içermeyen, bir metne de siyasi metin demiyoruz. Tarihlerinde yaptıkları da siyasi açıklama yoktur. Küfürsüz açıklamalarını getirin, saygı duyduğumuzu ifade edeceğim. Kendilerine milliyetçi diyenler, sokak ağzıyla ucuz bir dille yaptıkları açıklamalara cevap verecek halimiz de yok. Kendi yönetimlerinin seviyesizliğini gösterir. İnşallah oy verenler de bunların yürüttüğü seviyesiz politikayı yakından görürler.
Dün aynı zamanda Adıyaman'da üzücü bir olay yaşandı. Operasyonda bir başçavuş da yaşamını yitirdi. Halkımıza başsağlığı dileğimizi ileterek sözlerimi tamamlamak istiyorum.