Derslik kapıları
Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk, derslik kapılarının iç kısımlarının dış kısımlarına göre daha fazla deforme olduğunu, bunun sebebinin öğrencilerin dersten çıkış hızlarına bağlı olduğunu açıklayınca kafama takıldı.
Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk, derslik kapılarının iç kısımlarının dış kısımlarına göre daha fazla deforme olduğunu, bunun sebebinin öğrencilerin dersten çıkış hızlarına bağlı olduğunu açıklayınca kafama takıldı.
Sabah okula gidince derslik kapılarını inceledim. Neyse ki bizim okulda böyle bir durum yoktu. Şaka bir yana bakanımızın ne demek istediğini herkes çok iyi anlıyor. Üstelik yeni bakanımızın olaylara şahsına münhasır mizacıyla yaklaşması hepimizi tebessüm ettiriyor.
Peki, sayın bakanımızın vurgulamak istediği husus nedir? Hepimiz yıllarca okul okuduk. Peki okulu, sınıfı bu denli sıkıcı hale getiren şey nedir? Çocuklar neden zil çalınca kendilerini dışarı atmak istiyor. Çocuklar neden okula gitmek istemez? Dersliklerin içinde neler olup bitiyor.
Aslında bu konunun çok teknik bir açıklaması var. Sınıfları ve okulları bu denli sıkıcı hale getiren sebeplerden biri "öğretmen merkezli eğitimdir". Evet, öğretmen merkezli eğitim. Yani öğretmenin öğrencilerin karşısına geçip kendisini tek bilgi kaynağı olarak gördüğü, araç gereç olarak ders kitabı, yazı tahtası ve tebeşiri kullandığı öğretim yöntemi. Bir taraftan 40 dakika boyunca müfredat programında belirtilen konuyu öğrencilerine anlatmak için çile çeken öğretmen, diğer taraftan hiç kıpırdamadan öğretmeni dinlemek zorunda bırakılan öğrenciler. Bu yöntemi uygulamayan öğretmenlerimiz de var lakin terk etmek istemeyen öğretmenlerimizin sayısının daha fazla olduğunu itiraf etmeliyiz.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ